Beş yaşındaki küçük kız anne babası tarafından henüz okula başlamadan Kur’an öğrensin, dinini bilsin diye özel bir ana okuluna gönderiliyor. Çocuk ilk zamanlar hevesle gittiği okuldan zaman içerisinde soğuyor ve bir süre sonra gitmek konusunda ayak diremeye başlıyor.
Aile zar zor gitmeye razı ettiği çocuğun ilk dönem karnesini eline aldığında asıl şoku o anda yaşıyor. Karne görüşü olarak öğretmeni aynen şöyle yazmıştır. “Unutma, bir gün mutlaka öleceksin!”
Başka bir aile yine dinini öğrenmesi için özel bir ana okuluna (ki muhtemelen orası bir merdiven altı okuldur) çocuğunu gönderdiğinde, hocalar daha ikinci günde çocuğu uslandırmak için bir odaya kilitliyorlar. Vatandaş yavrusunu gönderdiğine de bin pişman olmuştur.
Başka bildiğim örnekleri dillendirmenin yararsızlığına inanarak bu iki örnek olaydan hareketle okul öncesinde din eğitiminin ülkemizde ciddi anlamda gündem olması gerektiğini düşünmekteyim.
O halde şu soruyu sormak lazım: Din eğitimine başlama yaşı kaçtır?
Bu konuyla ilgili görüşler muhtelif. “Erken yaşlarda din eğitimi başlamalı, çocuk daha küçükten Allah’ı, peygamberi bilmelidir” diyenler olduğu gibi çok fazla acele edilmesinin çocukların ruh dünyalarının hazır bulunuşuyla çelişeceğini ve dolayısıyla ağırdan alarak çocuğun dini terimleri anlayabilme yaşlarına doğru bu eğitimle karşılaşmasının daha uygun olacağını söyleyenler de bulunmaktadır.
Anasınıfı dönemi olan “beş yaş, çocukluk evresinin düğüm noktasıdır. Bu dönemi “altın yaş” olarak nitelendiririz. (…) Bu çağ çocuğa bir takım ibadetlere, dinî ritüel ve davranışlara aşinalık kazandırılabilmesi için en önemli zaman dilimidir. İnanç esaslarını temel anlamda bu çağda iyi ve doğru şekliyle kavratıp benimsetebilirsiniz.”1
Görüşler muhtelif, serdedenlerin kendilerince haklı oldukları noktalar olabilir, lakin bunu ebeveynlerin tercihine bırakmak en isabetli olanıdır. Zaten anne baba evladı için doğru olanı bulmak için uğraşmaktadır, burada önemli olan devletin vatandaşa okul öncesi eğitimde farklı seçenekleri sunabilme olasılığıdır. Esasen anne baba 2-3 yaşlarında çocuğuna bazı dini hikayeleri okuyarak, dinleterek de naif bir anlayışla ona dini sevdirmelidir. Özellikle 3-4 yaşlarındaki çocuklarla dua ezberleri, namaz kılma gibi konularda inatlaşmamak olumlu bir dini temel için önemlidir.
Ülkemizde 0-6 yaş arası çocuklara resmi kurumlarda yani anasınıfları ve bağımsız ana okullarında dini eğitim adeta görmezden gelinmiştir. Sanki gizli bir el bu yaşlarda minik yavruların anasınıflarında dini muhteva ile karşılaşmaması için sinsi bir kurgu yapmıştır. Bilinçli olarak böyle bir ön çalışma olmasa bile mevcut durum bunu göstermektedir.
Bu gün resmi okulların anasınıfları tam doluluk oranı ile çalışmamaktadır. Bunu sadece vatandaşın maddi imkansızlıklarına ya da bilinçsiz olmaya bağlamak doğru değildir. Esasen herkes çocuğunun anasınıfı eğitimi almasını istemektedir. Pek çok veli de din eğitimi yaptığına inandığı bazı özel ana okullarına çocuklarını göndermektedir. Ve üstelik bu okulların aylık fiyatları devletin anasınıfı fiyatlarının neredeyse iki-üç katıdır. Buna rağmen vatandaş çocuğunun erken yaşlarda “din” ile karşılaşmasını istediğinden yavrusunu bu özel ana okullarına göndermektedir.
Peki bahsi geçen özel anaokullarında gerçekten olması gerektiği gibi bir din eğitimi yapılmakta mıdır? Tartışmak lazım…
Okul öncesinde Din eğitimi dedikleri, euzu besmele, Esmaü’l Hüsna, peygamber isimleri, birkaç kısa sure, elif-ba cüzü belki bazıları Kur’ an okuyabilir (ki bu genelde anne baba ilgisinden kaynaklanır) ilahiler, yemek duası ve benzeri birkaç dinsel içerikli çalışma; dini hikayeler, oyunlar vs…
Zaten doğru olan da budur, 4-5 yaşındaki bir çocuğa ancak bu tarz hafif ve sevdirici eğitimler verilebilir. Çok fazla abartmak yukarda da söylediğim gibi çocuğu daha ilk yıllarında, dinden soğutmak olur ki bu ters tepebilir. Çünkü bu yaşlarda çocuklar soyut kavramları anlamlandıramazlar. Nitekim ebeveynler zaman zaman bazı hatalar yapmaktadırlar ki küçük yaştaki çocuğun zihinlerini yanlış Allah, yanlış ahiret algısı ile boğarak/bozarak onları dine karşı bilmeden mesafelendirmektedirler. Pedagojik formasyonu olmayan kişilerin eğit(eme)diği çocuklar için bu normal bir sonuçtur.
