ESKİ BAYRAMLAR
Bayramlar yaklaştığında insanın içinde coşkulu bir sevinç oluşur. Bayramlarda sevdiklerinizle, uzakta olanlarla, özlediklerinizle, dostlarınızla bir araya gelir neşe içinde hayatınızda unutamadığınız anları yaşarsınız. Bayramlar küskünlerin barıştığı, dostlukların pekiştiği, büyüklerin sayıldığı, küçüklerin sevilip mutlu olduğu anlardır. Senede iki defa yaşanan bu güzel anlar tüm insanların hele de çocukların özlediği anlardır.
Eskiden bayramlar insanların tatil için bir fırsat olarak değerlendirmediği güzel anlardı. Baba ocağına kavuşma, doğduğunuz büyüdüğünüz topraklarda eşinizle dostunuzla bir araya gelme, kaynaşma fırsatıydı.
Oleybet Giriş
Çocukken benim köyümde yaşanan bayramları şimdi çok özlüyorum. Bayramdan günler önce babam tarafından alınan yeni kıyafetler ve ayakkabıların sahibi olmak beni ve benim gibi her çocuğu çok mutlu ederdi. Gurbette yaşayan aile bireylerinin köye gelecek olması, yaşıtlarımızla görüşecek olmamız, bayramlaşma için evleri dolaşıp şeker toplayacak olmamız içimizde muhteşem bir heyecan yaratırdı.
Annelerimiz bayramdan önce evlerimizi temizler, gurbetteki yakınlarımızın özlediği yemekler, börekler, tatlılar, sarmalar, hoşaflar hazırlanırdı. Evimize bayramlaşmaya gelenlere ikram etmek için kilolarca şeker alınırdı.
Arefe günü, köydeki her hanede gözleme yapılır köyde bulunan herkese bu gözlemler dağıtılırdı. Bu geleneğe namaz akşamı denilirdi. İkindi namazından sonra özellikle köyün erkekleri topluca köy imamıyla mezarlığa gider, ebediyete intikal etmiş tüm yakınlarımız, köylülerimiz için Yasin okunur dualar edilirdi. Herkes aile yakınlarının mezarlarını tek tek ziyaret eder Fatihalar okurdu. Bu ziyaret o gün ve bayram günlerinde de herkes tarafından yapılırdı. Mezarlıktan dönüşte yine isteyen her haneden köy odasına bayram günü kullanılmak üzere çay ve şeker toplanırdı.
Bayram sabahı bayram namazına gitmek için erkenden kalkılırdı. Bizim ailemiz kalabalık olduğundan Bayram namazı için hazırlık yaparken evde tatlı bir koşuşturma ve telaş oluşurdu. Yeni kıyafetlerimizi giyip hazırlanır evin bütün erkekleri Babam, Abilerim ve yeğenlerimle beraber topluca camiye giderdik. Annem ve evdeki hanımlar bizi uğurlardı.
Köyümüzün cami bahçesine vardığımızda büyük küçük herkes hoş beş eder birbirlerine hal hatır sorar, bayram gününün sıcaklığı coşkusu neşesi kendini göstermeye başlardı. Bu kaynaşma bayramın güzelliği idi. Köy camimiz tıka basa dolardı. İmam bayram namazını kıldırır ve hutbesini okurdu.
Namazdan sonra caminin bahçesine köyümüzün en yaşlısından başlayarak yaş sırasına göre herkes bayramlaşarak sıralanırdı. O esnada orada bulunan kişiler ve namaza gelemeyen küçük çocuklar dahil herkes yaş sırasını takip ederek tek tek herkesle bayramlaşarak sıralanırdı. Bayramlaşma bittikten sonra köyün muhtarı veya en yaşlı kişisi köyün camisi veya köyün temel ihtiyaçları için herkesten gönüllü para toplardı. Sonrasında bayram yemeğinin çıkacağı saati orada bulunan herkese duyururdu. Bayram yemeği saati öğlen vaktine denk gelirdi. Bizim köyümüzde bayramın birinci ve ikinci günü yemek çıkardı. Köyün yarısı birinci gün diğer yarısı ikinci gün cami bahçesine evlerde hazırlanan en güzel yemekleri çıkartırlardı.
Bayramlaşmadan sonra herkes evine dağılır, evdeki aile fertleriyle tek tek bayramlaşırdı. Bizim evde de; Babam önce yerine oturur önce annem babamın elini öper arkasından büyükten küçüğe doğru sırayla babam ve annemden başlamak üzere tüm aile fertleri en küçük birey dahil birbirleriyle bayramlaşır ve kucaklaşırdı.
