VALİ ZAHTEROĞULLARI: “ARTIK SOMUT ADIMLARAGEÇMELİYİZ”
Bolu İl, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tardından düzenlenen ‘Bolu’da Tarım Çalıştayı’nda konuşan Vali Zahteroğulları, artık soyut adımlardan somut adımlara geçilmesi gerektiğini söyleyen Vali Zahteroğulları, “Bu toplantının sonunda sizlerden, alt alta yazılmış somut şeyler bekliyorum. Biz şehir olarak kendi dersimizi çalışalım, ortak aklı bulalım, ne yapacaksak yapalım” dedi.
Bolu Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonunda düzenlenen Bolu’da Tarım Çalıştayı’na, Bolu Valisi Ahmet Zahteroğulları, Vali Yardımcısı Ayhan Kartlı, Bolu İl, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü İsmail Taş, bazı daire müdürleri, tarım çalışanları, beyaz et sektörü temsilcileri, üniversite öğretim görevlileri, STK temsilcileri, çiftçiler ve tarım birlikleri katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Bolu İl, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü İsmail Taş çalıştay hakkında bilgiler verdi.
Çalıştayda konuşan Vali Ahmet Zahteroğulları, artık soyut ifadelerden somut adımlara geçilmesi gerektiğin ifade etti. “Artık yapacağımız şeylerin adı konuşmalı” diyen Vali Zahteroğulları, “Aslında bu konular çok defa konuşulmuş, söylenecek her şey söylenmiş diye düşünüyorum. Burada konuşsak, günlerce de konuşsak koyacak yeni bir şeyimiz kalmadı. Artık soyut kavramlardan somut kavramlara dönüşmeliyiz. Artık yapacağımız şeyin adı konulmalı. Söylemden eyleme geçmeliyiz. Bu toplantıyı yapma amacımız da budur.
“Tarımda verimliliği artırmalıyız ama ne yapmalıyız?”
Türkiye’de her konuda, akademisyenler, bilim adamları, işin içindekiler, devlet adamları, yöneticiler yada kahvede oturan vatandaşlarımız onlar da fikir beyan etme birikimine sahiptirler. Hep soyut ifadeler konuşuluyor. Senelerden beri hangi toplantıya katıldıysam ‘sosyal yardım istihdam bağlantısı kurulmalıdır’ deniliyor. Tamam bunda herkes hemfikir ama ne yapmalıyız? Tarımda verimliliği artırmalıyız ama ne yapmalıyız? Tarımda verimliliği engelleyen şeyler nelerdir? Bunlar alt alta sıralansın ve gereği yapılsın. Hepimizin amacı, bireylerin, ailelerin, toplumun refah seviyesini geliştirmek. Bu nasıl olacak? Üretim ve gelir ile olacak” dedi.
“Emeğimizin değeri yok”
Türk insanına söylenen “Tembeliz, çalışmıyoruz” sözünü de çok büyük bir haksızlık olarak niteleyen Vali Zahteroğulları, “Maalesef insanımızın emeği yeterince değer bulmuyor. Hani bazen biz ‘çalışmıyoruz, tembeliz’ diyoruz ya bu insanımıza yapılmış en büyük haksızlık olarak düşünüyorum. Ben yurtdışında en ez 30 ülke gördüm ama bizim insanımız kadar çalışan insan görmedim. Ama emeğimizin değeri yok. Herkesten daha çok çalışıyoruz, daha fazla kazanmamız lazım ama olmuyor. Seneler önce Sakarya Vali Yardımcısıyken bir arkadaşımız şöyle demişti. Aslında mısır verimi bakımından dünyanın en verimli ovalarından biri Adapazarı- Düzce ovasıdır ama biz Amerika’nın birkaç katına mal ediyoruz. Çünkü biz az bir yere ekim yapıyoruz onlar çok büyük alanlara ekim yapıyor. O yüzden rekabet edemeyiz” şeklinde konuştu.
