DEĞERLI OKUYUCULARIM;
Olduğumuzdan çok farklı biliyorlar bizi, olduğundan çok farklı tanıyorlar ülkemizi. özellikle bildikleri sadece televizyon ekranından ibaret olan yabancı ise bu, gerçekten bize çok yabancı kalıyor.
Kimisi güzel ülkemizi Irak gibi karışık sanıyor, kimisi Türk insanın neredeyse tümünü kör cahil düşünüyor, medeniyetten yoksun biliyor bizi. Bir Türkçe siz hala develerle mi geziyorsunuz diye sorabiliyorlar.
İngilizcemi geliştirmek adına, yabancı insanlarla yazılı konuşmak amacıyla, bilgisayar başındaki zamanımı bir süre chat’e ayırdım. asl gibi bir soru umrumda değildi ama karşısındaki ısrarla sorup Türk olduğumu öğrendiğinde bir daha cevap gelmemesi düşündürdü bana bu başlığı. Bizi öcü mü sanıyorlardı acaba. bir chat programıyla ne olur demeyin, bu çok sık karşılaşılan bir vaka ise bu bir toplumun bize bakışının bir göstergesi olur. Medeniyetin öncüsü olmuş bir millet, reklamını iyi yapamadı, gösterişten kaçındı, derdini ve kendini anlatamadı demek ki. Yanlışlarımız yok muydu? vardı. Böyle bir yargının oluşmasına sebep olmuş vakalar var belki ama söyleyin bana hangi Millet’de yok bunlar? Avrupa mı güldürmeyin beni.
Eğer ülke reklamını yapmak için eğitim, kültür, sanat, spor, teknolojisini kullanmayıp, TV reklamlarıyla Avrupalıları etkilemeye çalışıyorsa ve etkilediği ülkelerden gelen insanları, kazıkçı esnafıyla karşılıyorsa,, nefretten daha öte daha korkunç bir bakış açısıdır. yaşadığım çoğu deneyime dayanarak söyleyebilirim ki kesinlikle biz Türklere saygıları yok. Taylanda, Hindistana, Iraka oraya buraya olan bakıştan farksız bir bakıştır. Yabancıların. nefret gibi asil bir his bile beslemiyorlar yani. Bizler onlar için her şeyi yapabilecek küçük kölecikler olmuşuz adeta. aaa bak nelerde biliyor havasındalar her zaman . Fakat şahsım adına ortada başka bir kriter olmayınca ister istemez genelleme yapıyor insan. onlar bizleri sadece işlerini yaptırabilecekleri, eğlenebilecekleri küçük insanlar olarak görüyorlar. adeta bir alt küme olmuşuz.
peki neden diye soruyor insan elbette. ben de sordum kendime tabi ki. Kendimce bir cevaba bağladım. aslında sadece tek cevabı yok bu sorunun fakat bence en önemlilerinden birisi; “onlar” uğruna dilimize gösterdiğimiz saygısızlığa şahit olmaları. merak ediyorum başka hangi millet (muz cumhuriyetleri hariç) bir lira daha fazla kazanabilmek için anadilini bu denli kevgire çevirebilir. başka hangi millet anadiline bu denli ihanet edebilir?? ya soruyorum sana sözlük başka hangi millet bir lira fazla kazanabilmek için kendi dilini unutabilir?? anlamadığım nokta neden biz onların dilinden anlamak zorunda kalıyoruz. neden onları zorunda bırakmıyoruz. türkçe konuşmak bu kadar mı zor be kardeşim??
aslında adamlar haklılar bir yerde. kendi dilini hiçe sayan bir millet olarak saygıyı da unutmamız gerek sanırsam.
Bu yazıdan -özellikle son cümle nedeniyle- “biz bunu hakediyoruz” anlamını çıkarmamanızı rica edeceğim. Ben hakettiğimizi alamadığımızdan yakınıyorum. bütün toplumlar hayalidir, yani kimse bizden daha iyi ya da kötü değil ama biz öyle olduklarını tahayyül ediyoruz. “diğerleri” de aynı şeyi yapıyorlar ve bizi olduğumuz yada olmadığımız şekilde algılıyorlar. uzun lafın kısası “bir Türk dünyaya bedeldir”!..
barbar Türkler, olarak biliniyorsak bu bunun işaretidir..
böyle değil tabi ki. ben düşündüm ki her ülkenin bir maskotu var. her ülke bir şeyi ile meşhur. Fransa deyince aklımıza moda, güzel kızlar filan geliyor. Finlandiya deyince Nokia aklımıza geliyor. Almanlar araba markaları ve alman çeliği ile ünlü. Hindistan’da dünyanın en büyük hackerları yetişiyor. brezilya deyince aklımıza Ronaldinho geliyor… Amerikalılar kovboy şapkası takarlar, Cinliler çekik gözlüdür, Japonlar aşırı gururludur.
her ülkenin bir insan profili var ve her ülke bir şeyi ile övünüyor. gerek bir şirketi, gerek bir lideri, gerek bir futbolcusu…peki Türkiye’nin bu tarz argümanları yok mu elinde. en basitinden Atatürk´ümüz var bizim. tartışmasız gelmiş geçmiş en büyük liderlerden biri.
