KORDON KANI İLK BEBEĞİNE UMUT OLACAK
3. Çocuğunu dünyaya getiren annenin, engelli olan ilk çocuğuna
umut olması için kordon kanı Özel Fatma Hatun Hastanesinin başarı
doktorlarından Op. Dr. Cengizhan Kolata tarafından alındı. Özel bir
merkezde saklanan kordon kanı kök hücre tedavisi ile nörolojik engelli
olan kardeşe umut olacak.
Haber: Elif SARIHAN
Özel Fatma Hatun Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.
Dr. Cengizhan Kolata başarılı operasyonlarına devam ediyor. Op. Dr.
Kolata, ilk çocuğu engelli olan anneden 3. Çocuğuna doğum yaparken
kordon kanı aldı. Alınan kordon kanı kök hücre tedavisinde kullanılmak
üzere özel bir merkezde saklanıyor. Gelişen teknoloji ile birlikte saklanan
kordon kanı engelli olan kardeşe umut olacak.
Operasyonla ilgili açıklama yapan Op. Dr. Kolata şunları söyledi; “İlk
bebeği nörolojik engelli olan hastanın, gelişen teknoloji ile birlikte ilk
bebeğine faydalı olacağı, sinir dokusu gelişimi için yardımı olacağı
düşüncesi ile kök hücre tedavisi için kordon kanı alındı. Özel bir merkeze
gönderildi.”
Yüzyılın en önemli tıbbi gelişmesi kordon kanı hakkında merak
ettiklerinizi sizin için araştırdık.
Kordon kanı ve kök hücrelerle ilgili araştırmalar arttıkça anne baba
adayları da, bebeklerinin kordon kanını saklama konusunda daha
net bilgilere ihtiyaç duyar oldu. 80’li yılların başlarında kök hücre
teknolojisinin gelişmesiyle birlikte kordon kanından elde edilen hücrelerle
belirli hastalıkların tedavisinin yapılabileceği fikri ortaya çıktı ve o
dönemden bu yana yapılan araştırmalar sonucunda ilk olarak 1992
yılında Dr. David Harris oğlunun kordon kanını kendi labaratuarında
dondurarak sakladı. Takip eden yıllarda da dünyanın pek çok yerinde
kordon bankası kuruldu ve binlerce bebeğin kanı bankalarda korumaya
alındı.
KORDON KANI NEDİR?
İnsan kanı içinde temel olarak “plazma” adı verilen sıvı içerisinde üç
ana tip hücre vardır. Bunlar; kırmızı kan hücreleri (eritrositler), beyaz
kan hücreleri (lökositler) ve pıhtılaşma elemanlarıdır (trombositler,
plateletler). Esas olarak; eritrositler hücreler arasında oksijen ve
karbondioksit taşımasında, lökositler organizmanın bağışıklık sisteminin
çalışmasında, trombositler (plateletler) ise diğer pıhtılaşma faktörleri
ile birlikte kanın pıhtılaşmasında görev alırlar. Bu üç hücre grubunun
hepsi de kemik iliğinde bulunan ve kök hücre adı verilen bir tür hücrenin
farklılaşması ile ortaya çıkar. Yani, kemik iliğindeki kök hücreler her türlü
kan hücresini oluşturabilme yeteneğindedirler ve bu üretim sürekli devam
eder.
Çocukluk çağı lösemileri (kan kanseri) ile bazı kan ve bağışıklık
sistemi hastalıklarının varlığında kemik iliği görevini sağlıklı olarak
yerine getiremez. Öte yandan bu hastalıkların tedavisinde başvurulan
kemoterapi ya da radyoterapi gibi uygulamalar kemik iliğindeki kök
hücrelere zarar verir.
Hastalığın ve tedavinin türüne göre bazı hastalarda kemik iliği nakli
kaçınılmaz olur. Bu durumda hastanın kemik iliği ile uyumlu olan sağlıklı
bir vericiden alınan sağlıklı kemik iliği ve kök hücreleri hasta kişiye
verilerek sağlıklı kan hücrelerinin yeniden üretilmesi amaçlanır. Böyle bir
durumda hastanın kendi akrabaları hatta kardeşleri arasında dahi uygun
bir verici bulma olasılığı %25’ler civarındadır.
Plasenta bebek ile anne arasındaki besin ve oksijen alış verişini
sağlayan göbek kordonu, doğumdan sonra bebeğin kordonu ile
plasentası arasında kalan kordon kanını içerir. Bu kan, kan üretiminde
görev alan kök hücreleri içerir. Kök hücre nakli için kullanılan diğer
kaynaklar ise kemik iliği ve kollarımızdaki kan periferik kandır. Kök
hücrelerin en önemli özelliğiyse, uygun ortamda herhangi bir doku veya
organa dönüşebilmesidir.
