Eleştirmeyi Bırakalım, Çözüm Zamanı. Bolu’nun Gemisi Batmasın!
Bu hafta da aslında rakamlarla Bolu’yu, Boluluyu anlatmaya devam edecektim ama, Bolu’nun içinde bulunduğu durumu rakamlarla anlatmaya bu haftalık ara vermek istedim. Bolu’da bazı şeylerin değişmesi gerekiyor.
Eleştirmek kimi zaman yapılacak en kolay iştir ve herkes her şeyi rahatlıkla eleştirebilir. Ben hayatım boyunca hiç kimseyi, hiçbir işi insafsızca acımasızca eleştirmedim, eleştirmem. Hayatım boyunca bir işi ya da kimseyi eleştirmeden önce aklıma şu tarz cümleler gelmiştir -Hayatta hiç bir ünlü eleştirmen yoktur ki heykeli dikilmiş olsun-. Demek ki önemli olan insanları eleştirmek değil eleştirirken de onlara eleştirdiğiniz konu hakkında fikir verebilmek, yardımcı olabilmektir. Eleştirmenlik bir insana ne kadar popülite katarsa yapıcı olmak ta o kadar SAYGINLIK katacak bir davranıştır. Ben ise bu zaman kadar hep yapıcı olmaya çalıştım. Sanırım Bolu Postasında da böyle bir fırsat sahibi olmamın en büyük nedenlerinden biri de budur. Bolu’nun son yıllardaki iktisadi faaliyet raporlarını, il özel idare raporlarını, şirketlerin yapmış olduğu fizibilite raporlarını okuduğunuzda –bunların bir kaçını diğer iki yazı dizimde sizlerle paylaşmıştım- Bolumuzun birçok sorunu olduğunu görüyoruz. Bu sorunları sırayla ele alma zamanı gelmiştir. Bana göre en önemli sorunların başında genç nüfus ve pazarlama geliyor.
Bolunun nüfus sorunu; Bolu olarak aslında son 10 yılda ileriye gitmiş görünse de maalesef durum böyle değildir. 2000’li yıllardan günümüze Bolu’da doğum oranlarında bir azalış var, bunun yanında ciddi bir şekilde genç nüfus göçü hâkim. Bakınız son seçimlerde Bolu’nun bir ilçesinde oy kullanabilen insan sayısı toplam nüfusun %70’i. Bu oranın Türkçe karşılığı ise genç nüfus yok. Şuan Avrupa’daki ekonomik krizin aslında en büyük sebebi çalışacak bir insan gücüne sahip olamamaları. Çin’in ise süper güç olmasındaki tek temel sebep nüfus kalabalığıdır. Bugüne kadar devlet Bolu için ciddi çalışmalar, yatırımlar içerisinde bulundu ve bu projelere devam ediyor ama, bunlar maalesef Bolu’da doğrudan nüfusu artıracak çalışmalar değil. Bolu için barajlar yapılıyor, Bolu için yollar yapılıyor ama yoldan geçen yabancı yatırımcı için bir teşvik paketi yapılmıyor. Yerlisi için turizme katkı, ödenek destek sağlanmıyor. Bolu’da yüzlerce dernek var hiç biri kimseyi toplayıp yatırım yapmak için teşvik etmiyor. Bolu’da acilen genç nüfusun artması gerek. Üzgünüm ki Bolu’da OSTİM, İVEDİK Organize Sanayi gibi bölgeler yok. Şehirde bu kadar büyük beyaz et sektörü ve kurumsal firmalar oldukça da bu iş zor. Çünkü bu şehrin toplam gelirini kişi sayısına böldüğünüzde Türkiye’nin en zengin ili Bolu olarak karşımıza çıkıyor. Hal böyle oluncada devlet baba da diyor ki: Kardeşim bir eliniz yağda bir eliniz balda daha ne teşviği yatırımı istiyorsunuz.