Aslında her vatandaşın bilinçaltında bu tip dinsel içerik yüklenmiş anaokullarına çocuğunu göndermek vardır. Minicik ağızlardan Kur’an, ilahi, yemek duası dinlemek anne babayı ziyadesiyle memnun eder. Buna pek çoğu şahittir.
Şimdi ikinci soruyu soralım: Vatandaş talep ettiğine göre devlet kendisine bağlı kurumlarda seçmeli de olsa bu tip eğitime imkan tanısa ne olur?
Formasyonu olmayan, eğitimden anlamayan kişilerce üstelik astronomik fiyatlarla okul öncesi eğitim yapılacağına, devlet denetimindeki okullarda dini muhteva içeren bir eğitim yapılsa vatandaş için bu eğitim programları tercihli olsa hem rahatlatıcı hem de kontenjanları doldurması bakımından verimli olacağı kanaatindeyim. Bu şekilde anasınıflarında bulunan boşlukların dolacağı da muhtemeldir. Böylece yıllardır uğraşılan okul öncesi eğitimi artırma çabasına büyük katkı sağlanmış olacaktır.
Lakin burada başka bir sorun karşımıza çıkmaktadır; devlet anasınıfında bu tarz eğitimi verebilecek formasyona sahip öğretmen bulabilir mi? İşte bu soru ilgili kurum olan YÖK’ün cevaplaması gereken bir sualdir. Çünkü mevcut anasınıfı öğretmenlerinin tamamına yakını eğer özel bir çabası yoksa bu tip bir eğitimi verebilecek şekilde yetiştirilmemektedir. Üniversitede bir iki dönemde verilebilecek bir eğitimle bu iş çözülür ama bu zamanla alınabilecek bir tedbirdir. Anasınıflarında din muhtevalı bu dersler için Din dersi öğretmenlerinden istifade edilebilir.
Anasınıflarına kayıt için gelen veliler zaman zaman dışarıda bulunan okul öncesi okullarının astronomik fiyatlarından şikayet ettikleri ancak dini eğitim olduğu için oraları tercih etmek zorunda kaldıklarını ifade etmektedirler.
Okulöncesi eğitim kurumları yönetmeliği de aslında dini muhteva içeren eğitim için elverişlidir. 6. Madde, (a) fıkrasında “Çocukların…milli ve manevi değerlere bağlı… yetişmelerine temel hazırlamak amacıyla çaba göstermek” şeklindeki ifade bu eğitimin resmi kurumlarda da yapılabileceğinin kanuni olarak kayıt altına alınmasıdır.
Özgürlükler alanında önemli adımların atıldığı bu dönemde vatandaşın önemli bir külfetten kurtarılması, okul öncesi dönemde dini eğitimin, denetimli olan devlet okullarında da yapılabilmesi, hayata ve dine bakışları yeni yeni şekillenen çocukların ruh dünyalarının sağlam şekillenmesi için fevkalade önemlidir.
Ancak biliyorum “istemezük” mantıklı bazı safdiller burada da ortaya çıkıp meydanı karıştırırlar; karıştırırlar da, bir adım sonra bakmışsınız hepsi “anasınıfında değerler eğitimcisi” kesiliverirler de bizler çok gerilerde kalırız…
Vesselam.
Dipnot
1-http://www.haber7.com/egitim/haber/483460-hangi-yasta-nasil-dini-egitim-verilmeli
OKU KURAN’I
Hacıya hocuya veliye
Sade okunmaz ölüye
Oku faydası diriye
Oku kuranı kuranı
Kuranımız yüce kitap
Cümlemize eder hitap
İnanmayan çeker azap
Oku kuranı kuranı
İnanmayan varsa şayet
Kuranımız ayet ayet
İslama eder davet
Oku kuranı kuranı
Adres verilir sorana
İlham verilir alana
Sıkı sarılak kuran’a
Oku kuranı kuranı
Yaradanı bir bilenler
Oku kuranı dinlerler
Böylle menzile ererler
Oku kuranı kuranı
Bir harfide bin bir kelam
Hep kuranı örnek alan
Kalan ömrü etme talan
Oku kuranı kuranı
İncelersen alın ilmini
İncelemessen çek zülümü
Koprsalar’da dilini
Oku kuranı kuranı
Yaradan’ımın kelamı
Her zaman oku kuranı
Hasan GÜZEL’in Selamı
Oku kuranı kuranı
Özden oku görün ışık
Hepimiz bir din gardaşık
Bütün Ümmed sana aşık
Oku kuranı kuranı
12/5/2001
Hasan GÜZEL