ÇOCUK VE CEZA….!
Güzel geleceğimizin mimarları, çocuklarımızı yetiştirmek için onlara köklü, iyi eğitim vererek hayata hazırlamak, yönlendirmek her anne babanın temel hedefi olmalıdır. Yönlendirmeyi; Yaşama süreçlerinde, çocuklara güzel ve olumlu davranışlar kazandırmak diye adlandırıyorum. Kazanılan her davranış karşısında, anne babanın takınacağı tavrın ve tepkinin çocuk üzerinde olumlu ya da olumsuz etkisi vardır. Bu üçgendeki etkileşim çok önemlidir. Anlık etkileşim çocuğun tüm yaşamını etkileyecektir. Altı aylık bebeğin davranışına, yanındakinin göz temasıyla destek verdiğini veya kaşlarını çatarak onay vermediğini belli etmesi, ödül-ceza şeklidir. Verilecek iyi niyetli cezalar çocuklarımızı sorunlarından arındırarak, kişilikli bireyler olmalarına yardımcı olacak ve başarılarını artıracaktır.
Anne baba, farkında olmadan çocuklarını cezalandırır ya da ödüllendirir. Yapmış oldukları hatalı davranışlarını görmezlikten gelişimiz, tepkisiz kalışımız o hatayı davranış biçimi haline getirmesine yardımcı olur. Bize düşen görev hatalar zincirini alışkanlık haline getirmeyi eğitimle gemlemektir. Zamanında önlem alınmayan bu gibi davranışlar, devam ederek şekil değiştirecektir.Unutulmamalıdır.Gereksiz ,yersiz ve aşırı tepkiler, cezalar da çocuktaki sıkıntıyı artırarak yeni davranış biçimlerini ortaya koymasına neden olacaktır.
Devamlı kontrol edilen, kontrol kıskacından kurtulamayan çocuklar, psikolojik sorunlar yaşayacaktır. O nedenle, bebeklik döneminden itibaren uygulanacak cezaların biçimi önemlidir. Bu cezalar çocuğun kişilik ve sosyal gelişiminde ciddi etkileri olacaktır. Bu nedenle çocuklarımızı cezalandırırken çok dikkatli olmalıyız. Cezalar, yaşları ve yaptıkları hataların büyüklüğüne göre şekillenmelidir.
Verilecek cezalar ve aşamaları;
1.Yapılan hata büyük sonuç doğurmuyorsa, uyarı yada jest ve mimik hareketleri “kaş çatma” şeklinde olmalıdır.
2.Davranışın şiddeti artmış, tekrarlanan bir hata ise, çocuğa gayet samimi, sıcak yaklaşım göstermeliyiz. Davranışın hatalı ve yanlış olduğunu söylemeliyiz.
3.Hatanın tekrarı halinde; Anne baba, aşırı tepkiden uzak, yargılamadan kaçınarak konuşmalıdır. Tekrarı halinde mutlaka ceza alacağı ,yumuşak bir dille söylenmelidir. Çünkü konuşmalar tartışmaya dönüşebilir. İlerleyen günlerdeki iletişim zedelenebilir.
4.Hatalı davranışlar sonunda çocuğa verilecek cezalar, söylenilmemeli, cezalarda hafifletici nedenler mutlaka kullanılmalıdır. Örneğin, Bahçeye çıkarılmayacak çocuğun, ”Odanı toplarsan çıkabilirsin”gibi.Kesinlikle fiziksel cezalar verilmemelidir.yoksa,ortam gerginleşir, ilişkiler zedelenir.
Cezalar, çocukların gururunu incitmeden, özgüvenlerini zedelemeden, kullanılmalıdır.
Cezaların çare olmadığı, hataların tekrarı halinde uzmana baş vurulmalıdır.
Çünkü bu durumlar;
a. Davranış bozukluğu,
b. Karşı gelme durumu,
c.Dikkat eksikliği ve hiperektivite ,
d.Uyum güçlükleri, gibi durumların ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Sonuç; Anne babanın cezayı sunuş biçimi, çocuğa daha önce verilen eğitim biçimi, anne baba dışında çocuğa etki eden sosyal çevrenin özellikleri, okul çevresi, anne babanın birbirini desteklemesi ve kişilik yapıları, arkadaş çevresi, büyük ve küçük kardeşlerinin tutumu….gibi etkenler,çocuğun davranışları, cezaya verilen tepkiler ve cezalandırma sonucu, elde edilen başarı durumunu değiştirecektir.
Görüldüğü gibi, çocuklarda görülen sorunlar, bir diğerini tetiklemektedir O halde ,sorunları filizlenmeden top yekûn mücadele etmeliyiz!
Yarınlar geç olmadan, haydi! Anne babalar iş başına. Daha yapacak çok işlerimiz var.
HER ŞEY ÇOCUKLARIMIZ İÇİN…!
Hoşça kalın….Çocukça kalın..!
İsmail ALTOK
ah benim kıymatlı hocam, ne kadar güzel anlatmışsın eline sağlık, benim her zaman bir önerim vardı, iyi nesiller yetiştirmek için aile yetiştirme kursu açılsın, zorunlu olsun, evlenen her çift evlenme cüzdanını bu kursa devam ettikten sonra alsın ve kursun süresi 1 hafta olsun.saygılar