Mesela Galatasaray Uefa kupasını aldı üstüne Real Madrid’i yendi süper kupayı aldı peki yeterince faydalanabildi mi? kaç kişi şu anda Galatasaray’ı ve onun sayesinde Türkiye’yi hatırlıyor?
Süreyya Ayhan, Nihat Kahveci, Hidayet Türkoğlu, Koç, Kütahya Porselen, Denizli horozu, İzmir’in Kızları, Orhan Pamuk, Tarkan, Sertap Erener…bunların hepsi teoride reklamı yapılabilecek, tanıtımda kullanılabilecek argümanlar. ama neden olmuyor, neden kimse Türkiye’nin bir güzelliğini benimseyemiyor?
Bilmemiz gereken şu ki aramızdaki farklılıkları kendi aramızda benimseyemediğimiz sürece bir yabancının bizi benimsemesini bekleyemeyiz. Burasının adı Türkiye ama bırakın her ili her mahalle kendi kafasına göre takılıyor. açık bir gruplaşma varken ve türbanlısı, güneş gözlüklüsünü, mini eteklisi köylüsünü, kabullenemezse biz kimseye tanıtamayız. Bu başlık altında da benzer bir durum tartışılmıştır.. Bu konuda sorun, bizim kendimizi ifade etme güçlüğü içinde olmamızdır.
adam akıllı bir tarihi olmayan Amerika, Vietnam’a haksız bir şekilde giriyor. ama çektiği filmlerle, bayrağını göklere çekiyor, aklı sıra kendini yüceltiyor. film çekerek anlatmalıyız biz de demiyorum ama bu sadece bir örnek.
buna benzer örnek çok. onların reklam politikalarının tekniklerini bilmeyen yok.
ama kaç millet; düşmanıyla yemeğini paylaşmış? kaç milletin caddelerinde sinagog, kilise, camii’nin yan yana durma medeniyeti yaşanmış. (ortaköy)
çok da dert değil yabancıların bize bakışı demek yanlış. anlatabilmeli gerçekleri halbuki…bakan ve bakılan ınsana göre değişir.
herkesi başı açık sanıyorlarmış.Bir arkadaşım dediydi ne diyeceğimi bilemedim.her zaman ilginç gelmiştir bu bakış açısı. bendeki versiyonu, örneğin belgesel kanallarında Türkiye ile ilgili belgeseller görünce aslında hep bildiğimiz şeyleri bir de dışarıdaki insan nasıl görmüş, algılamış onu öğrenmek için oturup bu belgeselleri daha dikkatli seyretmekte vücut buluyor. birkaç örnek vermek isterim:
– taze taze örneğimiz: Türkiye, doğa ve ekoloji konulu belgesellerimiz vardır. İnsan yabancıların gözüyle seyredince daha değişik bakıyor. Allah’tan bu belgesellerde, röportaj yapılan Türklerin konuşmaları üstüne Türkçe dublaj koymuyorlar. bunun yapıldığı oldu.. ilginç bir deneyimdi. onun dışında gerçekten böyle güzel belgesellerde Türkiye’yi görmek, Türkiye kendi teknolojik gelişmeleriyle ilgili belgesellere ne yazık ki daha önem vermiyor. metronun yapılması, Marmaray projesi olsun, yapılan gökdelenler olsun, bunlar kaydedilmeli bence. üçüncü köprü yapılacak , kimsenin bununla ilgili belgesel çekmeyi düşündüğünü sanmıyorum.
örnekler çok daha fazla çoğaltılabilir, belgesel dışından da verilebilir. sinemadan, spordan. spor demişken, hep merak ederim mesela Türk takımlarının yabancı takımlarla yaptıkları maçlar sonrasında yabancı basının
yabancı kanallarda Türkiye ile ilgili her ne verilirse verilsin, onların Türkiye’ye ve Türk insanına bakışını kendimiz görmemiz açısından bir fırsat olarak bakmak gerekir. aslında şöyle diyelim, biz kendimizi onlara nasıl tanıtmışız, nasıl anlatmışız. bunu görüyoruz aslında. diyeceğim odur ki eğer bir gün böyle yayınları bir gözünüzle Türk gibi övünerek izlerken diğer gözünüzle de yabancı gibi bakmaya çalışırsak daha iyi anlatırız kendimizi, haksız ithamlara daha az mahal veririz.
