
SOSYAL SORUMLULUK
Medeni bir insan olabilmenin en önde gelen şartı; insanın varlıklar içindeki farkındalığını ortaya koyabilmektir. Akli melekelerin yanında sosyal bir varlık olmak… Evet en belirgin farkımız sosyal olmak. Tek başımıza her şeye yetemeyeceğimizi, dünyayı idare etmenin, evrenin derinliklerini fark edebilmenin tek başımıza halledebileceğimiz işler olmadığını bilmemiz gerekiyor. Beraber iş yapabilmek paylaşmakla başlar. Yaratılmanın temelinde de paylaşmak yok mu? Paylaştığınız ölçüde bir ve yeknesak olabilirsiniz. Bir ülkede kültür ve medeniyetin kökleşmesi bilgi paylaşımındaki maharete bağlıdır. Genel bilgi paylaşımı için oluşturulan, belli bir müfredata göre şekillenen örgün eğitim faaliyetleri devlet tarafından yürütülmesi gereken rutin bilgi aktarımıdır. Bu bilgi aktarımı belli bir yaş grubunun dışındakileri kapsam dışında tutuğu için sosyal hayatla bağlantısı maalesef kurulamamaktadır. Örgün eğitimin dışında kalan tüm bilgi paylaşımlarını yaygın eğitim olarak adlandırabiliriz. Burada herkes gündelik hayatta işine yarayanı, ilgi ve kabiliyetine yatkın olanı ve albenisi olanı alacaktır. Ayakları yere basar buradaki bilgi paylaşımının.
Günümüz dünyasının bilgi paylaşım araçları çok çeşitli. Bunlardan biri de, tarihi 1300 yıl öncesi Çin’e kadar uzan gazetedir. Her ne kadar basit şekliyle tarihini o yıllara kadar götürsek de, modern anlamda ilk gazete1605’te Anvers’de Fransızca ve Flaman dillerinde, 1609’da Strasbourg’da Alman dilinde yayınlanmıştır. Bizde gazetenin serüveni devlet yönetiminde 1831’de çıkarılan Takvim-i Vekaî ile başlar. Özel sektör tarafından çıkarılan ilk Türkçe gazete ise Tercüman-ı Ahval’ dir. (21 Ekim 1860) O günlerden günümüze gerek ulusal düzeyde gerekse yerel düzeyde gazete hayatımızın bir parçası haline gelmiştir. Klasik gazeteciliğin yanında internet gazeteciliği iletişimde engel tanımayan bir hızda arzulayanın gönlüne girebilmektedir. Bilgi paylaşımında da modern çağa ayak uydurmak zorundayız. İçerik ne kadar mükemmel olursa olsun, hedefe ulaştıramadığınız sürece paylaşım kadük kalacaktır.
Gerek klasik gerekse internet gazeteciliğinde ülke olarak belli bir seviyede olsak da gelişmişlik düzeyi bizden üstte olan ülkelere göre matbuat aleminde ve gazetecilikte hala gerilerdeyiz. Bin Norveçliden 558 i, Bin Japon’dan 557 si, Bin İsveçliden 430 u gazete okurken, Bin Türk’ten sadece 61 i gazete okuyor. Bu durumun düzelmesi okuma arzusunun oluşması kadar yazma ve bilgi paylaşma sorumluluğunun yerleşmesiyle de ilgilidir. Dağarcığında bir şeyler biriktiren, halk tabiriyle mürekkep yalamış kişilerin bilgi cimriliği toplumu cehalete götürebilir. Fedakarlık ve bilgi cömertliği, sahibini yücelten en büyük erdemdir. Tecrübe ve bilgi birikimimizi ne kadar paylaşabiliyoruz? Uzun bir süreç ve emek sonucu oluşmuş tecrübe ve bilgi birikiminin sahibi tarafından bencilce gizlenmesi ne acı bir durum. Maddi açıdan cimrilik yapan karşısındakine karşı sorumludur. Ancak bilgi cimriliği yapan kişi kendinden sonra gelecek nesillere karşı sorumludur. Karşımızdaki insana lütfettiğimiz, bizim için çok değersiz gibi görünen küçücük bir bilginin onun zihninde ne tür bir değişim getireceğini, hangi inkılâba sebep olacağını nereden bilebiliriz. Peygamberimizin şu sözleri ne kadar aydınlatıcı: “ Kim bir ilim öğrenir sonrada onu gizlerse, kıyamet gününde ona ateşten bir gem vurulur.” ( Tirmizi, İlim 3, Ebü Davud , İlim 9) Erdemli insan bilgi paylaşımını sağlayacak her ortamı değerlendirmelidir. Ancak böyle bir bilinçle cehalet savaşına karşı durabiliriz. Gerek klasik gerekse internet gazeteleri, ulaşılabilirlik olarak değerlendirilmesi gereken en önemli bilgi paylaşım ortamlarıdır. Müteşebbis, yazar ve okur olarak göstereceğimiz duyarlılıkla ülkemiz gazetelerini magazin fuayesi olmaktan çıkarabiliriz.
Bendeniz de kudretim nispetinde haftada bir gün sizlerle paylaşım içinde olacağım. Hemşerilerimle hemhal olacağım. Bunu sosyal bir sorumluluk olarak görüyorum. Gündemden uzak kalmadan ama gündeme takılıp kalmadan kültür inşamıza bir tuğla koymaya çalışacağım. Sağlıcakla kalın.
ÖMER AKMANŞEN
14 / 05/ 1969 Bolu Dörtdivan Kadılar Mahallesinde doğdu. İlkokulu Yeniçağa’ da bitirdi. 1989 yılında İstanbul İmam-Hatip Lisesini bitirdi. 1993 yılında Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirdi. 1997 yılında “İslam Hukuku Prensipleri Işığında Borsa” adlı teziyle Yüksek Lisansını tamamladı. 1994 yılında Yozgat ilinde öğretmenliğe başladı. 1998 yılından beri Kocaeli’ nde görev yapmaktadır. Şu an Kocaeli Körfez Orhangazi Anadolu Lisesinde Okul Müdürü olarak görev yapmaktadır. 2003-2010 yılları arasında Eğitim-Bir-Sen Kocaeli Şubesinde Şube Sekreteri ve Şube Başkanı olarak görev yaptı. Evli ve üç çocuk babasıdır.
Toprağım aramıza hoşgeldin.Sosyal sorumluluk beraberasinde bilinçli paylaşımı da getirir. Her nere de olursa olsun Boluluların bir araya gelerek dostluklar kurması, birlik ve beraberlik içinde olması sosyal sorumluluğun vazgeçilmezlerindendir. Yazılarının yanı sıra bulunduğun bölgede ki Bolulular hakkında haberleri de paylaşalım. Sağlıklı günler dileğiyle saygılar.