“Çiftçimize neyin değerli olduğunu göstermeliyiz”
Çiftçilere neyin değerli olduğu gösterilip onların teşvik edilmesi gerektiğini söyleyen Vali Zahteroğulları, “İkincisi ise üretim teknikleri. Son 10-15 yılda büyük gelişmeler oldu ama halan geleneksel, verimi düşük ekimleri devam ettiriyoruz. Yani çiftçi eğitimi konusunda yapacağımız çok şey var. Ben şuna inanıyorum. Bizim çiftçimize siz nasıl para kazanacağını öğretirseniz, her şeyi başarır. Onlara neyin değerli olduğunu göstermeliyiz. Diğer taraftan çiftçimizden hem sermaye, hem yatırım, hem üretme, hem lojistik, hem ziraatçı hem pazarlama istiyoruz, hem de ilaçlamadan anlasın diyoruz, ama bunları yapmaları mümkün değil. Pazarlama çok önemli bir şey. Dünyada tarımsal üretimi çok olan yerlerde bu sektör çok ilerlemiş durumda. Kooperatifler bütün ürünleri pazarlıyor ki biz bunu başaramadık. Tesislerinin hepsi, 25 bin 30 bin katılımlı kooperatiflerin. Üreticinin pazarlama gibi bir derdi yok. Biz bunların hepsini üreticimizden istiyoruz. Biz öncelikle anlaşmalı çiftçilik modelini geliştirmeliyiz” şeklinde konuştu.
“Kümeleme denilen şeyi tarımda yapmalıyız”
Konuşmasının devamında her ilçenin bir ürün deseni olması gerektiğini sözlerine ekleyen Vali Zahteroğulları, “Bir başka konu ise her yerin bir ürün deseni olsun. Yani alıcı domates alacağı zaman gideceği yeri bilsin. Biz ölçek oluşturmalıyız. Kümeleme denilen şeyi tarımda da yapmalıyız, ürünün alıcısı ayağımıza gelmeli. Diğer taraftan ürün kalitesi de çok önemli” dedi.
“Biz şehir olarak kendi dersimizi çalışalım, ortak aklı bulalım ne yapacaksak yapalım”
Bu toplantının ardından somut adımlar görmek istediğini belirten Vali Zahteroğulları, “Bu toplantının sonunda sizlerden ne yapacaksak, alt alta yazılmış somut şeyler bekliyorum. Tarımda ne yapacaksak bilelim. Biz şehir olarak kendi dersimizi çalışalım, ortak aklı bulalım.” ifadelerini kullandı.
Vali Zahteroğulları’nın konuşmasının ardından ise temsilciler, akademisyenler, çiftçiler kendi fikirlerini sundular ve sorunlar ile çözüm yollarını aktardılar.
Tarım çalışanlarına takım elbise yasak
Çalıştayın birinci bölümünün sonunda bir kapanış konuşması yapan Vali Zahteroğulları, üreticilere daha iyi hizmet götürebilmek için, sıkıntıları daha iyi anlayabilmek için tarımdaki yönetici kadrosu hariç tüm çalışanlara kravat ve takım elbise yasağı getirdi. İlgili Vali Yardımcısı Ayhan Kart’a da talimat veren Vali Zahteroğulları, “Ben Kaymakamlık yaptığım ilçelerde her kurumla ilgili bazı kararlar alıyordum. Bir tanesi de tarım teşkilatını ilçe müdürü de dahil takım elbise giymek yasak diyordum. Dairede oturmalarını istemiyordum. Devamlı arazide vatandaşlarımızın yanlarında olmalılardı. Eğer oturacaklarsa da kahvehanede vatandaşlarımızın yanında oturmalarını istiyordum. Vatandaşlarımız onlara rahat ulaşabilsin. Şimdi şehirde protokol işleri çok izninizle yönetici konumundaki arkadaşlar hariç, diğer tarım çalışanlarına kravat takıp, takım elbise giymeyi yasaklıyorum. Toplantılarda kimseye tarımdan gelen arkadaşlara takım elbiseniz niye yok diye sormasınlar. ” şeklinde konuştu.
Vali Zahteroğulları konuşmasının devamında ise şu ifadelere yer verdi: “Diğer taraftan araştırma, AR-GE yapmadan katma değer yapmak mümkün değil. Avrupa Birliğinin, AR-GE işine ayırdığı para 56 milyon Euro civarında. Bunun içinde buna ağırlık vermemiz lazım. Sahada araştırmayı üniversitemiz, akademisyenlerimiz yapacak. Bilgi ile üretimi birleştirmeliyiz. Buna özel çaba gösterelim. Bununla ilgili teknoparklar mı oluşturacağız, enstitü mü oluşturacağız. AB projeleri de yapacağız. Bu birikim bizim için bir şans. Bu şehrin gerçekten çok değerleri var. Öncü çiftçilerimizi belirleyip başka ülkelerdeki uygulamaları da gösterelim. Öncü çiftçilerle kooperatifleşmeyi başarabilir ve örnekler oluşturabiliriz. Bu toplantı ile ümidim bir kat daha arttı.”