Bunu aşmanın yolu yok mudur elbette vardır. Bunların en başında nüfusun artması gerekiyor. Bolu Belediyesi bir şekilde şehrine gelen öğrencilerin tamamına birinci adreslerini Bolu göstermesini sağlayacak. Konya Selçuk Üniversitesi Türkiye’nin örgün eğitiminin en büyük üniversitesidir. 80.000 öğrencisi olan bu üniversitenin bulunduğu mahalledeki ikametgâhlı kişi sayısı 150.000’le Türkiye’nin en büyük mahallesidir. Konya Belediyesi öğrenciyi şöyle kendisine bağlamıştır; normalde 1,5 TL olan toplu taşıma ücreti öğrenci kartı olan için 80Kr indirilmiştir. Konya Belediyesi öğrencilerin indirimli kart sahibi olabilmelerini birinci adreslerini Konya’da göster şartı koymuştur. Bunu da belediye meclis toplantısında aldıkları kararla yapmıştır. Böylelikle Konya’da nüfus artışı sağlanmıştır. Bu yolla kişi başına düşen milli gelir daha fazla insana bölünüyor. Bu da hem şehrin kişi başına düşen milli gelirini azaltıyor -teşviklerden yararlanılması sağlanıyor- hem de nüfus artışından dolayı belediye daha büyük bir bütçeye sahip oluyor. Bolu Belediyesi tüm gücüyle Bolu’ya bir şeyler vermek için çalıştığını biliyorum. Bizim görevimiz onların iş yükünü azaltıcı katkı sağlamaktır. Bu örneğimden sonra Bolu için nasıl bir çözüm yolu izleyeceği ise belediye başkanımız ve meclis üyelerinin takdiridir.
İkinci bir öneri ise İzzet Baysal üniversitesi büyütülmek yerine Bolu’ya bir üniversite daha kurulmasıdır. Bu üniversitede işletme, iktisat, uluslararası ilişkiler, maden mühendisliği, fizik gibi Türkiye genelinde yer yıl binlerce mezun veren bölümler yerine dericilik, gıda teknikerliği, endüstriyel otomasyon vb. eğitimleri veren iki yıllık meslek yüksek okulları tercih edilmeledir. Üniversitenin fakülteleri ise Bolu’nun ilçelerindeki sektörlere göre yapılması gerekmektedir. Örnek vermek gerekirse Mengen için orman ve ağaç işleriyle ilgili bölümler (Mengen’de aşçılıkla ilgili gelişmeleri ise yakında takip etmekteyim), Gerede için dericilik, Mudurnu için gıda yüksekokulları açılabilir. Böyle bir oluşum firmaların nitelikli personel bulma konusunda tereddütlerini ortadan kaldırır. Firmalar üniversitelerle daha fazla Ar-Ge (Araştırma Geliştirme) faaliyetinde bulunarak gerçek anlamda ilerleme kaydedebilirler. Gerede’de böyle bir oluşum olsa Gerede’de kurulan Deri Organize Sanayisini gelişmesine vereceği desteği bir düşünsenize. Ayrıca Bolu’nun Ankara’ya, İstanbul’a yakın olması da rahatlıkla ikinci bir üniversiteyi kaldırabilecek olduğunu desteklemektedir.
Cefa çekilmeden sefa sürülmez. Bana göre bir ilin halkının önceliğinin yeni bir otogar değil bir tane daha üniversite istemesidir. İlçe esnaflarının bölgelerindeki idari amirlerinden eğer şimdiki şartlarda yeten bir hastanesi varsa büyük bir devlet hastanesi yerine aynı bütçeyle ilçenin mülki amirlerinden turistik sosyal tesisler kurmalarını istemelidir. Unutmayalım kimse bir şehrin çok güzel bir otogarı var, dümdüz yolları var, çok güzel bir devlet hastanesi var (ama içini dolduracak nüfusu yoksa) diye o ilçeye, şehre taşınmaz. Öyle bir şey olsaydı şuan 5 saate İstanbul’da iki yakayı bağlayan köprünün geçilememesi, hastanelerin hınca hınç dolu olması, metrobüslerin 10 saniyede bir gelmesine rağmen tıklım tıklım dolu olası İstanbul’dan kaçmak için yeterli olmalıydı. Unutmadan 15 milyondan fazla nüfusu olan İstanbul’un Anadolu yakasında hala Ankara’nın onda biri kadar gelişmiş bir otobüs terminali yoktur.
D. Uğur TURAN
EBU GRUP
Uluslararası Ticaret ve Enerji Danışmanlığı
Kurumsal İlişkiler Müdürü
TEBRİKLER UĞUR'CUĞUM. AKICI, GÜZEL VE ANLAŞILIR BİR TARZDA YAZILMIŞ MAKALENİ BEĞENİYLE OKUDUM.