Merhabalar değerli Bolu Postası okurları,
Bolu Postası Ailesine yeni katıldım, sizler ile tanışmak konuşmak paylaşmak benim için büyük onur;sizler ile olmaktan mutluluk duyacağım.
EVLİYA ÇELEBİ BOLU’DA
Evliya Çelebi Bolu’yu şöyle tanıtmaktadır, Burası Osmancık (Osman Gazi) asrında «Sungun Bay Şemsi» denilen kahramanın eliyle fethedilmiş, kendisine evlattan evlada kayd-ı hayat şartıyla ocaklık ihsan olunmuştur. Hâsılı sülalesi tükenmiş değildi;(Şemsi Paşa evlatları) derler. Kalesini Bursa Tekfuru yaptırmıştır. Topraklı ve yüksek bir dağ üzerinde dört köşe bir harabe içinde mamur olmayan bir kaledir. Fatih, yazmasına göre burası Anadolu toprağında başlıca sancak beyi tahtıdır. Padişah tarafından Beyinin hassı-ı hümayunu (300122) akçedir. 14 zeamet, 55 tımarı vardır. Çeribaşısı, alay beyisi var. Kanun üzere cebelileriyle 2800 kılıç askeri olur. Sekiz yüz adam kadar da beyinin ve çeribaşısının olur. Üçyüz akçalı şerif kazadır. Beş nahiyesi vardır. Birincisi (Etrafı şehir) nahiyesi, ikincisi (Gökçesu) nahiyesi, üçüncüsü(Sazak – Gerede) nahiyesi, Dördüncüsü (Dörtdivan)) nahiyesi, Beşincisi. (Yığılca) nahiyesidir. Kadısına senede beşbin kuruş verilir. Beyine on bin kuruş… Amma burada gayet adalet üzere hareket etmek gerek. Meşru olmayan yoldan, birkaç akçe alınsa hemen reayası üç günde İstanbul’a varıp, şikâyet ederek zalim hâkimin hakkından gelirler. Yeniçeri serdarı, sipahi kethüda-yeri, nakibülleşrafı vardır. Her ne kadar Türklük ise de ayan ve eşrafı, tüccarı çoktur. Gerçekten mamur bir büyük şehirdir ki topraklı bir dağ arasındadır. Otuzdört mahalle ve otuz dört mihrabı vardır. Üçbin kadar tahta örtülü güzel evleri vardır. Bazı zengin kimselerin evleri ve hanları kiremitle örtülüdür. Paşa sarayı, Şemsi Paşa sarayı, Zülfikar Ağa sarayı mamur, irem bağı gibi saraylardır. Camilerin en güzeli çarşı içinde (Mustafa Paşa camii) dir ki kalabalık cemaati vardır. (Ferhat Paşa Camii) de gayet mamur olup, hepsi Süleyman hanın, Koca-Mimar Sinan’ın işidir. Bu camilerden başka mescitleri de vardır. Hamamlarından Şemsi Paşa hamamı meşhurdur. Yedi han, bedesteni, yedi çeşmesi vardır. Hepsi Şemsi Paşanın hayır işidir. Dörtyüz kadar mamur süslü dükkânları vardır. Medrese ve darül-hadisi olduğunu bilemiyorum. Ama yetmiş kadar mektebi vardır: İkiyüzden fazla hafızı vardır. Bilginleri pek çok, ahalisi Muhammedi yet kitabı okurlar. Oğuz adamları vardır. Suyunun ve havasının latif oluşundan güzelleri çoktur. Kadınları hep ferace giyip gezerler. Ama gayet örtülüdürler. Bağ ve bahçeleri gayet çoktur. Yiyecek ve içeceğinden methe değerleri beyaz kiraz ve bozasıdır. Bir nevi bardakları olur ki reaya ve berayası buna (boduç) derler. Halkının çoğu tüccar ve kibardır. Dağlarında çam çok olduğundan ahalisi çam tahtası ticareti yaparlar. Bolu tahtası İstanbul’da makbuldür. Bu şehrin batısında iki konak yerde deniz kenarında Akçaşar iskelesi vardır. Ereğli, Bartın, Hisarönü iskeleleri de Bolu sancağı içindedir.
Bolu Kaplıcası: Bu şehrin güney tarafı dışında bağlara yarım saat yakın bir yerde küçük eski yapılır bir ılıca vardır. Suyu çok sıcak olup, uyuz illetine faydalıdır. Suyu, içenin midesini düzeltir vücudunu pamuk gibi eder. Birçok faydaları görülmüş bir ılıcadır. Şehrin büyük ve küçüğü araba araba bu ılıcaya gelüp temizlenirler. Şöhreti her tarafa yayılmış bir kaplıcadır. Bolu’da ziyaret yerlerinden (Yozgat Baba Tekkesi)) adı ile ılıca yakınında bir dergâh vardır. Buradan hareketle yine doğuya oniki saat mamul köyler içinde giderek Gerede kasabasına geldik.
Gerede’nin Vasıfları: Bolu sancağı toprağında subaşılıktır. Yüzelli akçalık kazadır. Yeniçeri serdarı vardır. Şehir bir geniş ova içinde olup, bin adet tahta ve kiremit örtülü, eski biçim evleri vardır. Dokuz mahallesi, on mihrabı vardır. Çarşısı içindeki camii güzeldir. Üç tekke, bir hamam, üç han, ikiyüz dükkân, yedi kahvehanesi vardır. Bütün esnafın bıçakçısı ve debbağı çoktur. Gerede gönü sahtiyanı meşhurdur. Havası ve suyu latif bir yayladır. Ahalisi gayet ten-dürüsttür. Yer yer mahbubeleri vardır. Ahalisi ekseriya softa ve talebedir. Leventleri meşhur olduğundan hırsızı çoktur. Soğuğu pek meşhurdur. Halk ağzında soğuktan bahsedilse (Erzurum soğuğu, beni Gerede’de bulun dermiş)diye atasözü söylerler. Ahalisi zinde, sağlam, şecaatli Türk taifesidir. Dört tarafı güneyi çangırı şehrine varıncaya kadar mamur nahiyelerdir. Bu arada kırk ellibin etrak (Türkler) taifesi vardır. Nahiyeleri (Kızılözü, Alacaözü, Aladivan,Birdiyan,İkidivan,Üçdivan…velhasıl (yedidivan)’a varıncaya kadar nahiyeleri vardır. Hepsi dağlarda otururlar. Bu etrakin (Türklerin) divan dedikleri de, Selçuklulardan Sultan Alâeddin, asrında Bolu Beyi iken bu ağları fethettikçe gönül almak için divan edüp, küs çaldırdığı yerlerdir ki hala, divan tabir olunup yedi adet nahiyelerdir. Ahalisi asi ve baği adamlardır.
Davut Özer
Şahane bir yazı, okudukça bolu'mdan keyıf aldım. Daha nıce guzel yazılara inşallah. Hayırlı olsun Davıut bey.