İFTAR SOFRASIn da böbürlenmek!
Üzerinize afiyet bugün yemeği beleşe getirdik. Kıbrıscık ilçemizde kaymakamlık iftarı vardı da. Beleş dediğim kaymakam cebinden ödemediğine göre(yanlışsak düzeltelim) yani millet olarak birbirimize yemek ısmarladık. Yani kendi cebimizden yedik(vergilerimizle) desek yeridir.
Neyse gelelim konumuza, yani iftar programı üzerine eleştirilerimize. Oruç olmadığımızı söylemiş miydim bu arada!
Oruç demişken iftara katılan kadınların %99 unun oruç olduğu kesin, ama erkekler için tersi istatistik mümkün. erkek milleti değil miyiz orucu bile kadınların sırtına yüklemişiz!
ıhım ıhım.. konumuza gelelim dimi. hah neden bahsediyorduk; orucun faydalarından! yok yok o konu Nihat Hatipoğlu’nun uzmanlık alanıydı, fakirlere açlığın faydaları bla bla bla işte. Biri de çıkıp demiyor ki; lan fakir zaten aç, zengin tutsun oruç!
en iyisi biz konumuzun özüne dönelim. İşte efenim oruç değildik, ama iftara katılma maksadımız Eklemeleddin( doğru mu yazdım?) misali halka kaynaşmaktı zaten!
Evet dediğim gibi iftara az bir zaman kala okul bahçesine kurulmuş iftar alanına yetiştik ve yemek kuyruğa girdik haliyle. Sırf kuruktaki muhabbetler için katıldım desem yalan olmaz! Organizasyon bozukluğu üzerine fazla değinmek bile istemiyorum. o kadar basit bir olayı çözemeyenlere, çözüm yollarını açıklamaya çalışırsam Mars’a uydu göndereceklerini sanabilirler o yüzden pas geçiyorum.
Sıraya geçmemle birlikte ne göreyim vatandaşa tabureleri layık gören zihniyet kendine özel bir protokol alanı oluşturmuş. Neredeyse deri koltuklar koyacaklarmış utanmışlar zannımca. Haliyle sıraya girip almadılar yemeklerini(görmedim ama %100 eminim nedense!) sıradan(sıradan kelimesi lüzumsuz aslında burada) vatandaş gibi. Yemekler özel olarak servis edildi masalarına. Yemeklerin en lezzetli yerleri özenle seçilip doruklandı tabakları. Kraldan çok kralcılar vardı tabi (yemeğin dibini bırakır mısınız bana)!
Geçen seneki iftarda da sıraya girmeyi kendine zul sayıp öğrencilere getirten öğretmen tipler geldi bakın şimdi aklıma. Sanırsın paşa torunları teşrif buyurmuş aramıza!
Neyse, yani kızıyorum evet bana da protokolde yer ayırmadıklarından elbet!
Ramazanı anlamamak, iftarı anlamamak değil de nedir bu bakış. Ramazanı sadece aç kalmak olarak algılayan zihinlere neyi nasıl anlatabilirim ki. İftar adı altında vatandaşın kendi parasıyla vatandaşa büyüklük taslamaktan başka nedir bu zihniyet. Sen o makamından, koltuğundan, gücünden sıyrılamamışsan, iftar sofrasında vatandaşla kendini eşitleyememişsen ramazanın ne anlamı var. Nedir bu böbürlenme, nedir bu kibir! Sen kendine bir ayrıcalık tanıdığın zaman, okunan dualar hep boş, anlamsız. Kendinizi bile kandıramadığınız bir göz boyama sadece. Evet protokol gerçeği var, ama kardeşim böyle bir iklim varsa bunu burada yapmayın bir zahmet. Bu zihniyet camilerde de bir gün protokol yeri ayırtır diye korkuyorum yüksekte vatandaşı ayaklarının dibinde gösteren bir yerde. Rezil buluyorum bu ruh halini. Sorsanız iftar verdik, halkla kaynaştık bla bla bla. Bu ego tatminini anlayabilmiş değilim.
Yok kardeşim böyle iftar verilmez halkla kaynaşılmaz. Halka kaynaşmak için program düzenlediği yerde bile protokol yapar, mesafe koyar, böbürlenir, küçük görür bu kafalar ancak.
Bir hafta öncesinde belediyenin verdiği iftar programı vardı. Maalesef burada olmadığım için kaçırdım beleş yemeği. Yani aynı düzen orada da var ise, eleştirilerimizden nasiplenilsin. Ha birde belediyenin ve kaymakamlığın ayrı ayrı iftar vermesini anlamış değilim. Zaten elle sayılacak kadar az bir nüfusa sahip bir ilçeyiz. Bir araya gelinip ortaklaşa iftar programı düzenlense biraz daha farklılık katılsa ekonomik olarakta masraflar bölüşülse ne var yani. Neyin yarışıdır bu. Sonuçta vereceğiniz bir tabak yemeğe muhtaç olan yok. Bunu bir kaynaşma havasına dönüştürürsün. Ve iki iftarın ayrı ayrı yapılmasından oluşan parasal farkı birkaç öğrenciye burs olarak dağıtsan daha iyi olmaz mı. Hani memleketimizde burs isteyip kapıdan dönen hayli öğrenci varken birde.
Ayrıca dışarıdan transfer edilmiş hocalar vardı kuran ve dua faslı için. Para almadıklarını umuyorum bu iş için. Şahsen ben imam olsam kırılırdım bizi beğenmiyor musunuz dışarıdan hoca getiriyorsunuz siz diye! İmamları birbirine düşürmeden burada yazıma son veriyorum.
Yazdıklarım sadece eleştiri değil naçizane tavsiyelerim aynı zamanda.
Yer sofralarında tek bir tabağa aynı anda kaşıklarımızı daldırdığımız, ayrının, üstünün, ötekinin olmadığı iftarlarda kaldı ramazanın ruhu!
Allah kabul etsin!
yerindelik içeren yazınızı okudum . başarılı tespitlerinize katılıyorum. kaleminize sağlık serdar…!