ANALAR GÜZEL, ANALAR TEMİZ, ANALAR İNSAN.
Oysa analar ne kadar güzel, ne kadar temiz. Analar ne kadar yumuşak, ne kadar sevecen. Analar ne kadar zarif, ne kadar ince. Analar ne kadar insan!.. İnsanın tüm maddi ve manevi güzellikleri onlarda yoğunlaşmış!
Onlara, ekmek yerine tokmak; sıcak aş yerine ağrıyan baş; yaşam yerine ölüm sunan eller kırılsın. Onlara çamur atan, onları çamura atan eller kırılsın.
Ana ve kadın!.. Onlar olmadan biz olamazdık. Onlar olmadan hayat olmazdı. Bir madalyonun iki yüzü gibi veya kilidin anahtarsız, anahtarın kilitsiz olmayacağı gibi. Öylesine bir bütünlük ki, kromozomların birbiri içinde, sonsuza dek eriyip kaynaşması olayı.
İnsan buysa, cinsiyet fonksiyonu farkından öte, bunun için gerekli doğal cazibe farkından öte, kadınla erkek arasında fark olabilir mi? Aşağılık ve üstünlük olabilir mi? Bir fark varsa eğer, eğitimsiz, kültürsüz ve cahil bırakılmışlığın; ezilmişlik, sindirilmişlik, bastırılmışlık, koşullandırılmışlığın yarattığı farktır. Aynı muameleyi, çağlar boyunca erkeğe reva görseydiniz eğer, sonuç erkeğin aleyhine aynı olurdu.
Erkeğin sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyenler kadınlar olsaydı, güçlü ve kahraman olanlar da (o) kadınlar olurdu.
Eksik eteklik veya saçı uzunluk, aklı kısalık olsaydı; erkeğiyle kadınıyla yerlere kadar çarşaf giyen fellahlar ile milimlik saç veya kel kafa ile dolaşan dazlaklar, en akıllılar olurdu.
Öyleyse her kadın ve erkek, biri diğerinden ayrılmaz; cinsiyet fonksiyonu itibariyle farklı özelliklere ve güzelliklere sahip; insanca ve hakça eşit, haysiyetli ve onurlu varlıklardır. O nedenle Ana gibi yar olmaz. Her kadın anadır. Ana olamasa da, hisleriyle duygularıyla, özlemleriyle anadır.
Halil İbrahim YAMAN
Bana Özgürlüğümü Verin. Sayfa 144-145