12 EYLÜL……. KARA GÜN
Merhabalar değerli arkadaşlar bu gün sizlere ülkemizin yaşadığı en karanlık günlerinin yaşandığı o dönemle ilgili bir yazı hazırlamak istedim.
Ülke günden güne kaosa sürükleniyordu aynı mahallede büyüyen arkadaşlar birbirlerine düşman ediliyor ve birbirlerini öldürmeleri için tuzaklar kuruluyordu. Üniversiteler de her gün olay ve ülkenin her yerinden gelen ölüm haberleri. Tam bir felaketti aslında en verimli çağlarında gençler sen sağcı sen solcu ayrımı yapılarak birbirlerini kırıyorlardı. Patlayan bombalar taranan kahvehaneler faili meçhul cinayetler ve bu ateşi körükleyen siyasiler.
Büyük ve tehlikeli bir oyunun içindeydi memleket kan ağlıyordu ve adım adım felakete sürükleniyordu……
Ve bir gece bir radyo anonsuyla uyandı güzel ülkem. Karanlık tam anlamıyla çökmüştü güzel ülkemin üstüne ..
Memleket idaresine ordunun el koyduğunu ilan eden o anons ve devamında Türkiye’yi bekleyen acılı günler.
O gün 12 Eylül’dü . Bundan tam 32 yıl önce.
Asker yönetime el koymuştu sokaklarda sürekli kontrol yapan askerler şüpheli gördükleri herkesi tutukluyor ve cezaevine gönderiyordu. Suçlu suçsuz ayırt etmeksizin şüpheli sıfatıyla bir çok kişi gözaltına alınıyordu. Gözaltına alınanların kiminden haber alınamıyordu.
Ve peşinden gelen acı haberler .. Kimisi yıllarca sürecek işkencelere maruz kalıyordu kimi yaşı büyültülerek idam edildi kimi eşitlik olsun diyerek. İşte böyle acılı günlerden geçti bu memleket ve o kara günün izlerini hala silemedi. Belki yazılacak çok şey var söylenecek çok söz var o günleri bir çoğumuz yaşımız itibariyle görmedik ama izleri hep bir yerlerde karşımıza çıktı. Aslında şimdi baktığımızda nasıl bir oyunun oynandığını anlamak daha mümkün.
12 Eylül’ü rakamlarla özetleyecek olursak nasıl acı günler yaşandığını anlatmış oluruz.
650 bin kişi gözaltına alındı ve 90 güne varan gözaltı sürelerinde ağır işkence gördü,
* 1 milyon 683 bin kişi fişlendi,
* Açılan 210 bin davada 230 bin kişi Sıkıyönetim Mahkemeleri’nde yargılandı,
* 7 bin kişi için idam cezası istendi,
* 517 kişiye idam cezası verildi,
* 124 kişinin idam cezası Askeri Yargıtay tarafından onaylandı,
* Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1 ASALA militanı),
* İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi,
* 71.500 kişi Türk Ceza Kanunu’nun 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı,
* 98.404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçlamalarından yargılandı,
* 388 bin kişiye pasaport verilmedi,
* 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı,
* 18.525 kamu görevlisi hakkında soruşturma açıldı,
* 14 bin kişi “yurttaşlık”tan çıkarıldı,
* 30 bin kişi “mülteci” olarak yurtdışına gitti,
* 366 kişi “kuşkulu bir şekilde” öldü,
* 644 cezaevindeki toplam hükümlü ve tutuklu sayısı 52 bin kişi,
* Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi,
* 171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi,
* 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü,
* 14 kişi açlık grevinde öldü,
* 16 kişi “kaçarken” vuruldu,
* 95 kişi “çatışmada” öldü,
* 73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi,
* 43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi,
* 937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı,
* 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu,
* 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi,
* 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi,
* Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi,
* 31 gazeteci cezaevine girdi,
* 300 gazeteci saldırıya uğradı,
* 3 gazeteci silahla öldürüldü,
* Gazeteler 300 gün yayın yapamadı,
* 13 büyük gazete için 303 dava açıldı,
* 39 ton gazete ve dergi imha edildi,
* Bilim ve Sosyalizm yayınlarına bir yargı kararı olmadan sadece Sıkıyönetim Komutanının emri ile el konuldu ve 133.607 adet kitap imha edildi,
* Darbenin ilk altı ayında 123; dokuz ayında 175, 1981 yılının sonunda tam 268 yasa çıkarıldı.
1980-1985 yılları arasında…
* 22.912 kişiye 0-1 yıl arası ceza verildi,
* 10.784 kişiye 1-5 yıl arası ceza verildi,
* 6.186 kişiye 5-10 yıl arası ceza verildi,
* 2.396 kişiye 10-20 yıl arası ceza verildi,
* 939 kişiye 20 yıl üzeri ceza verildi,
* 630 kişiye müebbet cezası verildi,
* 420 kişiye idam cezası verildi.
