
Güzel bir haftadan merhabalar değerli okuyucular. Klasik olarak, sevdiklerinizle beraber mutlu bayramlar diliyorum, kendimce ise, sizlere o eski bayramlar gibi bir ömür diliyorum. Umarım iyisinizdir bu yoğun geçen gündemin içinde…
Bu hafta gencecik, daha bir ömrün baharını göremeden şehit olan askerlerimizi sonsuzluğa uğurladık. Bir milletvekili sözde pkk tarafından kaçırıldı!!! Sonrasındaysa Şemdinli’de, yine birkaç milletvekili, bu kadar kan dökülmesine aldırmadan pkklılarla, rahat bir tavırla sohbet ettiler. Yorum sizin… Diğer kaza vb. üzücü haberlere hiç değinmiyorum.
Bu kadar karışık bir gündemle bayrama giriyoruz, umarım kazasız, üzücü bir haber almadan ve yine “Bayram Bilançosu şu kadar!!! ” gibi haberler okumadan bu bayramı da yaşarız.
Yine dedelerimizden ve hatta artık babalarımızdan ve annelerimizden, nerde o eski bayramlar laflarını duyacağız, hazırlıklı olmak lazım bunlara. Ha bir de şu var “hayırsız, zaten bayramdan bayrama geliyorsun” buna da hazırlıklı olmak gerekiyor, çünkü bunları duymak kuvvetle muhtemel.
Gelelim bu haftaki yazımıza. Geçen hafta siz değerli Bolu Postası dostlarına merhaba dedim, bu hafta yoğun iş temposunda, biraz geç yazdım, hepinizden özür diliyorum.
Köşemin başlığı, gördüğünüz üzere “İnsana Dair” bu kavram benim hep kullandığım bir söz olmuştur. Neden insana dair peki? Sebebi çok basit aslında. Bunu, beni okudukça anlayacaksınız. Umarım kendimi anlatabilirim. E yazmak, bir ruh dökümü, kendimizi ifade şekli değil midir? Gerçi bencilce biraz bu da… Ben yazdıkça, ruhum rahatlayacak, siz okudukça fikrinize ortak düşünceler bulacaksınız.
Ah insanlar, ne tuhaf bir varlıktır. Bazen, bir insanla diğeri arasındaki fark, iki kıta arasındaki mesafeden daha fazladır. Birbirlerini anlamazlar sadece anladıklarını zannederler. Hep de bu yüzden yanılmaz mıyız zaten? Ben seni anlıyorum der karşımızdaki ama anladığı, sadece kurduğumuz cümlelerdir, biz değil.
Ah bu insanlar, ne kadar bencildir. Her zaman kendini düşünür. Birisiyle beraberken, evlenirken, konuşurken, gülerken ve ağlarken, karşıdaki değildir önemli olan, zaman geçirebiliyorsak beraberizdir.
Bu kadar bencil değil diye düşünmeyin sakın. Bir baba, soyadı devam etsin, bir anne de kendini anaçlık duygusuyla mutlu etmek için çocuk ister. Evlenirken de hep deriz, yaşlandığımızda yanımızda olsun. Bu mudur acaba çıkarsız sevgi? Elbette değildir. Siz düşünün çıkarsız nasıl sevilir diye. Mesela bir köpek çıkarsızca sevilebilir mi? İnsanlar gökyüzüne aşık olabilir mi ya da bir denize, karşılık beklemeden? Ya da toprağa, yıldıza ya da bir taşa…
Bencillik ve çıkar her insanın doğasında elbette var ama önemli olan, bunu aza indirmek insanı sırf insan olduğu için sevmektir. Bunu başardığımız an, emin olun dünya çok güzel olacak ve yarınlar daha çok umut doğuracaktır.
İnsan, insan gibi yaşamayı bilmeli. Gelmişsek bu dünyaya, hakkını vermeliyiz bize verilen hayatın. Öyle sırf yaşamak için değil, havayı ciğerlerimize doldurarak, işte budur diyerek yaşamalıyız. Bazen bir çocuğun gülüşünde, bazen denizin sesinde mutlu olmalı, ölmekten korktuğumuz için değil, bu dünyayı ve insanları sevdiğimiz için yaşamalıyız.
İşte öylesine değil, dibine kadar yaşamalıyız.
Bana ayrılan köşenin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Haftaya görüşmek temennisi ile hoşça ve dostça kalın…
NEBİ ÖZDEMİR- “YİNE BİR İNSAN SADECE”
insani yaşamdan dahi soğutanlar var tanrim onlarin kanlarini buzi ettiğinde evet kaliteli guzel mutlu bir yaşami yaşariz değerli yazar dost