Hayat bazen iki satıra sığmazmı cümlelerde???
Ne güzel yine beraberiz ben sizlerle ilk paylaşımımdan sonra inanın çok güzel duygular içindeyim neden mi; sizlerle hayatın bir ucundan ortak bir şeyler paylaşıp birkaç satıra sığan cümlelerle bir arada olmak ve aynı hisleri paylaşıyor olmanın verdiği hazdı belki de o mutluluk hissi. E ama öle değil mi hayat bazen iki satıra da sığmaz mı cümlelerle!!
Ve derki Cem Karaca şarkısında;
Bir çiviyi çakar gibi
Vura vura günlere
Dört nala gidiyoruz
Bizi bekleyen yere
Halimize şükran mı isyan mı etmeli
Bütün ömür bir rüyaysa uyanıp kalkmamalı mı
İşte geldik gidiyoruz!
Bazen duygusallaşıyorum sanırım bu günlerde de yoğun duygulu zamanların içindeyim ve mizahi tavrım edebi hislere karşı yenik düşerken ben sizlerle gönülden hislerimi paylaşmakla meşgulüm:))ilk köşe yazımdan sonra sizlere kocaman teşekkürlerimi de sunmayı bir borç bilirim keza çok güzel tepkiler ve tebrikler aldım 🙂
Ara ara hayattaki örnek başarı öykülerini anlatmaya devam edicem tabi 😉
iki satıra sığacak kocaman sözcüklerle devam etmek istiyorum,,,
(En haksız barışı en adil savaşa tercih ederim. ( cicero )
Anlam ifade ettiği konuyu açmaya kalksak karşılıklı en az bikaç saat tartışırız nasılda sekiz kelimeye sığdırmış değilmi!!!
Birde günümüz sözleri var:)
Facebook: “ne düşünüyorsun?” Twitter: “ne yapıyorsun?” Foursquare: “nerdesin?” Sonuç: yeni sevgilim sosyal medya.:)) gördünüz mü birkaç kelimeyle nasılda bizi anlatıverdi cümle:))
Çoğaltmak çoookk mümkün ama ben şimdi ne alaka demeyin aklıma geldi de konuşmak istedim şu bizim büyük futbol takımların bir yönünden bahsetmek istiyorum!!!
Hani bu lig futbol takımlardan hah işte onlar bu arada tuttuğum takımı söylemiycem :))) taraftar olduğum maçlardan anlarsınız ileride:)
Benim çocukluk yıllarımda sanki daha bi fazla heyecan vardı o takımlara o zamanlar takımlar ve takım futbolcuları devdi şimdilerde her şey gibi maddeselleşti yine dev:)) fakat daha sentetik görüyoruz ha şuda bir gerçek ki sadece futbol değil çoğu şeye daha sentetik ve daha basit bakıyoruz sanki!!!
Biz gelelim bu büyük takımlara hepimizin içinde üç takımdan biri ve ikincisi de ya kendi şehir takımımız yada diğerdir:)bu takımlar kazanır biz güleriz bu takımlar kaybeder biz ağlarız hatta yıkarız ortalığı biz kavga ederken taraf takımla kızılca kıyamet kopar hatta holiganlık boyutuna varan çirkin şeyler yaşanır. Hal böyle iken yönetim ve futbolcular iki karşı takım taraf zaten yakın arkadaşlardır çoğu farklı kapılardan çıkıp dışarıda bir araya gelip zaten beraber gülüp eğlenen dostlardır çoğu:)) E o zaman biz bunu neden bir oyun olarak görüp de maç bitince oyunu kaybettik yada kazandık mantığı gütmüyoruz :)) bu benim düşüncem düşüncemi onaylamıyor da olabilirsiniz bende koyu bir taraftarım hatta neredeyse maçları bile o semtte seyreden bir taraftar:)) ama ben takımımı sevmekle beraber bu takımın oyuncularıyla beraber iyi bir saha oyunu oynadıklarını düşünmekten ve kaybettiğimizde de diğer oyunu kazanma hevesi olan bir düşünceyi taşıyorum o kadar, dolayısıylede karşı muamele takımı görmüyorum sadece karşı taraf oyuncuları onlar :)) ve maç dışında ben nasıl tüm takım taraftarı arkadaşımla arkadaşsam futbolcularda farklı takımlarda ama yakın arkadaş bu mantıkta bakınca profesyonel takım taraftarı olarak futbolun bir spor olduğunu kabul ederek bu anlamdaki tüm şiddeti de kınamak sanırım antipatik olmamalı!!!
Hatırlıyorum da kendi küçüklüğümdeki Boluspo rda küçük Şenol, Büyük Şenol, Japon Rıdvan’ların vs çoğaltmak mümkün Bolu sporda olduğu zamanları off offf ne heyecanlı ne coşkulu ne duygu dolu zamanlardı o tadlar bambaşkaydı. Maç sonlarında futbolcuların otobüsüne konvoy olurduk :)) ne günlerdi hatırlayanlar bilirler 🙂 ne masum holiganlardık ::)))neyse dönelim zamaneye ve devam edelim seyre!!Ve hayatın içinde olan her şey güzel yeter ki biz güzel yaşamak isteyelim neresinden baktığımıza bağlı hayata!!
Bu seferki köşemizde burada noktalansın ve diğer birlikteliğimize kadar mutlu kalınız dostlar;))
binnur hanim enteresan bir yazi basarilarinizin devamini diler hayatin size basari getirmesini temenni ederim..