PEYGAMBERİMİZ VE ÇOCUK
“Ey îman edenler! Kendinizi ve âilenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz…” (Tahrîm, 6)
“Çocuklarınıza ikrâm edin ve terbiyelerini güzel yapın.” (İbn-i Mâce, Edeb, 3)
Okuduğumuz bu ayet ve hadis meali bir müslümanın ailesi ve çocuklarıyla ilgili olarak sorumluluk sahibi olduğunu, onların gelecekleri konusunda duyarsız kalamayacağını bizlere anlatmaktadır.
Modern çağı yaşayan günümüz insanının pek çok problemi bulunmaktadır. Dünyevi meşguliyetler bazen o kadar çok artıyor ve abartılıyor ki bir de bakmışsınız pek çok değerli şeyi ihmal etmişsiniz.
Kıymetli olan şeyler belli bir sıraya konarak ötelenebilir, ancak bir şey var ki hiç mi hiç ihmale gelmez.
Allah Teala’nın bize bahşetmiş olduğu en büyük nimet olan çocuklar…
Yavrularımıza nasıl davranmalıyız, onlara yaklaşımımız ne şekilde olmalıdır?
Sevgili Peygamberimiz (sav)’in çocuklara olan sevgisini ve ilgisini bilir ve uygularsak çok şeyler kazanacağımızı düşünüyorum. Zira O (sav), çocuklarını diri diri toprağa gömen bir toplumu, karıncayı bize ezmekten imtina eden bir topluma dönüştürmek suretiyle dünya tarihinin en büyük inkılabını gerçekleştirmiştir.
O (sav) her şeyiyle bize örnekti.
Sevgiyi, şefkati ve merhameti esas alan bir davranıştı onunkisi.
Mesela Medine’de hurma ağacını taşlayan bir çocuğa ağacı niye taşladığını sorması ve bu arada çocuğun başını okşayarak tatlı bir dille ona nasihat etmesi, ağacın dibine düşen hurmalardan yemesinin gerektiğini söylemesi günümüz eğitimcilerine örnek teşkil etmesi bakımından önemli bir pedagojik davranıştır. Zira burada korkan bir çocuğu rahatlatma, yanlış yapan bir çocuğa doğruyu tatlı bir dille anlatma vardır.
Gene başka bir gün cemaatle namaz kıldığı esnada arkadan bir çocuğun ağlama sesi duyulmuş bunun üzerine namazı kısa kesmiştir. Sahabeden bunun sebebini soranlara ise çocuğun ağlamasının kendisini üzdüğünü bu şekilde çocuğun annesinin de huzurlu ibadet edemeyeceğini söylemiştir.
Çocukları sever, sevindirmek için çaba sarf eder, onların başlarını okşar ve koklardı. Onlarla zaman zaman çocuklaşır, şakalaşır ve onları bazen sırtında taşırdı. Hatta “Kimin çocuğu varsa onun hatırı için çocuklaşsın” buyurmuştur. Öfke denen kötü haslet O’nda bulunmazdı. Hele hele dünyevi işler dolayısıyla kalp kırdığı hiç görülmemiştir.
Şu örnek O’nun çocuklara olan sevgisini ne güzel ifade etmektedir:
Akra bin Habis (ra), Peygamberimiz (sav)’i, Hz. Hasan’ı öperken gördü ve şöyle dedi:
“Benim on tane çocuğum var, şimdiye kadar hiçbirini öpmedim.” Bunun üzerine Peygamberimiz (sav); “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” buyurdu.
Evet merhameti yavrularımız bizlerden görmezlerse nasıl öğrenecekler acaba?
Anlatılan bu iki olay Peygamberimiz’in çocuklarla bizzat alakadar olması, çocuklara yaklaşım konusunda, bizlerin Efendimiz (sav)’i anlamaya ne kadar da muhtaç olduğumuzu açıkça göstermektedir:
Resulullah (sav), Hz. Fatıma’nın evinin avlusuna geldi ve oturdu. “Burada çocuk var mıdır!” diye sordu. Hz. Fatıma’nın çocuğu (Resulullah’ın torunu), süratle koşarak geldi ve dedesinin boynuna sarıldı. Resulullah da çocuğu kucaklayıp öptü.
Çocuklarla o kadar içice olmuştu ki, bir defasında yarış yapan çocukları görmüştü de, onların neşesine katılmak için birlikte koşmuştu.
Efendimiz (sav) çocuklara yakın duranlara ve onları sevindirenlere şu müjdeyi vermiştir: “Cennette çok güzel ve gösterişli bir yer vardır ve oraya sadece çocukları sevindirenler gireceklerdir”
Evet, eğitimciler ve anne babalar için bu örnekler ne kadar da anlamlıdır. Hayatını eğitime, öğretmeye adamış olan Yüce Peygamberimizi bilmek ve anlamak, insani vasıflarla donanmış bir toplum için en gerekli şeydir diye düşünüyorum.
Peygamberimizin merhametini anlatan bir ayet mealiyle konumuzu bitirelim;
“Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe,9/128)
Abdulbaki MURAT
ÇOK GÜZEL BİR YZI ELLERİNİZE SAĞLIK