Demek istediğim şey şu Amerika’da yaşayıp kör cahil dolaşan, hayata koyun gözüyle bakan, televizyonun Şırıngasıyla bilgi sahibi olan Amerikalı bir malın, benim ülkemdeki insanların deve sırtında işe gittiğini düşünse ne olur düşünmese ne olur. Ben o adamla oturup bu konu hakkında konuşmam bile. Onun bizi Ortaçağda yaşıyor olarak bilmesi bizim Sosyo-ekonomik durumumuzu sarsar mı? sarsmaz bence.
konu şu şekilde şekilleniyor bir ülke hakkında doğru bilgi sahibi olmak için o ülkenin kendini nasıl pazarladığı önemsiz bir şeydir. O pazarlama yöntemi ile sadece aptalları kandırabilirsiniz. Her şey bireyim kendi bilgi ve araştırmaları ile olmakta. Cibutide yaşayan halkın müslüman olduğunu ve ortalama 4 dil bildiklerini bilmem için cibuti’nin bana kendini pazarlaması ya da ülkemdeki televizyonların cibuti ile ilgili haber yapması gerekmiyor.biraz dar görüşlü ve geri kafalı buna mukabil değişmelere çabuk ayak uydurabilen, soğuk kanlı hatta Dejenerasyon yatkın bireyler olarak gördüklerine eminim. hemen her konuda politik davrandıkları bireylerimize eğitim, aile, terbiyelerine göre Kategorize ettikleri vâkidir. Genelleme sınırlarını zorlayan bu başlık için diyebilirim ki;
yabancılar Türkiye’ye gül, Türklere de diken gözüyle bakıyorlar. Yabancıların Türkiye ve Türk insanına bakışını yorumlaya bilmeniz için bence bir süre bu yabancılar ile yaşamalısınız.
insanın bir konuda uydurmaması için bir şeyler yaşamış ya da yaşayanı görmüş, biliyor olmalı dimi??
yoksa Mazallah hepimiz sosyolog, hepimiz insan ilişkileri uzmanıyız..
bir yabancının bir Türk hakkında kötü bir şey düşünmesi ya da ön yargıya sahip olması için bir olay yaşamış olması gerekir değil mi? eğer siz gidip adamın ülkesinde evde koyun besliyorsanız, buna tepki göstermesi çok normaldir. hadi gelin bu adama anlatın bakalım o insanın nereden geldiğini, eğitim seviyesini, sizin öyle olmadığınız konusunu,
insan haklarının yüksek olduğu bir ülkede, insanların zorla ülkesinden amcasının kızını getirtip evlendiğini ve üstüne çocuk yapıp, bu çocukların engelli olması sonucu, yerel belediyenin bir sürü para harcamasını “böyle bir evliliği yaptılar hadi, nasıl çocuk yaparlar aklım almıyor!” diyen tıkır tıkır vergisini ödeyen yan komşuya anlatın bakalım.
sırf Türkiye’de gazete var ve haberler sadece Türk televizyonunda. dışarıda kimse okumuyor, duymuyor, görmüyor skandalları arka arkaya. onlara ne dimi. kendi haberlerine baksınlar.
AB gelin uzlaşalım diyor. adamlar konuşarak çözüm bulmaya alışık. ama kabadayılanıyoruz ee niye kapıları açıyorsun o zaman. ya al ya da alma diye. pardon sizi ne rahatsız etti acaba deyip, alınan cevaba politik ve nazik bir cevap vermek yok ama. sonra Türkler barbar. başındakinin üslubuna bak sen önce. diğer ülke liderleri akşam eve gittiğinde karısına ne diyor sence? öküze bak mı? yoksa akıllı ve nazik adammış mı??
yaşadığı ülkede vergi kaçırmak için, 2 tane işsizlik parası almak, faturalarda oynama yapmak için kırk takla atıp, sonra yakalanan Türklerin güvenilirlilik katsayısı ile hiç alakası yok! hepsi iftira zaten.
evinde bomba yakalan, aynı zamanda polis araştırmasında bulunan videoda ailesiye helalleşen, Allah adına şehit olacağını söyleyen adamın, hayatında terör ile yaşamaya alışmamış elin adamlarını eğitmek gibi bir misyonu var zaten. niye Türkler kötü olsun ki. Değerli dostlarım ülkemizi sevelim ve ülkemizi en iyi şekilde Tanıtalım….
Sevgilerle…
ARKADAŞLAR OKUYUNUZ.