
Rezillik Diz“i“ Boyu !
Servet Yüksel
80’li yıllarda genellikle yılbaşlarında TRT’de dansöz çıksın mı çıkmasın mı tartışmaları yapılırdı.
O günden bu güne tv kanallarının sayısı mantar gibi arttı. Programlar, filmler, diziler değişirken maalesef ahlak anlayışımız, edebimiz, irfanımız da dumura uğradı. Dansöz oynatılmasına kızan insanımız bir hayli ilerlemiş olmalı ki, dizi adı altında kendisine sunulan rezilliklere gıkını bile çıkarmıyor.
Oturup ailecek (kaldıysa tabii) şen şakrak tecavüz sahnelerini, ensest ilişkileri, eşcinsel hayatları, şiddetin her türlüsünü, uyuşturucu partilerini, alkol kepazeliklerini seyredebiliyor artık .Bu programlar ve diziler çok sinsice hazırlanmış ve Türk ailesini hedef tahtasına oturtmuştur. Allah aşkına bir sorun, yahu bu dizilerden maksat nedir. ? Vermek istediğiniz mesaj nedir ?
Vicdanları tarumar etmek kime ne kazandırır ? Bu insafsızlar varken, düşmana ne hacet. Sanat adı altında, özgürlük ambalajına sarılmış bu hinlik milletimizin günlük hayatında büyük yaralar açmaktadır ve daha da açacaktır. Her gün basından okuduğumuz tecavüz olaylarında, sıradan hale gelen cinayetlerde bu dizilerin payı yok mu ?
Çocuklarımızı, gençlerimizi yavaş yavaş zehirleyen bu ne idüğü belirsiz yayınlara kim dur diyecek ! RTÜK diye bir kurumumuz hani bunları denetleyecekti ? Ey anne ve babalar en büyük görev yine sizlere düşüyor. Sizin çocuklarınızı sizden daha çok düşünen çıkmaz. Kimse yitirdiğiniz evlatlarınız için ‘eyvah’ demez. Herkes aklını başına alsın. Bu iletişim çağında lütfen hangi yoldan olursa olsun tepkimizi ortaya koyalım. Bu tür dizi ve programları seyretmeyelim, seyrettirmeyelim.
Batı dediğimiz Avrupa’da inanın böyle rezil diziler yapılmıyor. Onlar bizden önce aileyi bitirmişler ve şimdi aile kurumunu tekrar tesis edebilmek için adeta çırpınıyorlar. Heyhat, cin şişeden çıkmış bir defa. Çok geç olmadan ailemize, kültürümüze ve bütün değerlerimize yapılan bu saldırıları durdurmanın çarelerini aramalıyız. Bizim sevgiye, merhamete, irfana , yüce bir ahlaka…ihtiyacımız var.
Ekran karşısında geçirdiğimiz zamana yazık değil mi ? Kendimizi yetiştirmek için kitap okuyabilir, başka şeylerle meşgul olabiliriz. Bu tuzağa lütfen düşmeyelim. Bir düşünürümüzün dediği gibi, televizyon insanımızı gözünden ve kulağından tutmuş, serseme döndürmüştür.
Eğer kendimize gelmezsek bu gidişle tarih sahnesinden silinip gideriz. Milletlerin çöküşü aileyle başlar, aile çözüldü mü gerisi çorap söküğü gibi gelir. Biz bu işin hangi safhasındayız varın onu da siz hesab edin. !
Emperyalist kapitalizmin gerici eğitimiyle kültürü ve sanatı tüm boyutlarıyla, rüzgarlarıyla dört bir yandan tüm hızıyla esmekte, estirilmekte ve sürmektedir.Bu sistem ve düzen, tüm olgularıyla birlikte bu çatlak zemin üzerinde kurulu olarak egemen sınıflar ve işbirlikçileriyle birlikte devam ettiriliyor. Öncelikle bu konu her yönüyle ele alınıp alternatif ve daima ileriye yönelecek bir temel mücadele gerekir.