
ÇOCUKLARIMIZI YETİŞTİRMEDE SINIFTA(MI) KALDIK?
“Bir anne çocuğu ile yolda yürüyor. Davranışlarından aralarında bir sorun olduğu anlaşılıyor. Çocuk sekiz ya da dokuz yaşlarında. Anne çocuğuna bir şeyler anlatma telaşında, fakat çocuğun hiç anlamaya niyeti yok ve bir ara çocuk annesini yumrukluyor. Annesi de onu çekiştiriyor. Darılan çocuk küsme numarası ile birkaç metre aralanıyor, tepki duymayınca geri dönüyor, gene bir didişme… Anne en sonunda cüzdanını çıkarıp içini çocuğuna gösterdiğinde meselenin para kavgası olduğu anlaşılıyor…”
Sokakta yapılan gözlemden bir kesit.
Zamane çocuklar ne yazık ki tatminsiz… Onları mutlu edebilmek çok zor bir hale gelmiştir. Çağımızın çocukları ebeveyn tarafından, sonrasında ise muallimler tarafından iyi eğitilmezlerse topluma atılmış bir bomba olarak karşımıza çıkabilirler.
Doyumsuz, beğenmeyen, asi, beceriksiz, tembel ve müsrif…
Saygıdan yoksun, az çalışıp çok isteyen, çok yiyip az üreten, yediğinin içtiğinin nereden geldiğine bakmaksızın “hep gelsin” mantığı ile hareket eden duyarsız bir topluluk… Bu olumsuz vasıfları çoğaltabiliriz.
Çok fazla gerilere gitmeye lüzum yok. Bundan 20-30 sene evvelinin çocukları, zamane çocuklarından çok farklı idi.
Mesela memleketinde kıt kanaat geçinen bir ailenin çocukları, bir tencereye kaşık sallarken dokuz-on kişi…
Çobanlık yapan çocuklar, çiftçilik yapan ebeveyne ellerinden geldiğince yardımcı olan o çocuklar…
İnek, kaz güden, suya giden, bahçeden marul soğan getiren çocuklar…
Dondurmayı haftada bir mahalleye gelen dondurmacıdan belki alabilen, çikolatayı haftada, ayda bir yiyebilen, onun yerine helva ile idare eden çocuklar…
Bir üst sınıfa geçtiğinde sağdan soldan kitap toparlayarak bir dahaki senenin hazırlığını yapan, kullanılmış test kitaplarıyla sınavlara hazırlanan, defterlerini sonuna kadar kullanan, arta kalanını bir dahaki sene de kullanmaya devam eden, bir konuyu araştırmak için saatlerce yol giden, yılda bir ya da iki kere kalem alabilen, aldığıyla da idare eden çocuklar…
Radyoda türkü, şarkı dinleyen, çocuk bahçesi, arkası yarınları takip ederek büyüyen çocuklar…
Babalarına, dedelerine, büyüklerine saygı gösteriyorlar, ellerini öperek tazimde bulunmaktan geri durmuyorlardı onlar. Hatta daha ilerisi birinin yanına vardıklarında utanıyorlar her daim yere bakarak belki de saygılarını böyle belli ediyorlardı. Mahallenin, köyün, komşunun büyüğüne saygısızlık yapmıyorlardı.
Evvelki zamanların çocukları pek çok şeyi zor buluyorlardı ama bulduğunun kıymetini de takdir etme melekesine bizzat yaşayarak sahip oluyorlardı.
Ne değişti öyleyse? Bu kadar kısa bir zamanda böyle büyük bir değişim nereden meydana geldi? Üstelik o zamanın ebeveyni okuma yazma bile bilmezken günümüzün anne babası okuma yazmanın yanında lise, üniversite mezunu…
Çocukları eğitmede sınıfta kaldığımız bir gerçek. Anne baba çatışmaları başta olmak üzere TV, pop kültürünün gençlere (topluma) hakimiyetiyle beraber hatlar karışmış, nesiller ne yazık ki “hormonlu” hale gelmiştir. Hormonlu gençlik türkü ve şarkı dinleyenlere “uzaylı” muamelesi yapmaktadır.
Anne babaya itaat etmeyen, mevcut ile yetinmeyip, yetinemeyip fazlasını isteyen, isteği her şeyin hemen olmasını talep eden ve bundan vazgeçmeyen çocuklar geleceğimizi tehdit etmektedirler ne yazık ki. Çünkü bu günün çocukları yarının büyükleri olacağına göre, geleceğimizin sallantıda olduğunu söylememiz abartılı olmaz.
Çocuk yetiştirme konusunda kendilerini uzman(!) olarak tanıtan bazı medyatik tiplerin, hiç evlat sahibi olmadan ahkam kesmeleri de çocuk eğitiminde başka bir sorundur. Zira kaynağını realiteden almayan çıkarımların doğru teşhis olabilmesi fevkalade zordur.
Çocuklarımıza sahip olup anlara “güzel bir ahlak” kazandırmak en büyük gayemiz olmalıdır. Bir defa anne baba çatışmaları kesinlikle olmamalıdır. Varsa bile bunu mümkün olduğunca çocuktan gizlemek gereklidir. Annenin doğru dediğine baba yanlış dememeli, tersi de olmamalıdır. Ailede “baba”nın otoritesi mutlaka olmalıdır. Bu otoriteyi de “anne” bizzat ortaya koymalıdır. Çocuklarımıza “yok” diyebilmeli ve bundan da taviz vermemeliyiz. Saygı konusunu da onlara öğretirken “örnek” olmalıyız. Anne baba büyüklerine saygı göstermiyorsa çocuklar da aynı davranacaktır biline…
Şu teknoloji çağında çocuklar artık ufak tefek şeylerden tatmin olmamaktadırlar. Onları hem bu teknoloji ile irtibatlandırmak ve hem de güzel ahlak sahibi yapabilmek en zor işlerdendir. Yarınlarımızı oluşturacak olan bu gençleri güzel yetiştirmek ahiret yurduna yapılabilecek en büyük yatırımdır. Bu yüzden her anne baba çocuklarını en güzel şekilde yetiştirmek için çabalamalıdır.
Abdulbaki MURAT
17.07.2012
heyy!!