Herkese merhaba diyerek başlamak istiyorum.
Bu hafta sizlere memleket özleminden bahsetmek istiyorum . Memleketimden ayrıldıgımda daha 17 yaşındaydım gençlikle çoçukluk arası duygular işte ozaman anlamıştım tam idrak edemesemde içime nedenini bilmediğim bir ateş düşmüştü, doğdugum topraklardan ayrılıyordum . İnsanoğlu olur da yolu gurbete düşmez mi? Yolu gurbete düşer de sıla özlemiyle yanıp kavrulmaz mı?
Ne demiş büyüklerimiz: “İnsan doğduğu yerde değil, doyduğu yerde…” Doğduğumuz yerler zamanla doyamadığımız yerler olmuş. Okul hayatı, iş hayatı… Derken gönüllü ya da gönülsüz savurmuş kader rüzgârları, düşmüşüz yollara ve ver elini gurbet.
Ta ki doyduğumuz yeri bulana kadar. Bulmasına bulmuşuzdur, gönlümüze göre veya zorunlu olarak yerleşeceğimiz bir yeri. Üstelik karnımız da doyuyordur. Fakat ters giden bir şeyler vardır. Bazı duyguların sinsice beynimizde, yüreğimizde gittikçe yoğunlaşmaya başladığını fark ederiz. Hele ki yıllar geçtikçe bu duygular daha da artar.
Adeta avuçlarının içine alır ve kafese tıkılmışsınız gibi sizi boğmaya başlar. Artık isteseniz de istemeseniz de içinizi kavuran o duygunun esiri olmuşsunuzdur. Bunun adı özlemdir. Bunun adı gurbet hastalığı, bir başka deyişle sılaya özlemdir.
Bazen bir şarkıyla bazen bir koku bir ses şiir sizi alıp memleketinize götürüverir.Gözleriniz nemlenir derin bir iç çekersiniz . Memleket sevdası bu olsa gerek .Yeşilin en güzel tonları başı dumanlı dağları, ovaları,kırlarıyla KARADENİZİN İincisidir . Benim memleketim .Seni çok seviyorum .
AYSEL BINAR GÜLEN
cok güzel vatanimizdan haberler yazmaniz bir sürü arkadaslar adina cemietler adina tesekkür ederiz cok sag olun var olun birde msn niz veya feceniz olsay di diyorlar eyi olurmus tesekkür ederiz gölen hanim efendi .wwwismailhoca.tr.gg