29 Eylül 2013 / Prof. Dr. Nimet Kabakuş
Dikey değil, düzlemsel toplumsal yapılanma
Sevgili okurlar,
Bugün çok değerli bir Kur’an düşünürümüzün Saf (61) Süresi hakkındaki yorumunu okurken;“yönetenler ve yönetilenler” ile ilgili saptamalarından derinden etkilendim. Yöneten yani önder, aynı düzlemde ve sadece bir adım önde; yönetilenler ise sadece bir adım arkada, arada düzlem ve mevki farkı yok…. Dikkat edin, bu düzlemdeki insanların kendi aralarında artık bir farkı kalmamıştır, hepsinin ortak görevi: tek yada topluca bir adım önlerindeki öndere “doğruyu” seslenebilmek yada gerekirse “haykırmak”tır. Bir adım ileri geçme ve önder olma hakkı, bu düzlemdeki tüm fertlerin hakkıdır. Bu yapılanmanın ötesi ve hepsi, “fildişi kule” yada “piramit” yapılanmasıdır. Bu sistem firavunca bir sistemdir ve yükselebilmek için başkalarının bedenlerini ezmek gerekir: “ezmek yada ezilmek….”. Toplumsal yaşamda illaki bu yapılanmadan biri ile karşılaşır; ya ezene ya da ezilen oluruz. Ezilen olduğumuzu her zaman hissederiz, ama “ezen olduğumuzu” asla hissedemeyiz; ta ki bir iç değerlendirme yapıncaya kadar… “İç değerlendirme” ancak ve ancak “süper ego”nun yaşam yönetimimizi ele alması ve “üst karakter” oluşturması ile başarılabilir. Toplumun temel sorunu da bu “üst kimlik yada karaktere sahip yöneticiler / önderler” yetiştirememesinden kaynaklanıyor. Çocuklarına şu şu meslekleri öneren ebeveynler, ne olur, bundan önce onlara “dikey değil, düzlemsel toplumsal yapının temel taşı “olmayı önerseler…
Sn nimet karakuş çok önemli bir yazıyı dile getirmişsiniz inşallah aileler çoçuklarını böyle yetiştirirler ozaman herşey daha güzel ve kaliteli olur .Başarılar tebrikler.