
ONATÇA ADAM
Kıbrıscıklıların onatça adam diye seslendikleri, samimi, mütevazi ve gülen yüzü; pes etmeyen yapısı, hak hukuk mücadelesiyle geçen ömrü, insanları dayanışmaya çağıran birleştirici yapısı, kendini en öne atmaktan çekinmeyen cesur duruşu, dürüst kalabilmiş herkesin saygı ve sevgisini kazanmış bir insan Doğan Dağ.
Bu onatça duruşu, onatça başkan arayan Kıbrıscıklıların ısrarlı adaylık davetine nail olmuş. Bu çağrıyı kırmamış ve “Kıbrıscık’ı haritadan sildirmeyeceğiz” haykırışıyla en önde elini taşın altına sokmuş. Ama taşı birlikte beraber kaldıracağız diyerek dayanışma çağrısı yapıyor Doğan Dağ.
“Yarin yanağından gayri her şeyin ortaklaştırılmasından yanayım.” diyerek paylaşım ve dayanışmayı ön plana çıkarıyor.
“Söz, yetki, karar, iktidar halka’’ diyerek halka güveniyor.
Biz de insanları can kulağıyla dinleyen, konuştuğu zaman insanların can kulağıyla dinlediği, ben değil biz diyen Doğan Dağ’a sorular sorduk cevaplar aldık siz Kıbrıscıklılarla paylaşmak için.
Şimdiden Doğan Dağ’a teşekkürlerimizi sunuyor ve değerlendirmeyi siz sevgili Kıbrıscıklılara bırakıyoruz.
Şimdi söz Kıbrıscık Chp Belediye Başkan adayı Doğan Dağ’da:
Kısaca Doğan Dağ kimdir tanıyabilir miyiz?
1963 Kıbrıscık doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Kıbrıscık’ta, liseyi Ankara ili Polatlı ilçesinde tamamladım. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. 1987 yılında Maliye Bakanlığına bağlı Kıbrıscık Malmüdürlüğü’nde kamu çalışanı olarak işe başladım. Mart 2013 yılında Polatlı Vergi Dairesi’nden emekli oldum. 1992 yılından emekli olduğum yıla kadar Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonuna bağlı Tüm Maliye Sen ve Büro Emekçileri Sendikasında aktif sendikal mücadele içinde yer aldım. Ayrıca, birçok sivil toplum örgütünde sosyal ve kültürel mücadelede aktif görevler üstlendim. Evli ve iki çocuk babasıyım.
Kıbrıscık’dan zorla koparıldınız. Aradan geçen yıllardan sonra Belediye Başkan adayı olarak geri döndünüz, neden?
İçinde bulunduğum sendikal ve STK mücadeleleri, kamu emekçisi olarak çalıştığım süre içindeki tarafsız ve yardım sever yaklaşımlarım ayrıca, yine kamu çalışanıyken Kıbrıscık’ın ekonomik ve sosyal kalkınması adına verdiğim haklı mücadele şahsıma karşı bir güven oluşmasına neden oldu. Sanıyorum bu güven benim yeniden Kıbrıscık’a davet edilmemi sağladı ve bu davet belediye başkan adaylığı ile de taçlandırıldı.
Bıraktığınız Kıbrıscık ile bulduğunuz Kıbrıscık arasında değişen nedir? Sizi en çok şaşırtan şey neydi?
Kıbrıscık’tan ayrıldığım ve geriye döndüğüm on sekiz yıllık süre içinde zaten Kıbrıscık’tan hiçbir şekilde kopmamıştım. Her izin dönemimde ve her bayram tatillerinde Kıbrıscık’ta idim. Sorunlarına hep duyarlı kaldım, tüm dostlarımla birlikte bu sorunlara hep çözüm önerileri sunduk ve yapılabilirliklerini tartıştık. Sürekli göç vermesi, kurum ve kuruluşlarının birer birer kapatılması, en kötüsü de bunlara duyarsız kalınması, mücadele geleneğinden edilgen bir yapıya bürünmesidir değişenler.
“Kalkınmış bir Kıbrıscık için”, “Projelerimizle geliyoruz” kampanya sloganlarınız. Projeleriniz neler, Kıbrıscık’ı nasıl kalkındıracaksınız açıklar mısınız?