Babam herkese şeker ikram ederdi. Büyükler küçüklere harçlık verirdi. Sonrasında özenle hazırlanmış kahvaltımızı yapardık. Ailemiz kalabalık olduğundan evimizde en az iki sofra kurulurdu. Kahvaltıdan sonra dışarı çıkar herkes köydeki yaşıtıyla dostlarıyla sohbet eder hasret giderir, köyün uzun sokağında dolaşırdı. Bayram yemeği çıkartacak evlerde evin hanımları aynı zamanda bayramlaşmaya gelecek misafirlere ikram etmek için birbirinden güzel yemekleri hazırlardı. Pilavlar, su börekleri, sarmalar, tatlılar… birbirinden güzel yemekler özenle hazırlanırdı.
Köyün yaşlıları köy odasında oturur demlenen çaylarını içer, eskileri yad ederler, gündemden konuşurlardı. Öğlen saatlerine yakın bir zamanda caminin hoparlöründen bayram yemeğinin saat kaçta çıkacağı anonsu yapılırdı.
Belirlenen saatte yemek çıkartacak evlerden o evin aile fertleri tarafından caminin bahçesine yemekler taşınır, tüm köy halkıda cami bahçesinde toplanırdı. Kadın, erkek, çoluk, çocuk, yaşlı, genç herkes cami bahçesinde toplanır oluşturulan gruplarla sofralara oturulur sıcak sohbetlerle o güzel yemekler yenilirdi. Gelen yemekler herkese yeterdi.
Yemek sonrasında köy imamının yaptığı yemek duasına herkes el açar sofraların bereketli, hanelerin düzenli, bu güzelliklerin tekrar yaşanması için Allaha dua edilirdi. Yemeklerin yenilmesiyle tabaklar toplanıp herkes evine geri götürürdü.
Yemekten sonra herkes akranlarıyla bir grup oluşturur tek tek köydeki tüm evler gezilir, ziyaret edilen evlerdeki kişilerle bayramlaşılır ve ikram edilen şekerlerden toplanırdı. Bayramın birinci günü bu şekilde sonlanırdı.
Bayramın ikinci günü ise yine köyün yaşlıları köy odasında çaylarını içerek sohbetlerine devam ederlerdi. İkinci günde köyün geriye kalan haneleri öğlen saatlerinde cami bahçesine yemek çıkartır, yine tüm köy halkı toplanarak ikinci gün bayram yemeğini yerlerdi. İkinci gün genellikle aileler yaşça kendilerinden büyük olanları ziyaret eder, ziyaret ettikleri evlerde kendilerine sunulan yemekleri tadarlardı. Bayramlaşmayı birinci gün yapamayanlar ya da gidilemeyen evlere ikinci gün bayramlaşmaya gidilirdi. Diğer köylerde bulunan akrabalar ziyaret edilirdi. Öğleden sonra köyün gençleri ve çocukları kendi aralarında hatta komşu köyler arasında futbol maçları yaparlardı. Bu maçlarda kim kazanırsa kazansın bırakın kavgayı hiç tartışma bile olmazdı.
Özellikle iki gün süren bu bayram sevinci ne yazık ki bayram için köye gelen gurbetteki köylülerimizin tek tek gitmesiyle biraz hüzne döner, köyümüz bayram öncesi yaşantısına geri dönerdi. Bu sevinci tekrar yaşamak için gelecek bayram hemen özlenirdi.
Bugün ne yazık ki eskiden ellerini öptüğümüz bir çok büyüğümüz artık hayatta değil. Onların sadece mezarlarını ziyaret ediyoruz. Bayram yemekleri de cami bahçesine çıkmaz oldu. Köyümüz eskisi gibi çok kalabalık da olmuyor. Büyük şehirler bizleri köylerimizden kopardı. Ne yazık ki bir çok insanımız bayramlarda doğduğu büyüdüğü topraklar yerine tatil beldelerine gitmeyi tercih ediyor.
Yine de bayramların bizim toplumumuzda önemli bir değeri mevcut. Bugünlerde bir televizyon reklamının da temel sloganı “Bayram demek aile demek.” Bayramların değerini yitirmediği tüm halkımızın kardeşlik, barış, sağlık ve mutluluk içinde dostça, kardeşçe geçireceği anaların babaların çocuklarının, torunlarının kapılarını açması için gözlerinin yollarda, kapılarda kalmayacağı, özlemlerin sona erdiği bir bayram diliyorum. Hayatımız hep bayram tadında yüzlerimizdeki gülümse hiç eksilmeden geçsin.
Kaynak : Gürbüz Ertem
Evet bayram namazından sonraki yaşlıdan orta yaşlıya ve gençlere doğru sıralanarak tek tek bayramlaşma geleneği hala köylerimizde yaşanmakta, Ancak sofrada muhtemelen kaşık salladıkları yiyecek çorbadır, tahta kaşıklarla o günün şartlarında çorba koyacak bir bakır leğen bile mevcut değil fotoğraflarla bu nostaljiyi yaşattığınız için teşekkür ediyorum.Sevgi ve Saygılarımla.