Bu nedenle çocuklarda yaş ilerledikçe ortaya çıkabilecek ve çoğu
ağır seyirli hastalığın tedavisi için bir umut verir. İleride kordon kanı
bankaları kurularak ihtiyacı olan kişilerin doku tiplerine göre bu kanlardan
yararlanılması planlanmaktadır.
KORDON KANI NASIL ALINIR?
Kordon kanı saklanmasına karar verildiğinde beklenen doğumdan en
az bir kaç hafta önce ilgili laboratuar ve doğumu yaptıracak olan hekime
durum bildirilir ve gerekli hazırlıklar yapılır. Gerekli ekipman ve belgeler
doğum sırasında hazır bulunur.
Doğumda bebek doğduktan sonra göbek kordonu bağlanır ve ilk 10
dakika içinde içindeki kan özel bir sistem yardımı ile torba içine toplanır.
Toplanan 40-100 ml hacmindeki kan, 36 saat içinde laboratuara
gönderilir ve burada içindeki kök hücreler özel yöntemler ile ayrıştırılarak,
azot tanklarında -193 derecede dondurularak saklanır. Kordon kanı
alımı normal veya sezaryen ile olan doğumlarda uygulanabilir ve anne
bebek açısından risksizdir. Dondurulan hücreler daha sonra gereksinim
halinde çözülerek kullanılabilir. Alınan kök hücre sayısı vücut ağırlığı
ve hacmi arttıkça tedavide yetersiz kaldığından, kanın saklama süresi
bugünün bilimsel verileri ışığında en fazla 15 yıldır. Bu nedenle kordon
kanı yalnızca çocukluk ve ergenlik çağındaki kişiler 30-40 kg’nin üzerine
çıkmadan kullanılabilmektedir.
GÜNÜMÜZDE KORDON KANI İLE TEDAVİ EDİLEBİLEN BAZI
HASTALIKLAR:
Çocukluk çağı lösemi ve lenfomaları
Thalessemi (Akdeniz anemisi)***
Aplastik anemiler (kemik iliğinde hücre üretiminin olmaması)
Orak hücreli anemi (Sickle cell anemi)
Amegakaryositik trombositopeni
Nöroblastom
Bazı ticari bankaların reklam broşürlerinde belitildiği gibi, kordon
kanının kalıtsal hastalıkların tedavisinde (thalessemi= akdeniz anemisi
gibi), kalıtsal bağışıklık yetmezlikleri (immün yetmezlik sendromları)
tedavisinde veya kalıtsal bir takım metabolik hastalıkların tedavisinde
kullanım alanı yoktur. Çünkü kalıtsal bir hastalığa sahip bir bebeğin
kordon kanından elde edilmiş kök hücrelerinin bu hastalığı tedavi amaçlı
kullanılması mümkün değildir.
GELECEĞİN YEDEK PARÇALARI: KÖK HÜCRELER
Gelecekte kök hücreler sanki bir otomobile yedek parça üretimi gibi;
karaciğer, kalp, pankreas, beyin gibi pek çok organ yanında el, kol,
ayak gibi uzuvların oluşturulmasında kullanılabilecek ve bu şekilde
kazalar sonrası uzuv kayıpları, şeker hastalığı, karaciğer, böbrek, kalp
yetmezlikleri, nörolojik kayıplar (felç), Parkinson, Alzheimer hastalığı, bir
çok genetik hastalıklar ve kanser tedavilerindeki tüm tedavi yöntemleri
belki de bu yönde değişecektir.
Ülkemizde de kordon kanı bankacılığı son birkaç yıl içinde verilen bir
hizmet haline gelmiş ve konuyla ilgili şirketler faaliyete başlamıştır.
Bu şekilde bankalarda saklanılan kanların “otolog amaçlı kullanıma
uygun olduğu” yani ihtiyacı olan başka bir hastaya kullanımının
olamaması sakıncalı yönleridir.
5 Temmuz 2005’de Resmi Gazete’de yayınlanan bir yönetmelik ile
Kordon Kanı Bankacılığı bir anlamda yasal bir platforma oturmuştur. Bu
anlamda çeşitli temsilcilikler aracılığı ile her türlü kan ve kan ürünlerinin
yurt dışına çıkışı resmen yasaklanmıştır.