Aslında en önemli sloganımız, aday adaylığımı açıkladığım 18 Nisan 2014 tarihine damgasını vuran ‘’Kıbrıscık’ı haritadan sildirmeyeceğiz’’ dir. Bilindiği gibi bir yörede nüfusu tutan ve büyüten ekonomik kaynaklarıdır. Bu nedenle ekonomik değer üretmenin gerekliliği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. İçinde fiilen bulunamadığım ancak, her aşamasından haberim olduğu, içinde üniversitelerin, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği ve Türkiye Biyogüvenlik Kurulu’nun bulunduğu ‘’ Kıbrıscık Köroğlu ve Yayla Kültürü Canlandırma ve Yaşatma Projesi’’ çalıştayları sonucu ortaya çıkan proje, Kıbrıscık’ı yeniden hayata bağlayacak çok ciddi bir projedir. Birleşmiş Milletler örgütünün programına aldığı bu projenin sahibi Orman Bakanlığı, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği proje ortağı ve bizler de Kıbrıscık ayağını oluşturarak bu projeye sahip çıktık ve bu projenin hayata geçmesi için canla başla çalışacağız. Bu proje ile Kıbrıscık ekonomik ve sosyal alanda büyüyecek ve buna bağlı olarak da nüfusu artacaktır. Özetle proje, adından da anlaşılacağı üzere Köroğlu ve Köroğlu yaylalarının ekonomik bir değere dönüştürülmesidir. Yaylalarımız aslına ve otantik yapısına göre yeniden yapılandırılarak turizme kazandırılacaktır. Daha ayrıntılı bilgi için konu ile ilgili basımı yapılan kitabı sizlere incelemeniz için verebilirim.
En önemli projeniz ve Kıbrıscık’ın en önemli sorunu nedir?
En önemli projemiz az önce bahsettiğim ‘’ Kıbrıscık Köroğlu ve Yayla Kültürü Canlandırma ve Yaşatma Projesi’’ dir. En önemli sorunumuz ise küçülmektir.
Rakiplerinizin yararlı bulduğunuz projelerini değerlendirir misiniz?
On yıldır AKP tarafından yönetilen belediyenin en doğru ve yararlı projesi ‘’Dağ Evleri ‘’ projesidir. Sizce hayata geçmiş ve hayata geçireceklerini sundukları başka projeleri var mıdır? Merkezi hükümetin yapmış olduğu bazı yatırımları biz yaptık diye sahiplenmek ne kadar doğrudur?
Sadece partililerin mi Başkanı olacaksınız?
Asla böyle bir durum olmayacaktır. Kıbrıscık’ta yaşayan herkese hem kapımız hem de gönlümüz sonuna kadar açık olacaktır. Kültürel birikimimiz, siyasal ahlakımız ve aile terbiyemiz tüm insanları kucaklamayı gerektirir.
Mevcut yönetimin argümanlarından biride Kıbrıscık’da iktidar partisi hariç başka bir parti Belediye yi kazanırsa yatırımların duracağı, misal yol çalışmasının bitmeyeceği, buna cevabınız nedir?
Zannederim, zeki olmasıyla onur duyduğumuz Kıbrıscık halkının zekasını sınamak gibi bir durumla karşı karşıyayız. Devlet hizmetlerinin sürekliliği diye bir kavram vardır. Kıbrıscık halkı da bunu iyi bilir. Bu oyuna da gelmez. Yani bu yalana itibar edip oy vermez. Başka argümanlar geliştirmelerini öneririm.
Bir de Belediye yi başarıya götüren mensubu olduğu parti midir, yönetimin kendisi midir?
Teori ile pratiğin iç içe geçmesi gibi bir durumdur. Her siyasi partinin bir programı vardır. Bu programla çelişmeyecek projeler üretilerek, yönetimin bu projeleri yürütmesi sağlanır. Başarı ise elbette ki yönetim kadrolarının doğru, etkin ve verimli çalışmasında yatar.
“Kıbrıscıklıların doğrudan ilçe yönetimine katılımının sağlanması” yönetim anlayışını üzerine basa basa tekrarlıyorsunuz, bunu biraz açar mısınız?
Amacım gerçekten tüm Kıbrıscık halkının yönetime ortak olmasıdır. Biliyorsunuz iki mahallemiz var. Bu mahallelerde mahalle halkının oyları ile seçilecek iki ayrı komisyon oluşturacağız ve bu komisyonlarca belirlenen sorunlar belediyeye aktarılacak ve belediye meclis gündemi bu sorunlardan oluşturulacaktır. Belediye meclisi çalışmaları belirli zamanlarda halka açık olarak yapılacak ve bu çalışmalarda halkın görüş ve düşünceleri alınacak ve hatta öneriler sunmaları sağlanarak yönetime ortak edilecektir. Bu kez daha da iddialı olarak diyorum ki yerel yönetime sadece 1200 nüfuslu merkez değil 3550 nüfuslu 22 köyün de katılımı sağlanacaktır.
ve genelde koltuğa oturan tek yetkili kendisinin olmasını arzu eder bunu kırabilecek misiniz yönetiminizde?
