BOLU’NUN SON 10 SENESİNE HİÇ BU GÖZLE BAKTINIZ MI?
Merhaba saygıdeğer okuyucular. Adımın ilk defa göründüğünü bildiğim için çok kısa bir şekilde kendimi tanıtmak istiyorum. Kütüğü Bolu ili Mengen ilçesinde olan, yaşı genç, okumayı- yazmayı seven, İngilizce ve Almancayı iyi derecede bilen, uluslararası bir şirkette ticaret ve ekonomi sektöründe yöneticilik kademesinde çalışan genç bir kardeşinizim. Uzun zamandır okuyucusu olduğum bu sitenin bundan sonra da inşallah yazarlarından biri olacağım. Sizlere mümkün olduğunca öncelikli olarak Bolumuz olmak üzere ülkemizdeki ekonomik faaliyet, düzen ve politikalarla ilgili yorumlarımı paylaşacağım. Umarım ilginizi çeker ve sizler için değerli vaktinizden ayırmaya değecek kadar yararlı olabilirim. Yazı dizime, sizlerin de izni olmak üzere her şeyi ile Bolu’yu ele alarak başlamak istiyorum.
Bu yazı dizisinde Bolu’nun ticari, nüfus, turizm, sanayi, tarım alanlarındaki gücünü yıllara göre rakamlarla inceleyerek her yönden ele alacağım. Böylelikle Bolumuzun ne ölçüde gelişmiş olduğunu net bir şekilde göz önüne koymaya çalışacağım. Bolu 2000’li yıllardan sonra -ki bu depremden sonraya denk gelmesiyle beraber aynı zamanda bir hükümet değişikliğine de denk gelmektedir, ekonomik olarak ciddi bir toparlanmaya girse de nüfus olarak maalesef ilimiz sınırları içinde bir değişme olmamıştır. Tam aksine TUİK verilerine göre 30 yaşına kadar olan nüfusta bir azalma söz konusudur. Bolu’da 2000’li yılların başında doğum sayısı ortalama 3800 civarında iken 2010 yılı verilerine göre bu sayı 3400’e kadar gerilemiştir. Bu oran, bize çok büyük bir tehlike olarak görünmese de Bolu’nun yavaş yavaş nüfusunun yaşlandığını gösteriyor diyebiliriz. Bolu’da göç genel olarak köylerden şehir merkezlerine olsa da, köylerdeki yerleşim oranı hala Türkiye ortalamasının çok üstündedir. Örnek vermek gerekirse 2000 yılı verilerine göre Bolu’nun köylerdeki nüfus oranı %47,28 iken Türkiye’de bu oran %35,10 dur. 2010 yılına geldiğimizde bu oran Bolu Köyleri için %37,33’e düşmüşken Türkiye’deki oran ise %23,74’e kadar gerilemiştir. Şehir merkezinin toplam nüfusa oranı %62 iken 2010 yılında bu oran %74’e yükselmiştir.
Bolumuzla ilgili yazımın ikinci paragraf başlığı ise işsizlik konusudur. Gerçekten Bolu’da bizim düşündüğümüz oranda yüksek bir işsizlik oranı var mı? Bunun cevabını vermeden önce bu oranları belirlerken ve TV kanallarında tartışırken nelere dikkat etmemiz gerektiği konusunda biraz bilgi verelim:
İşsiz: İş arama ehliyetine sahip olan kişilerin iş ayrımı yapmadan fiili olarak işinin gereği olan asgari ücreti kabul ettiği halde iş bulamayan kişilere işsiz denir. Yani işsizlik oranları hesaplanırken iş bulduğu halde maaşı beğenmeyen, keyfi sebeplerle iş aramayan, birkaç farklı konuda iş imkânı varken sadece bir kol üzerinden iş arayan vb. durumdaki kişiler işsiz kategorisine alınmazlar.
İşgücü: İstihdam edilmiş ve işsizlerin oluşturduğu toplam nüfusa denir.
İstihdam oranı: İstihdamın, kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus içindeki oranıdır.
2008 yılında Bolu’da işsizlik oranı %11,5 iken Türkiye genelinde bu oran %11 oranında idi. Bolu’da bu tarihten sonra ciddi bir atak oluştu ve 2009 da Bolu’da %11,5 iken Türkiye’de bu oran %14’e yükseldi. 2010 yılında Bolu’da %10,6’ya düşerken Türkiye genelinde işsizlik oranı %11,9 da kalmıştır. İstihdam oranı ise 2008 yılında %41 civarında iken ilimiz 2009 krizinden de başarıyla sıyrılması sonucu bu oran 2010 yılı itibariyle %45,3 olmuştur. 2010 yılı ve öncesinde 1.000 kişi üzeri sigortalı çalıştıran iş yeri sayısı 2 tane iken, 2011 yılında Bolu’da 1.000 kişi üzerinde işçi çalıştıran hiçbir işyeri kalmamıştır. Bolu da 10 kişinin altında işçi çalıştıran işletme sayısı toplam işletme sayısına oranı %87’den fazladır. Bu oran ise, ilimiz bize sanayi ve üretim kenti gibi görünse de, tam anlamıyla sanayi kenti olmamız için hala çok çalışmamız gerektiğinin bir kanıtıdır.
Bolu’nun bir diğer incisi de Abant İzzet Baysal Üniversitesi’dir. İzzet Babamızın bıraktığı bana göre en güzel miras bu üniversitedir. Nice genç öğrenci arkadaşımızın bu üniversitede okuyarak önce ailesine, sonra memleketine faydalı bireyler olarak karşımıza çıkacak olmaları bizim en büyük gurur kaynadığımızdır. 2002 yılında Abant İzzet Baysal Üniversitesindeki öğrenci sayısı toplamda 10.000 civarında iken bu rakam 2010 yılında yaklaşık %70 artarak 17.000 öğrencinin üstüne çıkmıştır. Bu öğrenci yükselişi ile birlikte 2002 yılında Üniversitemizde bulunan profesör sayısı 36’dan 85’in üzerine çıkmış 2002 yılında toplam öğretim elemanı (hoca sayısı) 450 civarında iken 2010 yılında bu rakam 1.000’e yaklaşmıştır. Bunun yanında Bolumuzda okullaşma oranı (cinsiyet ayrımı yapılmaksızın) Türkiye ortalamasının çok üstündedir. Türkiye’de ortaöğretim mezunu kadın sayısı oranı %66 civarında iken bu oran Bolu’da %85’lere dayanmıştır.
Bolu’yu tanımaya bir sonraki yazımda kaldığım yerden devam etmek üzere hoşça kalın.
*İstatistikî veriler TUİK internet sitesinden alınmıştır.
D. Uğur TURAN
EBU GRUP
Uluslararası Ticaret ve Enerji Danışmanlığı
Kurumsal İlişkiler Müdürü
Aramıza hoş geldiniz Uğur Bey.