BAŞKA BİR YOL VAR…!
gezi’yle çözüm süreci şart..
farklılıklarımızla çözüm süreci şart..
….
karşılıklı şiddetin( bomba atanla taş atan/ şiddeti onlar gösterdi biz sadece kendimizi savunduk.. amenna ), çatışmanın ölümden/ayrılıktan/düşmalıktan/kinden başka bir şey getirmediği yüzlerce yıllık bir sorun, tarafların “başka bir yol” daha var noktasında birleşmesiyle müzakere masasında.
ve sustu silahlar..
biçilen roller devam etmediği için ölmesi gerekenler hayatta hala..
ve insanlar birbirini anlamaya başladı. savaşın gürültüsünde duyulmayan sesler artık duyuluyor.
Acılar nadasta..
Artık ne ekilirse o biçilecek, ya savaş ya barış.
Türkiye böyle tarihi günlerini yaşarken, Kürt sorunu(bence Türk sorunu)yla yaşadığı çatışma sarmalından kurtulmaya çalışırken, sanki şiddet besin kaynağıymış gibi yaşadığı açlığa yenik düşercesine kendini bambaşka bir çatışmanın içine atıyor.
bir bataklık kurutulurken başka bir bataklık peydah oluyor. şiddet kendine başka bir yaşam(!) alanı açmaya çalışıyor.
Her tarafta aynı sesler yankılanıyor;
ben haklıyım..
defol..
terket..
sus ve öl!
Kibir.. Kibir her düşünceyi esir almış durumda. Dün ezilen, bugün iktidarı ele geçirince ezmekten çekinmiyor. Kendinden olmayana herkes ölümü kolayca yakıştırıyor.
Gezi nin içinde kayboluyor Türkiye, kayboluyor insanlar/insanlık.
Bir ağaç..
Bir ağaç sökülüyor, halbuki kökleri ne kadar da derinlere iniyor.
Yeşile duyulan sevda bir anda kanın rengini alıveriyor.
Ülke çatışma ortamının içine çekiliyor, saflar belirleniyor.
Ve geçit yok..
Benimdir o benim! Geçit yok!
Partizanlık, taraftarlık; ideolojilere edilen yeminler ve bağlılık düşüncenin önüne duvar örüyor.
Düşünme sadece saldır, ta ki kale düşene dek.
Bir ölüme ağlarken bin ölüm diye bağır.
Kaynayan kazana odunlar atılıyor bir bir,
Kah öldürülen bir can, kah kusulan nefret oluyor o odun.
Ama bir bir, kucak kucak atılıyor odunlar.
Her iki tarafta sadece kazanmak istiyor, aslında her iki tarafta kaybederken.
Dillerde tek söz savaş olmuş, kendi savaşına herkes bir kılıf bulmuş.
Dünya savaş alanı, her yerde şiddet.
Nereye kadar!
Nereye kadar, geçmişten hiç mi ders almaz kafalar?
Başka bir yol var, yeter ki bir dinle.
Düşün, başka bir yol var…
Serdar Yalçın
“Zulüm bizdense, ben bizden değilim” Rachel Corrie
derin konular, beraberinde derin sorunları ve çözümsüzlükleri getirir. çözüme katkı sağlamak amaçlı yazınızı doyasıya okudum. tebrik ediyorum.