Farklı bir siyasal gelenekten geliyorum aslında. Yarin yanağından gayri her şeyin ortaklaştırılmasından yanayım. Hem sendikal hem de siyasal mücadelemiz ‘’Söz, yetki, karar, iktidar halka’’ sloganında özetini bulmaktadır. Tek yetkili olma arzum hiç olmamıştır ve de olmayacaktır.
“Kıbrıscık’ı haritadan sildirmeyeceğiz” yine en önemli sloganlarınızdan biri. Ne demek istiyorsunuz? Nüfusu 1200 e düşmüş bir ilçenin makus talihini gerçekten yenebilecek misiniz?
Göç vermeye bu şekilde devam edersek ilçeliğimizin düşeceğini anlatmaya çalışıyoruz. Kamu çalışanıyken ‘’Kıbrıscık haritadan silinmesin’’ diyorduk. Şimdi ise ‘’Kıbrıscık’ı haritadan sildirmeyeceğiz’’ diyoruz. Gerçekten bu makus talihi yeneceğiz. Bu konuda geçmişte verdiğimiz mücadele örnekleri bizleri daha da cesaretlendirmektedir. Birlik ve dayanışma içinde bu sorunun üstesinden geleceğiz.
“Kıbrıscık Köroğlu ve Yayla Kültürü Canlandırma ve Yaşatma Projesi” Kıbrıscık’ın geleceği olarak görülen bir proje bu projeyi anlatır mısınız?
Yukarıda değinmiştik ama sadece çıkış noktasının, İngiltere’nin Robin Hood ve Sherwood ormanlarını nasıl bir ekonomik değere dönüştürmesi olduğunu söylemem yeterlidir sanırım. Yani tüm dünyaya mal olmuş bir efsane olan Köroğlu ve Köroğlu Dağları ile Köroğlu Yaylaları neden ekonomik bir değere dönüştürülmesin. Biz bunu başaracağız. Aslında işimizin çok zor ve yükümüzün çok ağır olduğunun farkındayız ancak, olanca gücümüzle de çalışacağımızın bilinmesini istiyoruz.
Gözlemlediğim kadarıyla size oy vermeyi düşünmeyen insanlardan dahi duyduğum şey kazanırsanız Kıbrıscık için büyük bir kazanç olacağınız, kaybetseniz büyük bir kayıp olacağınız. Ve insanlar sizden samimi bir şekilde bahsediyorlar bunun nedeni nedir?
Kıbrıscık’ın ekonomik ve sosyal kalkınması adına geçmişte verdiğimiz mücadele böyle bir düşüncenin doğmasına neden olmuştur zannederim. Seçimi kaybetmemiz büyük bir kayıp olmayacaktır çünkü yeri doldurulamayacak insan yoktur. Biz kaybetsek bile yerimizi dolduracak kadrolar mevcuttur. Ev gezilerinde şöyle bir slogan da geliştirdim ‘’Eğer biz kazanırsak Kıbrıscık kazanacak çünkü Kıbrıscık için hayallerimiz çok büyük, kaybedersek Doğan Dağ kaybedecek, bu kadar da basit’’ İnsanlar bizden samimi olarak söz ediyorlarsa eğer bu da bizim samimi olmamızdandır. Çünkü gerçekten samimiyiz. Doğruluktan ve dürüstlükten hiçbir zaman ödün vermedik. Böyle olmaya da her zaman özen göstereceğiz. Başkalarını karalayarak ya da boş vaatler vererek değil, Kıbrıscıkla ilgili kaygılarımızı ve projelerimizi ortaya koyarak içtenliğimizi dile getiriyoruz. Bizi samimi kılan da budur kanaatindeyim.
Son olarak insanlarla konuşurken, projelerinizi anlatırken hayatınızdan kesitler anlatmayı seviyorsunuz, bunlardan birini anlatabilir misiniz?
Bunu yaparken insanlarımızın samimiyetimizi anlamalarını istiyoruz. Kıbrıscık’a ancak Kıbrıscıklılar sahip çıkar anlayışındayız. Eğer bizler Kıbrıscık için bir şeyler yapmaz ve bir şeyler istemez isek başkasının da pek umurunda olmaz. İsterseniz bu kez hayatımdan örnekleme yapmayayım. Yalnızca çok sevdiğim bir söz örnekleme olsun. ‘’Mücadele edenler her zaman kazanamazlar ancak, kazananlar sadece mücadele edenlerdir.’’ Geçmişte Kıbrıscık için verdiğimiz mücadelede belki kazanamadık ama bu kez kazanacağız. Çok teşekkür ediyorum.
Röportaj : Serdar Yalçın
Doğan Kardeşim kıbrıscıkta kurumları kapatılırken adliyesi elinden alınırken sessiz kalanlara inat yürü yanındayız