İŞTE BU YÜZDEN DİYORUZ Kİ ‘NE SİZLERİ UNUTTUK NE DE KARA EYLÜLLERİ’………………
merhaba Ercan bey ne aci bir tablo okurken dahi tuylerim diken diken oldu…Yarın 12 Eylül… Kenan Evren’in 30 yıl önceki demeçlerini Tayyip Erdoğan’ın bugünkü açıklamalarıyla karşılaştırınca Başbakan’ın sadece otoriter yönetim anlamında değil, fikriyat olarak da “Evren’leştiğini” fark ettim.
Bakalım siz ne düşüneceksiniz:
* * *
EVREN (14 Ekim 1980-Diyarbakır):
“Biz hepimiz fakir ailelerin çocukları olarak geldik. Fakirliğin ne demek olduğunu çok iyi biliriz.”
ERDOĞAN (3 Haziran 2012-Şanlıurfa):
“Fakirliğin nasıl bir dert olduğunu biz çok iyi biliriz.”
* * *
EVREN (1 Mayıs 1981 İsveç TV’sine demeç):
“Yeni anayasanın ne değişiklik getireceğine Meclis karar verir. Millet ne isterse o olur.”
ERDOĞAN (8 Mayıs 2012-Basına demeç):
“’Başkanlık mı, yarı başkanlık mı’ kararını halkımız verir.”
* * *
EVREN (Financial Times’ın “Cumhurbaşkanlığına aday olacak mısınız?” sorusuna cevaben-18 Nisan 1981):
“Bir şey demek için çok erken. Ama millet isterse düşünürüm.”
ERDOĞAN (CNN’nin “Cumhurbaşkanlığına aday olacak mısınız?” sorusuna cevaben-7 Eylül 2012):
“”Daha 2 yıl var. Ne gelir ne gider bilemeyiz. Adaylık ihtimalim olabilir.”
* * *
EVREN (19 Kasım 1980-Çorlu):
“Bizimle hükümetin arasının açık olduğunu söylerler. Külliyen yalandır.”
ERDOĞAN (6 Ağustos 2012):
“(Gül’le) bizim aramızdaki hukuku bozmaya kimsenin yetkisi ve haddi yoktur.”
* * *
EVREN (İşkence sorusuna cevaben-18 Nisan 1981):
“Güvenlik kuvvetlerinin de zaman zaman tepesi atabilir.”
ERDOĞAN (İşkenceci Sedat Ay’ı neden görevden almadığı sorusuna cevaben-6 Ağustos 2012):
“Kusura bakmasınlar polisimizi yedirtmeyiz.”
* * *
EVREN (30 Nisan 1981-Erzincan):
“Bir kişi eline silah alacak, 8-10 kişiyi boğazlayacak ben onu idam etmeyeceğim, öyle mi? Asmayalım da besleyelim mi? İdam bizim dinimizde vardır.”
ERDOĞAN (10 Haziran 2011):
“Öcalan yakalandığında biz hükümette olsaydık asardık.”
* * *
EVREN (30 Ağustos 1981-Bayram mesajı):
“Anarşistler, akıttıkları kardeş kanında boğulup gitmeye başlamışlardır.”
ERDOĞAN (20 Haziran 2010-Kınama mesajı):
“Bu hain saldırıları gerçekleştirenler, akıttıkları kanda boğulacaklardır.”
* * *
EVREN (14 Ekim 1980-Diyarbakır):
“Bugün bazı genç bayanlarımızın, ‘modadır’ diye ayakkabı yerine çizme giymelerini ben tasvip etmem. Çünkü her çizmeden üç ayakkabı çıkar.”
ERDOĞAN (10 Ağustos 2011):
“İsraf değil, verim ekonomisinden yana olacağız. Arabayı değil, evi tercih et. Ama lüks evi ilave etme. Oturduğun yerde oturmaya devam et.”
* * *
EVREN (15 Ocak 1981-Konya):
“Televizyon yayınında kısıtlamaya gittik, ‘Efendim yapılır mı?’ Canım bırak, eğlencenden yarım saat fedakârlık yap, ne olur yani? Zevk, sefa devrinde miyiz?”
ERDOĞAN (14 Ocak 2011-25 Temmuz 2012):
“Aksırıncaya tıksırıncaya kadar içiyorlar.”
* * *
Ne dersiniz?
Sizce 12 Eylül bitti mi, sürüyor mu?
Yargılanıyor mu, tekrarlanıyor mu?
Evrenselleşiyor muyuz; Evren’leşiyor muyuz?