
Şu hale bakar mısınız?
Bir ülkede böyle insanların varlığı o ülkenin güvenliği, kardeşliği ve geleceği için en büyük tehlikedir. Edepsizliğin bu kadar tavan yapması kabile devletlerinde bile olmayacak bir durumdur. Sorumsuzca edilen laflar, bu ülkede “ıskarta insan” yetiştirme idealinde olan kişilerin hedeflerine nasıl ulaştıklarının bariz bir göstergesidir aynı zamanda.
Neden mi bahsediyorum? Son günlerde acıdan nemalanma seviyesizliğinden.
Bir bayan çıkıyor, evvela “müftü karısıyım” demişti şimdi de “madenci karısıyım” diyerek ortalıklarda deveran ediyor, üstelik bir de göstermelik başörtüsü takarak, yabancı basına kaos mesajları göndermeye çalışarak yurt dışında ülkemizi itibarsızlaştırmaya gayret ediyor.
Büyük bir gazetenin yazarı “o madenciler buna müstehaktır” diyerek zihninin hezeyanını dışa vuruyor.
Yine bir gazetede gözü dönmüş sözde (y)azarın birisi, Soma’da ölenler için “ne şehit ne gazi, kar yoluna gitti niyazi” diyerek ahlaksızlıkta ve millete saygısızlıkta tavan yapıyor.
Sosyal medyada avukat olduğu söylenen bir bayan da “Dilerim ki Ak Parti’ye oy verenler evlat acısı yaşasınlar” diyerek edepsizlikte sınırsız olduğunu bizatihi ifade ediyordu. (Bu kendini bilmez bayana okurlarımdan özür dileyerek derim ki “k… duası kabul olsa, gökten kemik yağardı”)
Son günlerde buna benzer onlarca yalan var basın yayında…
Yerin üzerinde durup kendisini kilometrelerce yukarılarda gören bu mütekebbir, zifiri karanlık beyinli, kömürleşmiş yürekli, ıskarta yaratıklar, yerin yüzlerce metre altına girerek o karanlık dehlizlerde parlayan aynı zamanda 70 milyon insanı da kenetleyen asil madenciler üzerinden savaş yapmak, politika devşirmek seviyesizliğini yapmışlardır.
Bu insanlar neyin peşindeler acaba?
Kendilerine göre “öteki tarafta” olan ülkenin halkıyla neyin kavgasını yapıyorlar? Varmak istedikleri hedef nedir? Bu türlü iftira ve yalanlarla nasıl bir ülke ve toplum hedeflemektedirler? Bu tipler kendi evlatlarına, çevrelerine yaptıkları bu gayri ahlaki savaşı nasıl izah etmektedirler acaba? Kömürleşmiş yürekleriyle ülkemizin ak insanlarının huzurunu neden bozmak istemektedirler?
Soruların cevabı basit: Yılların alışılmış jakoben anlayışlarını artık icra edemiyor oluşlarıdır. Beyaz Türkler eskisi kadar etkin ve egemen olamıyorlar. Türkiye’ye bir zamanlar olduğu gibi ayar veremiyorlar. İnsanları birbirine düşman edip, buralardan evvelden olduğu gibi nemalanamıyorlar. Gerçi beraber çalıştıkları fesat yuvaları onları hak etmedikleri şekilde besleyip, ziyadesiyle palazlandırıyor. Olsun; şükür ki artık millet bunların ipliklerini pazara çıkardı, sahtekarlıkları tüm çıplaklığı ile ortalıkta… Ne kadar debelenseler de bir türlü girdikleri pislik çukurundan çıkamıyorlar.
Ülkemiz ne yazık ki ahlakın, erdemin pespaye edildiği bir uçuruma doğru hızla yol almaktadır. Bu yolculuk hayra alamet değildir.
Lakin çamurlu çizmelerini, sedyeye koymak istemeyen beyaz yürekli, helal kazançlı insanlar bizim için teselli kaynağıdır. O temiz yüreklerde öyle hikayeler var ki bunlar bizi kendimize getiriyor…
Arkadaşı için madene giren ve çıkamayanlar, çıktığına sevinemeyenler, zirve yapmış acılarına rağmen tüm Türkiye’ye teşekkür edip birlik beraberlik mesajı verenler…
Listeyi uzatmak mümkün, fakat ülkemizde felaket olması için adeta dua eden, alçalmış, vicdanları körelmiş mahlukata bu millet katiyen pirim vermemedir, vermeyecektir.
Esasen kararan vicdanlara verilebilecek en güzel ceza budur…