BU GECELERİ DEĞERLENDİRELİM

BU GECELERİ DEĞERLENDİRELİM .

Şöyle çevremize bir göz atalım, ne görürüz? Mesela “Temizlik imandan gelir” hadisine ne kadar riayet ediyoruz? Sokaklarımız, caddelerimiz, evlerimiz, camilerimiz ve gönüllerimiz ne kadar temiz?

Trafikte yaşananlara bakalım: İnsanlar birbirlerine ne kadar saygılı? Diğer aracı çeşitli şekillerde taciz etmeler, el işaretiyle, kornayla hakaretler, sıkıştırmalar hatta bazen işi ilerletip kavgaya vardırmalar…

Piyasada “sigorta sahtekarları” türemiş durumda. Elli liralık işi, üç yüze mal edip nereden, nasıl, kimden kazanacağını hesap etmeden “yeter ki gelsin” mantığını yüzsüzce yürütenler var.

İçki almış başını gidiyor. Kimi basın bir akşam haberlerinde “içki yasaklandııı!” yaygarasıyla ortalığı bulandırmaya çalışırken, bakıyorsunuz başka bir gün sarhoş sürücünün yaptığı kazayı feveran ederek anlatıyor…

Ticarette muazzam bir üç kağıtçılık bulunmakta. Malın özrünü gizlemeler, müşteriyi kandırmalar, diğer esnafı zarara sokmaya çalışmalar, kötülemeler vs. vs.

Haram kazançta sınır tanınmaz bir haldeyiz. Toplumun geneli ne yediğine, nasıl yediğine, neyi yediğine bakmaksızın habire götürme telaşında… İki alan ikiyi, beş alan beşi, on alan onu, yirmi alan yirmiyi az görmekle kalmıyor, bir de, “daha nasıl çok kazanırım?” kaygısıyla çırpınıp duruyor. Tatminsizlik hastalığı toplumu sarmış durumda.

Ölülerden ibret alınmıyor. Her gün verilen salalar, giden canlar sıradan bir olaymış gibi karşılanıp duyarsız kalınıyor. Bu kişinin hesap vereceği, zorlu bir yolculuğa çıktığı, bu dünyada yapıp ettikleriyle yüzleşeceği düşünülmüyor bile.

Toplumda fuhşiyat ve münkerat had safhada. Basın, internet ve çeşitli yollarla desteklenen bu gayri ahlaki davranışlar sebebiyle millette müthiş bir buhran oluşmuş durumda. Neredeyse ahlaklı olmak suç sayılır oldu. Adetlere, gelenek ve göreneklere sahip çıkmaya çalışanlara burun kıvırarak bakılır oldu.

“Hürmet etmek” için en önemli şart, makam mevki ve maddiyat olmuş durumda. Gönüllere, takvaya bakan neredeyse yok. Herkeste bir makam mevki hırsı oluşmuş. Ehil olanın, iş bilenin tercih edildiği yok. Varsa yoksa torpil… Siyaset kanalına az bir bulaşmışlığı olan bazı şımarık tipler “her şeyi yaparım” edasıyla ortalıkta volta atmakta.

“Kul hakkı” nı hatırlayan bile yok. Camide dahi birilerine yer ayırır olmuşuz. İnsanların sırasına girerken, öncelik talep ederken, “acaba herhangi birinin hakkını yiyor muyum?” diye düşünmüyoruz bile.

Üstelik bazıları, yaptığı sahtekarlıkları, yediği naneleri(!) affettirmek için kutsal yolculuğa çıkıyorlarmış. Bre haddini bilmezler! Siz Rabbinizi kandırabilir misiniz? Sizin yaptığınız olsa olsa bir keyif yolculuğudur. Tövbe edip kendinize gelmezseniz işiniz de sonunuz da çok kötü bilesiniz.

Toplum çocuklarını Allahımız’ ın ve Peygamberimiz’ in istediği ölçüde yetiştirme gayretinde değil. Ebeveyn örnek olmayı bile beceremiyor. Yalan almış başını gidiyor. Çocuklar yalanı anne babadan, büyüklerden duyarak bizzat öğreniyor.

İbadette dahi bir sürü problemimiz var. İmanlar kalbe inmiş gibi görünmüyor. Camiden çıkıp dedikodu etme yarışına girenler var. Camilere girerken temizliğe riayet etmeyenler, telefonunu bile kapatma medeniliğine erişemeyenler, ibadet şuuruna kendini veremeyenler çok fazla ne yazık ki. Bir de konuşmaya gelince “laf ebesi” kesilenler, ama ibadete gelince alnında secde izi dahi olmayanlar var ki onlara da ayrı bir yazı gerekir.

Bunları niçin mi söylüyorum?

Bu gece Beraat Gecesi… Beraat borç ve cezalardan kurtulmak anlamına gelir. Tüm hatalarımıza tövbe edip, Cenab-ı Allah’ a iltica etmenin, O’  na (cc) ram olmanın ve düzelmenin tam vaktidir. Bu mübarek gecede yapacağımız en güzel ibadet düşünmek olmalıdır.

Rabbimize hulusi kalp ile niyaz ederek arınmanın günündeyiz. O zaman pek çok sorunun kendinden hallolduğunu, hatalarımızı kabul edip iyi Müslüman olduğumuzda, tüm buhranlardan kurtulduğumuzu toplum olarak göreceğiz inşallah.

Allah Teala bu feyizli gecede, Rabbimizin lütuf ve bereketine ulaşmayı hepimize nasip eylesin.

Bu gece af dışı kalacak olanlardan ki (kâhinler, ana-babasını incitenler, sihirbazlar, zinaya ısrarla devam edenler, çok kin güdenler, içkiye düşkün olanlar, müşrikler, fesat çıkaranlar bu hallerinden vazgeçmedikçe af dışı kalacaklardır. (et-Tergîb ve’t-Terhib, 2:118. İbni Mace, İkametü’s-Salât, 191; Tirmizî, Savm, 38.) hepimizi muhafaza buyursun.

Abdulbaki MURAT