Öğrenci velilerimizden zaman zaman şu ifadeleri duymaktayız. “Öğretmenimiz bizim çocuklara ev ödevi vermiyor. Bu sebeple çocuklara ders çalıştıramıyoruz.”
İlköğretim çağında bulunan velilerin son dönemde en fazla yakındıkları hususlardan birisidir bu. Özellikle yenilenen müfredat öğrencilerin biraz daha rahat ve sosyal olmaları için hafifletilmiştir. Ayrıca sözlü notu da yeniden düzenlenmiş sınıf içerisinde bir iki soruya cevap veren değil, genel anlamda farklı özellikleriyle olumlu tablo çizen öğrenci, öğretmeni tarafından pozitif sözlü notu ile değerlendirilecektir. Yani sizin anlayacağınız yükleme ödevlerden bunalan, ezberci değil, bilinçli öğrenci oluşturmaktır hedef.
Ancak okullarda gene de öğrencilere ödev verilmektedir. Öğrenci çalışma kitapları, hazırlanmış olduğu testler ve öğretmenlerimizin tavsiye ettiği okuma kitapları…
MEB’ nin dersaneleri kaldırmak istemesinin ardında yatan bir sebep de öğrencilerin yarış atı gibi görülmelerine mani olmaktır. Dersaneler esasen rekabet edeceğiz derken işi abartmıştır ve hala da aynı modda işi devam ettirmektedirler.
Öğrencinin okulu sevmesi, derse sempatik yaklaşması mümkün müdür? Uzun vadede olabilir, okul ve dersler sevimli bir şekle sokulabilir belki, ancak şu bir gerçektir ki öğrenci için ders çalışmak zevkli bir şey değildir.
Hiçbir öğrenci severek/zevkle ders çalışmaz. Bu kuralın istisnasının bile olmadığını düşünüyorum. Kendimizden pay biçelim. Nasıl ki bizlere çalışmak zor geliyordu, ödevlerimizi sıkılarak yapıyorduk, çocuklarımız da aynen öyledir. Lakin “ibadetin az da olsa devamlı olanının makbul olması” gibi öğrencinin derslerine az da olsa devamlı bir şekilde çalışması onu kurtaran bir etken olabilir.
Okullarımızda bizim yıllardır öğrenciye anlattığımız bir şey var; bir öğrenciye öğretmeni tarafından hiç ödev verilmese dahi, o öğrenci görev olarak şunları yapması gerektiğini bilmelidir.
a)Konu tekrarı: Yeni işlenmiş bir konu öğrenci tarafından tekrar edilerek, pekiştirilmelidir. O konuyla ilgili en az iki üç tane test çözülmelidir. Öğrencinin anlayamadığı bir konu varsa onu not alıp öğretmenine sormalıdır.
b)Yarınki derslere çalışmak: Öğrenci yarınki ders programına göre işlenecek konulara şöyle bir göz atarsa, sınıf içerisinde derse katılımı artar, konulara olan ilgisi yükselir. Ayrıca derse katılmıı ve ilgisi yüksek olacağından başarısı da notları da artar.
c)Standart kitap okumak ve günlük yazmak: Öğrenci her gün ortalama en az yarım saat kitap okumalıdır. Bir ajanda tedarik ederek başından geçenleri yazıya dökerse harika bir iş yapmış olur. Öğrenci velisi de bunun kontrolünü yapmalıdır.
Günlük bir öğrenciye özgüven kazandırır. Bunu sistematik hale getiren öğrenci yoktan kendisine bir hobi oluşturmuş olur ki, bu onun hayatını daha anlamlı bir hale getirir.
Evet yukarda bahsedilen bu üç madde öğrencilerimizin daimi ödevidir. Bunları öğrencilik hayatı boyunca yapmaya gayret gösteren çocuklarımıza başarıyı garanti ediyorum.
Bunların dışında gazete dergi okumak, sosyal faaliyetlerde rol almak, spor yapmak, vakitli yatıp erken kalkmak ve kahvaltı yapmayı alışkanlık haline getirmek, ideal öğrencinin sergileyeceği güzel davranışlardır.
Sevgili öğrenciler! Gelecek sizin ve siz geleceksiniz. Kendiniz ve yarınlarınız için bu uyarıları dikkate almanızı hararetle öneririm. 11.11.2013,
Canlı casino siteleri |
Bahis sitesi