
GÜLÜMSEMEK
Merhabalar,
Sizlere bu hafta da gülümsemek konusundan bahsetmek istedim, umarım hoşunuza gider.
Gülümsemek bir taşı suya attığımızda yayılan dalgalar gibi yüzden yüze yayılır, bize iç huzuru verir, hormon dengemizi sağlar. Gülümsemek iletişime değer katar. Bizler önce aynaya baktığımızda kendimize gülmeyi öğrenelim, kendimize gülmeyi başaramazsak başkaları bize güler. Kendinizle barışık değilseniz dünyaya da gülemezsiniz.
Mesela şuna dikkat ettiniz mi hiç; ne kadar asık yüzlüyüz, birbirimize ne kadar az gülümsüyoruz, ne kadar az ‘merhaba’ diyoruz. Dikkat ettiniz mi hiç? Bana ekonomik kriz, hayat pahalılığı, özel sorunlar, ev, iş diyebilirsiniz belki de ama bunlar yokken de biz böyleydik. Ekonomik kriz yokken ve her şey yolundayken de biz böyleydik. Birbirimize gülümsemiyorduk zaten.
Örneğin köylerdeki insanlara bakalım. Onlar daha kötü şartlar altında çalışıyorlar; tarlada, ormanda… Ellerinin altında bizim imkânlarımızın birçoğu yok ama yüzlerindeki gülümseme harika, görülmeye değer. Zaman zaman düşünürüm neden diye…
Hiç düşündünüz mü? Türk Milletini nasıl tanırsınız diye biri bize bir soru sorsa sanırım kendimizden emin bir şekilde şöyle diyebiliriz: “Biz birbirimize gülümsemeyiz.” Çok üzücü ama gerçek bu işte.
Sizlere kısaca bir hikâye anlatmak istiyorum: Süpermarkette yarım elma almak isteyen bir adam görevliyle epey tartışmış. Müşteri “Git müdürüne söyle, ben bu elmanın yarısını almak istiyorum,” demiş. Görevli sinirli bir şekilde müdürün yanına gitmiş ve şöyle demiş: “Müdür Bey hayvanın biri yarım elma almak istiyor demiş.” Arkasını döndüğünde bir de bakmış ki adam yanında, sonra demiş ki “Bu beyefendi de elmanın diğer yarısını almak istiyor.”
Etrafımıza bir bakalım. Çevremizdeki insanların yaratılmış tiplemeler olduğunu görürüz. TV kanallarının yarattığı tiplemeler… Ayrıca bu tiplemeler yaş gruplarına göre de değişiyor. Taklit film yıldızları, Tarkan yüzleri, Brad Pitt duruşları ve daha birçoğu… Peki biz neredeyiz? Bunu soralım kendimize. Kimse için rol yapmayalım, kendimiz olalım. Aynaya bakınca kendimize ağız dolusu gülümseyelim. Gördüğümüz bu manzara dünyanın en güzel manzarasıdır aslında.
Öyleyse gülelim, hem de çok gülelim; aynı koridorlarda birbirimizin yüzüne bakmadan yürümeyelim, selamlaşalım. Sadece hayata gülerek bakalım, o zaman her şey daha güzel olacaktır.
Eğer kendimizi başkalarıyla kıyaslayıp durursak ya mutsuz ya da kendini beğenmiş biri oluruz. Unutmayalım her zaman bizden daha iyi durumda ve kötü durumda olan birileri mutlaka olacaktır. Sadece kendimiz olalım. Duştaki gibi şarkı söyleyelim, piknikteki gibi yemek yiyelim, çayımızı höpürdetelim, içimizden geçenleri karşımızdakine söyleyelim. Sonuç ne olursa olsun “Seni seviyorum” derken insanların gözünün içine bakalım; bakalım ki ruhumuz bizden geri kalmasın.
Hiç bir zaman gülümsemekten vazgeçmeyelim, üzgün olduğumuzda bile…
Unutmayın, Gülümsemenize kimin ne zaman aşık olacağını bilemezsiniz. (Gabriel G. Marquez)
Esen kalın.
Aysel Bınar Gülen
Her sabah uyandığımda "merhaba" ile uyanmak pozitif bir yaklaşımla güne başlamak olur. Bizler bu sihirli sözeri nedense kullanmıyoruz. Ama kullanmak gerekir ve güler yüzle herşey değişir bir anda olumsuzluklar olumlu davranışa yerini bırakır. Aslında gülümseme kişinin içindeki var olan mutluluğuda içerir ve güler yüzle herşey gün boyu devam eder. Saygılarımla…Veli Afacan