
Kuzey Kıbrıs’tan ikamet anıları
2008 yılının Ağustos ayında 5 yıllık bir kamu görevi için Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a geldim. İlk yıl Lefkoşa’da büyükçe bir ev kiraladım. Evin sahibi biraz sorunluydu. Zırt – pırt ziyaretime gelen orta yaşlı adam, aşırı laubali ve canımlı, cicimli konuşuyordu. Bir – iki ay tahammül edebildiğim bu evden başka bir yere taşındım. Orada da sabaha kadar gürültü yapan siyahi vatandaşlardan illallah dedim.
Adadaki üçüncü yılımda Girne’de site içinde bir villaya taşındım. Korunaklı, havuzlu sitede huzurlu 8 ay geçirdim. Sitenin sakinleri çoğunlukla kendilerini asilzade, burjuva (kentsoylu) sanan, tank gibi arazi araçlarına binen, boş kafalı kişilerden oluşuyordu. Yaşantılarını alkolsüz sürdüremeyeceklerini düşünen bu lümpenler 24 saat içki masalarında yaşıyorlardı. Davetlerine pek icabet etmedim. Zira biraz kafayı bulan her sorunun altında Türkiye’yi buluyordu. Fikir değil, hakaretler içeren anlatımlar 50 kelimeyi geçemiyordu.
Girne’deki villanın tavanından odalara sızan su damlacıkları ikinci katın odasında küflenme yapmıştı. Durumu mal sahibine bildirdim. Binasının onarıma ihtiyacı olduğunu kabul etmedi. Kusur sende dedi. Küflü bir odada yatarsam kanser olacaktım. 8. ayda buradan çıkıp yine Girne’de başka bir konuta geçtim. Villanın sahibi olan haramzade 2 depozit bedelini (yaklaşık 2 bin TL) gasp etti. Evinde küflenme olmasaydı çıkmayacaktım. Benden kira geliri olmasına rağmen devlete beş kuruş beyan etmeyen bu şahsı hala unutmuş değilim.
Dördüncü yılımda Lefkoşa’da sahibi bir eğitimci (?) olan konuta taşındım. Ev çok küçüktü ama 3 depozito, 5 aylık peşin gibi koşulları vardı. İçimden dualar ede ede koşulları kabul ettim. Burada da gecenin 2’sinde cıstak türü müzikler çalan, boş kafalı ergenlerle epey uğraştım. Araç parkı nedir bilmeyen, ukala, kirli, ter kokan, uyuşuk tiplerle aynı mekanda nefes almanın verdiği huzursuzluk anlatılabilir bir şey değildir.
Adada kalan son 8 ayımda yine aynı evde devam edeyim dedim ama eğitimci olduğunu söyleyen zat benden 12 aylık kira alacağını iletti. Yani bir evde 8 ay kalacaktım ama 12 ay yaşamış gibi ödeme yapacaktım. Bildiğim bütün duaları okuyarak evden çıktım. Zat-ı muhteremi Allah’a havale ettim.
Kıbrıs’taki son 8 ayımı huzur içinde Haydarpaşa Lisesi Uygulama Otelinde geçirdim. Güler yüzlü personel ve okul idarecileri ile güzel anılar biriktirdim. Kısıtlı imkanlara rağmen idareciler bize 3 yıldızlı otel konforunu sundular. Otel binası biraz daha bakım yapılarak iyi bir tesis olabilir. Pencereler alüminyum değil de çift camlı PVC olabilirse ısıtma, soğutma giderleri yarıya düşecektir.
Ali Özdemir
Ali Bey Bolu Postasi'nin amacini mevcut verilerirden pek anlayamadim ama yinede sormak istoyorum yazdiginiz yazinin amaci nedir. Bu anilardan yola cikarak hangi durumsal belirlemeler yaptiniz. Bence kisisel anilariniz bir blogda yada bir kitapta toplayin! Bunu kisisel algilamayin sadece dostca bir tavsiye…