NEDAMET…
Olay1:
Rahmetli olan bir iş adamının çocukları bir hocafendiye soruyorlar: “Hocam babamız uzun yıllar elektriği kaçak olarak kullandı, şimdi de vefat etti. Bizler bundan dolayı vicdan azabı çekiyoruz. Bu konuda nasıl bir çözüm üretebiliriz?”
Hocaefendinin ne cevap verdiğini bilemem ama ben tartışmayı açıyorum hayırlı olur niyetiyle;
İşlenen suç kul hakkını yemektir. Bilineceği üzere “kul hakkı” ancak o kul helal ederse affedilebilir. Fakat mesele umumiyeti ilgilendirdiği için çetrefillidir.
1-İşadamının çocukları milletin hizmetinde olan bir yer yaparlar. Mesela bir okul, cami ya da aş evi olabilir. Buradan millet, garip gureba istifade eder ve o kişi umulur ki affedilir.
2-İş adamını çocukları görsel bir ekrana çıkarak suçlarını itiraf ederler, milletten helallik dilerler, hakkını helal etmeyenler varsa da yüzleşmeyi kabul ederler. Umulur ki affa mazhar olurlar.
3-Bunları yaparlarsa “Nasuh tevbesi” ne örnek teşkil ettikleri için diğer haramzadelere de örnek olması bakımından iyi bir davranışın başlangıcını da yapmış olurlar; bir iyilik çığırını da açmış olurlar ki neticede umulur ki affedilirler.
SİGORTA…
Olay2:
Kalabalık bir yolda giderken bir araca arkadan hafifçe vuruyorum. El frenlerini çekip aşağıya indiğimizde, aracın tamponunda belli belirsiz bir hasar /çizik olduğunu müşahede ediyoruz. Fakat karşı tarafın sürücüsü tutanak tutmakta ısrarcıdır. Trafiği daha fazla kilitlememek adına telefonumu veriyorum ve daha sonra tutanak tutarız deyip ayrılıyoruz. Zaman sonra adam geliyor ve kerhen tutanak tutuluyor.
Hiç abartısız adamdaki mantık şu: Mademki böyle ufak da olsa bir kazaya maruz kaldım, fırsat ele geçmişken tamponu yenilerim. Nasıl olsa para benden çıkmayacak, o halde paranın, milli servetin ve vatandaşın parasının hiç kıymeti yok. Hatta devletin verdiği hakkın, başkaları tarafından engellenemeyeceğini; Allah’ a havale edildiğinde ise, işi daha bir hafife aldığını ortaya koyuyor.
O halde;
1-Bu olay vatandaşa verilen her hakkın usulünce kullanılmadığının bariz bir göstergesidir.
2-Buna benzer olaylar Türkiye’ de hergün defalarca yaşanmaktadır. Yetkililerin bu hesapsızlığa ve israfa çere bulması elzemdir.
3-Milletin parası çar-çur edilmektedir. Sigorta şirketleri garibanın parasıyla usulsüz bir şekilde palazlanmakta ve milletin elinden de bir şey gelmemektedir.
4-Ne yazık ki vicdanları eğitemedik. Paradan başka bir şeyden anlamayan, maddeperest bir toplum olma yolunda hızla ilerliyoruz.
Ne diyelim?
Yatıp kalkıp şahit olduğumuz şu sağlık ağırlıklı programların yerini eğitim içerikli yapımlar almalıdır…
Gelir adaletinin olmadığı/haramın helalin gözetilmediği paralarla toplum beslenmemelidir…
Değer yargılarının revaçta olması için çalışmalar/organizasyonlar yapılmalıdır…
Milleti TV ve internet değil muallimler ve münevverler eğitmelidir…
Bunları yapmadığımız zaman daha çok sorunlarla boğuşmak zorunda kalırız biline!
05.03.2013
sayın hocam bu memlekette öyle yiyiciler varki o elektriği kullanan devede kulak bile değil…