
Abdulbaki MURAT
GEREDELİLER DOLMABAHÇEDEYDİ
İnsanlar uzaklardan gelirler İstanbul’ un güzelliklerini temaşa eylemek için. Bu uzaklar kimi zaman Anadolu’nun muhtelif şehirleri olabildiği gibi bazen de ülkenin sınırlarını aşar… Bir bakmışsınız taa Japonya’dan, Kore’ den insanlar kalkmış ve bu güzelim şehri görmek, gezmek için buralara kadar gelmiş…
Zaman olur bu şehrin kalbinde yaşayan pek çok kişi, buranın güzelliklerinden bihaber yaşar durur. Hayatı sabah işe gitmek akşam işten dönmek ve dört duvar ve bir yoldan ibaret görmek elbette insan için olumsuz bir tablodur.
Koca Şair Beyatlı’ yı;
“Bu şehr-i İstanbul ki bi mislü bahadır;
Bir sengine yek pare acem mülkü fedadır” dedirtecek kadar enfes olan bu devasa şehir, özellikle baharın ilk günlerinin yaşandığı bu demlerde sanki bir rüyalar diyarı gibi…
Laleler, erguvanlar, gelinlik bir kız gibi çiçeklere bezenmiş envai çeşit ağaçlar… Her bir kara parçası bir güzellik halesi, her taraf göz alıcı bir şahika… Rengarenk bir yaz hazırlığı…
İşte böyle bir Nisan sabahı İstanbul Geredeliler Derneği üyeleri bağrında yaşadıkları şehrin güzelliklerine bizatihi şahitlik etmek için yollardaydılar. Sabah sekizde başlayan gezi akşam on altı ya kadar devam etti. Dolmabahçe Sarayı rehber eşliğinde tüm teferruatıyla gezildi. Sarayın bahçesinde tavşankanı güzel bir çayın akabinde, boğaz turu ve peşinden İBB Arnavutköy Tesislerinde güzel bir yorgunluk yemeği…
Organizeye katılanların yüzü gülüyordu, çünkü güzel bir günü dolu dolu yaşamanın sevinciyle mutluydular.
Misafirler bu tip geziler sık sık yapılmalı diyorlardı, zira dostluğu ve samimiyeti artıran bir yönü vardı bu tip programların. Ayrıca bu güzel şehri özellikle uzmanlarından dinleyerek tanımak daha farklı bir duygu olsa gerek.
Koca şehir böyle birkaç saatte elbette gezilemez ancak bu bir başlangıç olabilir, devamının gelmesini temenni ediyoruz.