EŞEK İNADI

 Çocukluğum da dört gözle beklerdim tatil olmasını.

Annem senelik iznini okul tatiline göre ayarlardı.

Tatil dedim ya…

Düşündüğünü gibi değil!

Bizim tatilimiz güz zamanı köye gitmek; oranın havasını derin nefes alıp koklayarak içimize çekmek, bağ bahçelerde dolaşmak, çayda (derede), balık tutmak, ekinlerin arasında koşuşturmak…

Bir de eşeğe binmek.

Ben ikiz olduğum için anneannem , eşeğe iki taraflı heybe yerleştirir,birine ben diğerine kardeşimi koyardı. Ne kadar eğlenceliydi.

Bizim köyümüz de o zamanlar eşek çoktu; şimdi yok denilecek kadar az.

‘’Bunlar inatçıdır’’ derdi  anneannem. Bazen bir yerde tökezleyip durdular mı gitmezlermiş bir daha aynı yere.

Bazı insanların eşekleri durduğunda vurduklarını gördüm. Çok içerlerdim bu duruma. ’’Niye vuruyorsunuz’’ dediğim de, Bana ‘’Gız  gızım sen anlamazsın inatçıdır bunlar’’ derlerdi.

Ben  o zamanlar çocuktum…Anlam veremezdim herşeye..

Bazen duvara yüzünü çevirmiş gözlerinden yaş süzülen ağlayan eşekleri görürdüm. Ellerimle onların gözyaşlarını silmeye çalışırdım. Eşekleri anlamayan insanlar birbirlerini de anlamaz diye düşünürdüm.

Hayvana inatçı diye kızan o öfkeli, gözü dönmüş insanların sağa sola saldırmaları canımı çok acıtırdı. İnat öfkeden daha mı kötü?

İnsanlar genelde kızdıklarında ‘’eşekoğlu eşek’’ derler. Belki de ’’inatçıoğlu inatçı’’ anlamındadır bu küfür.

İnsanoğlu hiç düşünmeden ne kadarda çabuk karar veriyor .Oysa ki eşeğinle giderken durdu mu ’’ inat etti’’ demeyeceksin; uzağı görür tehlikeyi anlar onlar .Mutlaka yolda bir tehlike görmüştür. Eskiler kervanlarının önüne eşek koyarlarmış tehlikeyi görsün diye…

Eşek bir yerde tökezlerse ,aylar sonra o yere gelse gitmez durur. İnsanlar da böyle değil midir? Tökezledikleri yere tekrar giderler mi?

Peki bu inat mıdır? Tedbirli olmak mıdır?

Yaşlı olanları daha tecrübelidirler; çok yerde dururlar. Sahipleri hemen cevabı bulur. ’’Yaşlı bu çok inatçı’ ’Düşünün o eşeğin halini…

Derdini anlatamayan can ,o yüzden sopa yer insandan. Derdini anlatamadığı için sopa yiyen insanlar gibi.