Hz. Ömer idareciliğin ve adaletin zirvelerinde birisi idi. Ömrünün son demlerinde “oğlun Abdullah’ ı senden sonra halife tayin et” dediklerinde “bir evden bir kurban yeter” diyerek idareciliğin ne kadar zor ve sorumluluk isteyen bir şey olduğunu ifade etmiştir.
Geçenlerde “has daire” diyebileceğimiz bir ortamda muhabbet derinleşmişken birisi geldi yanımıza. Giyim kuşam yerinde, yanında da yaveri var, sonradan anlaşıldı ki muhterem gözünü diktiği bir yerin belediye başkanlığı adaylığı için destek almaya gelmiş. Konjonktürü çok iyi kullanmaya çalışsa da tavırlarının sahteliği kendini ele veriyordu. Ortamın üstadı fazla dayanamadı ve “oğlum sen bir yere belediye başkanı olmuşsun bizi hiç ilgilendirmez! Senin vatana millete davaya ne kazandırdığın önemlidir. Koltuğa oturunca kendinizi kaybediyorsunuz, telefonları değiştirip ihale cambazlıklarına başlıyorsunuz, o yüzden bize sağlam, seciyeli, eğilip bükülmeyen, sözü ve özü bir; değişmeyen adamlar lazım” deyiverdi.
Sessizlik…
Herkes öyle şaşırdı ki sonradan yorumlar aynen şöyle oldu “Allah söyletti”.
Adam geldiğine de geleceğine de pişman olmuştu. Biraz geveledikten sonra fazla duramadı; kirişi kırıp gözden kayboldu.
Evet adayların seçilmesinin evveliyatında başkanlığa talip olanlar bir defa “başkan” olarak paye kazanmamalıdır; “başkan” olanlar başkanlığa anlam katmalıdır diye düşünüyorum. Bunun örnekleri cılız da olsa var. Lakin işi eyyamcılığa, reklama, kibre vardıranlar bilmelidirler ki bu dünyanın bir de altı vardır.
Her şeye gözü kapalı talip olmak cahillerin işidir.
Keşke herkes başkasını işaret etme cesareti ile yarışa girse…
Keşke ortalık toz duman olmasa, gerçekler gizlenmese…
Keşke ahbap çavuşlar devreye girmese…
Keşke baronların (ki her yerin kendine has baronu vardır) maksatlı istekleri kale alınmasa…
Ve keşke işin ehline verilebildiği bir ortam oluşturulabilse…
Başkanlığı “ateşten bir gömlek” görebilecek Allah korkusu takvasına ulaşmış, nefsini yenmiş, kul hakkı yemekten azrailden korkar gibi korkan, makam ve mevki hırsından kendini soyutlayabilmiş Hz. Ömer misali garip/mağdur görünce mütevazileşen, adaletli kişiler aranıp bulunsa…
Biliyorum temayül yoklamalarından bu tip insanlar az/zor çıkar. Bu benim önerim. Aday seçiciler, vasıflı insanları arayıp bulmaz ise yarın en az iş başına getirilen “ehil olmayan kişiler” kadar sorumlu olurlar. Bu yüzden parti genel merkezlerinin teşkilatlar dışında ilave çalışma yaparak, toplumu tarayıp başkanlığa en layık kişileri tespit ederek ortaya çıkarması gerekmektedir.
Bunları söylemek neye yarar. Ben kendimi kurtarma peşindeyim. Belediye koridorlarında bazı başkanların kibirli saltanatlarını gördükçe, başkanlık maaşı ile yetinemeyip ihaleler kovalayarak arazi(ler) kapaklama dalaverelerini duydukça, reklam her şeydir mantığı ile bir sürü paranın saçıp savrulduğunu hissettikçe…
Daha pek çok şey yapılabilecekken mevcut yapılanlarla övünerek toplumu kandırmalarını gördükçe…
Vs vs…
Herkes istediğini yapabilir. Ben ise bunların varlığını ifade ederek tedbir alınmasının lüzumunu söylüyorum. Adım hıdır, elimden gelen budur.
Öyleyse herkes elinden geleni yapsın… 04.11.2013