Müzik sadece ruhun değil,bedeninde gıdasıdır.
Merhabalar Değerli Okuyucularım….
Müziği çok seven ve müzikle uğraşan biri olarak,müziğin hayatımızdaki öneminden bahsetmekte geç bile kaldığımı düşünüyorum…
Müzik ruhun gıdasıdır diyoruz ama bilim adamları,müziğin sadece ruhun gıdası değil,bedeninde gıdası diyorlar..Son yıllarda akıl hastalığının tedavisinde müzikten yararlanıldığı ve çok iyi neticeler alındığını yazmış uzmanlar..
Geleneksel türk müziğimizin de müzikli şifa ve terapi alanında önemli bir konuma sahip olduğu belirtiliyor..Aynı zamanda da,müziğin sitrese bağlı hormonları düzenlediği ,kandaki sitres hormonlarını önemli ölçüde düzenlediği tesbit edilmiştir..
Bir kaynaktan edindiğim bilgiye göre; Koluna iliştirilmiş ipi çektiğinde,müzik çalmaya başladığını öğrenen bir bebeğin bunu sık sık yaptığını biliyormusunuz? Ünlü Kompozitör ve müzik Pedogoğu Zoltan Kadolg demiş ki ”Müzik kulağı daha ana rahmindeyken oluşur” Bir başka araştırmadada,gebelik ve gebelik sonrası dönemde,sık sık melodik müzikler dinletilen bebeklerin ,zihinsel gelişiminin yüksek olduğunu gösteriyor..Ritm,armoni ve çok seslilik özelliklerinin kafayı daha çok çalıştırdığı kesinleşmiş..
Müzik , hayatın neşesi, ruhu, zevki demiş Ulu Önder ATATÜRK ‘ve eklemiş; Müzik hayatın tadı değil, taa kendisidir,ruhumuza seslenir demiş..
Müzik insanın coşkulu ,neşeli ve hüzünlü duygularını ifade eder.. Müzik yapan bir grup insan aynı duyguları paylaşmakla kalmaz, nabız hızları bile aynı oluyor bir birlik duygusu yaratılıyor..
Ben bunları sık hissedenlerdenim, Haftanın bir kaç akşamı birlikte çalıştığımız müzik topluluğumuzda .. Yorgun ve keyifsiz olduğum zamanlarda, çalışmanın ilk dakikalarından itibaren hızla düzelmeye başlıyorum, ve eve dönerken son derece mutlu,keyifli ve dinamik oluyorum,
Hastalanıp yattığım zamanlarda da,kısık bir müzik,benim tercihim sanat müziği; ve loş bir ortam beni dinlendirir mucize etkisi yapar ,iyileşmeme yardım eder..
Yıllar önce ”panik atak”rahatsızlığı için gittiğim Dr, bana tedavi olarak bir kesekağıdı verdi hergün buna üfleyip şişirmemi sonra içime çekmemi söyledi. ve ben bu tedaviye başladığımda,kendimi hem kötü ve hemde komik hissediyordum.Aslında tek amaç derin nefes alarak beyin’e oksijen gitmesini sağlamaktı. Ben kesekağıdını attım ve müzik eşliğinde uzun soluklu şarkılar söylemeye başladım ve müzik terapisi sayesinde kısa sürede bu rahatsızlığımdan kurtuldum..Bu anı’mı sizlerle paylaşmaktan mutluyum..
Müzik bugün sanat dallarının en yaygını ve evrenseli durumundadır..Melodisiz bir yaşam yok aslında, müzik ,dinsel amaçlardan tutunda, ninniler,marşlar,ilahiler hepsi melodi ile söylenir.Masada otururkenbile parmaklarımızı masaya ritmik şekilde vurur melodi yaparız, Mesela bazı yörelerde,cenazenin arkasından ağıtlar yakılır,bunlar bile melodiyle söylenir..Yani hayatımızın doğumdan ölüme kadar her alanında müzik vardır…
Müziksiz bir yaşam,tuzsuz ve baharatsız bir yemeğe benzer.Velhasıl sağlıksız bir bedene benzer…Çeşitli estrumanların birlikte çaldiği saz eserleri ,ayrı bir keyif verir,dinlerken hayal gücümüz göklere çıkar adeta,çığlık çığlığa birbirine karışan eşsiz nameler her birimize farklı şeyler anlatır dile gelirde adeta..Ve bu sazları konuşturan parmaklara saygı duymaktan alamayız kendimizi,bu müzik dolu yüreklerden ve bunları işleyen parmaklardan,iyilik ve güzellikten başka zarar gelmez…..
Neşeli orkestranız hiç susmasın,müzikle ve sağlıcakla kalın…
Müzik gerçekten de olmassa olmaz bence müzik evrensel bir dil gibi …