EĞİTİMDE YAPILANDIRMACI SİSTEM.
Ülkemiz insanları olarak yeniliklere ne kadar da kapalıyız. Bir şeyi kabule o kadar zor ve geç yanaşıyoruz ki, “Atı alan Üsküdar’ı geçince” aklımız başımıza geliyor. Mesela kıyafet serbestliği kararı, ya da 4+4+4 uygulaması… Buna benzer bir sürü örnek gösterilebilir. Toplum, alışmış olduğu uygulamalardan (yanlış bile olsa) kolay kolay vazgeçemiyor.
Ancak ben eğitim sisteminde yapılan değişime direnen veya ayak uyduramayan öğretmenlerden bahsetmek istiyorum. Zira artık eski model öğretmenlikle çocukları eğitmeye çalışmak/öğretim yapmak mümkün değildir. “Ben eskiden şaşmam” diyenlerin eğittiği çocuklar da zaten bir adım öteye gidemeyecektir/gidememektedirler.
“Bilgi sunulmaz, bilgiye öğrenci ulaşır” şeklinde özetleyebileceğimiz yapılandırıcı eğitim modeline öğretmenlerimizin karşı durmalarına temel sebep sınıf mevcutlarının yoğun olması olabilir. Fakat bu “nakaratın” hiç kimseye faydası olmaz ki… Çünkü büyükşehirlerde kısa vadede sınıf mevcutlarını düşürmek neredeyse imkansız gibi…
Geleneksel eğitim metodunda her kes aynı şeyi anlayacak ya da her kes aynı olacak mantığı hakim idi. Dolayısıyla öğretmen çocuğun yerine düşünüyor, sonuca varıyor ve neticede vardığı o sonucu öğrenciye kabul ettirmeye çalışıyor idi. Yapılandırmacı yaklaşımda ise öğretmen yol gösteriyor, çocuğa yardımcı oluyor, ancak öğrenci bilgiye kendisi ulaşmaya çalışıyor, arıyor, sonuç elde etmeye çalışıyor ve kendisini göstermenin/ifade etmenin yollarını arıyor/keşfediyor.
Bu arada öğretmenin yaptığı iltifatlar, ödüllendirmeler, sergilenen öğrenci ürünleri, öğrenci için büyük bir karizma olmaktadır/olacaktır. Bu sayede kendisini ifade etmede sıkıntı yaşayan, bunun için biz büyüklerce yanlış kabul edilen yollara da öğrenci başvurmaz. Mesela arkadaşını döverek, onu hırpalayarak, vurup kaçarak meşhur olmayı denemez.
Öğrencileri iyi yetiştirmek için öğretmenlerimiz yapılandırmacı eğitime önem vermelidirler.
Yapılandırmacı bir eğitim ve öğretim için kısa bir çalışma yapalım. Sınıf elli kişilik olsun. Örneğin Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi dersi öğretmeni (Branşım olduğu için bu dersten örnek veriyorum) şöyle bir uygulama yapabilir. Öğrencileri yedişerli (öğrenci sayısı değişken olabilir) guruplara böler, aralarından birisini başkan seçer. Bu başkanın görevi ödevleri takip etmek, kontrol etmek ve sıraya koymak olabilir. Konu temizlik olsun. Öğrenciler bu konuyla alakalı çalışmalar yapacaklardır. Seçilen başkan sunucu olmak üzere, o da bir görev üstlenebilir.
Konuyla alakalı kısa video, röportaj, şiir, ayetler, hadisler, hikayeler, yaşanmış olaylar, pano hazırlanması, skeçler, slaytlar, resimler, gazete ve dergi kupürleri hazırlanabilir. Hatta bu gurup okul ya da mahalle bazında çeşitli kampanya da düzenleyebilir. Bunlara ilaveler yapılabilir.
Öğretmenimiz grupları oluşturup her gurubun ders anlatacağı tarihi önceden ilan eder ve öğrenciler de ona göre hazırlık yaparlar. Bu çalışma sonucunda sunum 10 dakika da sürebilir daha fazla da olabilir. Öğretmen konuyu izler not alabilir ya da o anda müdahale edebilir. Pano güzelleştirilip düzeltilir, slayt varsa okulun elektronik panosunda, web sayfasında gösterime konulabilir.
Yapılan bu çalışmalar performans görevi sayılarak not takdiri yapılabilir. Arta kalan zamanda diğer öğrencilerin sorularına cevaplar verilir ve en son öğretmen bir toparlama yapar, böylece sınıf konuyu bu şekilde işlemiş olur. Bu sistemle çocuklar gurup olarak çalışmayı öğrenecekleri gibi, kendileri düşünecekler, araştıracaklar, planlayacaklar ve derse hazırlanacaklardır. Mesela bu çalışmayı yaparken öğrenci işin içerisine ailesini katabilir, yani onlardan destek alabilir, ders bahçede/farklı mekanlarda da işlenebilir.
Şimdi böyle bir çalışmanın kalabalık sınıflarda yapılmasına mani ne olabilir? Bence hiçbir sıkıntı olmaz. Öğretmenin sadece rehberlik yapacağı ve az yorulacağı fakat verimin de yüksek olacağı bir ders işleme metodudur bu.
Hiçbir mazeret başarının yerini tutmaz. Bolca mazeret üretip bunların arkasına sığınan öğretmenler sadece öğrencilerini heba ederler.
Abdulbaki MURAT
13/12/2012
hocam çok iyi bir noktaya parmak basmışsınız. öğretmneler öğrencilere ödev vermekten bile geri durdukları oluyor.