ZORUNLU 4’ LER (2)
Geçen haftaki yazımızda genel hatlarıyla Osmanlı ve günümüz devletlerindeki temel eğitim sistemi üzerinde bilgi verdik. Bu yazımızda da yeni sitemi değerlendirmeye çalışacağız.
Ülkemizde 1997 yılına kadar zorunlu eğitim 5 yıl olarak uygulanmıştır. Özellikle 70’ li ve 80’ li yıllardaki ekonomik durum göz önüne alındığında eğitim altyapımızın daha fazlasını kaldırabilmesi düşünülemezdi. 16/08/1997 tarihinde zorunlu eğitim 8 yıla çıkarıldı. O gün uygulamaya konulan bu eylem çok konuşuldu. 28 Şubat 1997 MGK kararlarıyla Zorunlu eğitimin kesintisiz olarak 8 yıla çıkarılması dikte edildi. İmam –Hatip Liselerini yok etme uğruna meslek liselerinin heba edilmesi hiçe sayılarak kesintisiz 8 yıllık eğitim başladı. 6 yaşında henüz sosyal becerileri oluşmamış çocuklar, 13, 14 yaşlarında kanları kaynayan, yerinde duramayan ilk gençlik yıllarındaki çocuklarla aynı tuvaletleri , aynı koridorları paylaşmaya zorlandılar. Sorun bilimsel olarak değerlendirilemedi. Uygulanması gerekiyordu ve uygulandı.
30 Mart 2012 tarihinde kabul edilen 6287 sayılı Kanunla ülkemiz yeni bir döneme giriyordu. Zorunlu eğitim 2012- 2013 Eğitim öğretim yılında itibaren kademeli olarak 4+4+4 şeklinde uygulanacaktı. Peki bu kanun eğitim hayatımıza ne getiriyordu? Okula başlama yaşı 72 aydan 66 aya çekildi.(isteğe bağlı olarak 60 ay) İsteyenler için okul öncesi eğitim devam edecektir. Yıllarca 5 yıl olarak sürdürülen ilkokul 4 yıla çekildi. Ortaokul 3 yıldan 4 yıla çıkarıldı. İmam-Hatip Liseleri için ortaokul açılma hakkı getirildi. Dileyen ikinci 4 yılı yani ortaokulu normal ortaokullarda ya da İmam- Hatip Ortaokulunda okuyabilecek. Ortaokulu bitiren öğrenciler üçüncü 4 yılı yani ortaöğretimi herhangi bir ortaöğretim kurumunda ( örgün veya yaygın) bitirmek zorundadır.
Kanun mecliste görüşülürken sorunun kamuoyunda yeterince tartışılmadığı konuşuldu. Toplumun geleceğini ilgilendiren bir konunun daha etraflıca ve toplumun tüm katmanlarınca tartışılması gerekiyordu. Şurası bir gerçek ki, 4+4+4 şeklinde kademelendirme, aslında 01-05 Kasım 2010 tarihinde gerçekleştirilen 18. Milli Eğitim Şurasının bir kararıydı. Tek fark orada okul öncesi 1 yılın da zorunlu olması istenmişti. Biz sorunlara özgü olarak yapılan toplantı ve faaliyetleri gayri ciddi gördüğümüz için, o toplantılarda bilim adamları ve konunun uzmanları tarafından ortaya konulan görüşleri boş bir uğraş olarak kabul ediyoruz. Okula başlama yaşının 66 aya çekilmesi şu anki 1. sınıf müfredatını düşünürsek ağır gelebilir. Eğer bakanlığın da açıkladığı gibi 1. sınıf müfredatı basitleştirilirse, pedagojik açıdan 66 ay geç kalınmış bir yaş bile olabilir. Okula başlama yaşını, zorunlu eğitimi 5 yıl veya 8 yıl mantığıyla, çocuğa verilmesi gereken zorunlu bilgileri 12 yıla yayma ufkuna varamadan ele alırsak 72 ay bile erken kabul edilebilir. Ama soruna 12 yıl zorunluluk mantığıyla bakmak zorundayız. İlkokulun 4 yıla indirilmesi son derece olumlu bir durum. Şu anki uygulamada zaten 4 ve 5. sınıflarda en az 8 saat derse branş öğretmenleri girmekte ve sınıf öğretmenleri atıl vaziyette kalmaktadır. 5. sınıftan itibaren branşlaşmaya geçilmesi yerinde bir karar. İmam –Hatip ortaokullarının açılması , çocuklarını böyle bir eğitimden geçirmek isteyenler için olumlu bir durum. Kanunun getirdiği en flaş yenilik: Ortaokullarda ve Ortaöğretim kurumlarında Kur’an-ı Kerim ve Siyer dersinin seçmeli hale gelmesidir. Zaman zaman Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bile tartışma edildiği, % 97’ i Müslüman olan bir ülkede belki de gecikmiş bir uygulama olacaktır. Bu yapıya bağlı olarak gerçekleştirilen en önemli ayrıntı, İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 31. Maddesinde yapılan değişikle, Hafızlık yapmak isteyen İmam-Hatip Ortaokulu öğrencilerinin bunu resmi olarak belgelendirmeleri kaydıyla o eğitim öğretim döneminde izinli sayılabilmeleri. Özellikle Bolu ilimizin Hafızlık konusundaki hassasiyeti göz önüne alındığında bu değişiklik ilimizde takdir görecektir diye düşünüyorum.
Olumlu gördüğümüz bu yönlerinin yanında kanunla ilgili şu noktaları da dile getirmemiz gerekir. Kanunun uygulayıcıları yani öğretmenler göz ardı edilmiştir. Bu kanunu uygulayacak olan öğretmenlerdir. Öğretmenleri bu konuda ikna edemeden onları yanınıza almadan bunu uygulayamazsınız. Sayın bakanın tavrı yüzünden olumlu olması gereken bakış açısını bile verememektedirler. Ailelerin tedirgin olmaları engellenememiştir. Onları rahatlatacak söylemler yerine onları gerecek hukuki söylemler ortada dolaşmaktadır. Kişisel olarak 60 aylık bir çocuğun ilkokula başlamasını doğru bulmama rağmen, çocuğunu henüz hazır bulmayan ailelere saygı duyulması gerektiğini, onların çocukları için rapor alma mecburiyetinde bırakılmalarının komünist sistem uygulamalarını andırdığını düşünüyorum. Aileleri, çocukları hakkında sağlıklı karar veremeyen cahil güruh yerine koymak, Modern Türkiye’mizin Milli Eğitim politikasına yakışmamaktadır. Okula hazır olmayan çocukların tespitinin okullardaki rehber öğretmenler vasıtasıyla gerçekleştirilmesi daha sağlıklı olacaktır. Genelgede de belirtildiği gibi her 4 yıl ayrı binalarda uygulanmalıdır. 8 yıllık kesintisiz eğitimde eleştirilen farklı yaş gruplarının aynı ortamlarda bulundurulmamasına özen gösterilmelidir. Yoksa kesintisizden bir farkı kalmayacaktır. Yeni yapıya uygun ders materyalleri ivedilikle hazırlanmalıdır. Yeni sitemin eğitim sistemimize kalite getirmesi dileğiyle, sağlıcakla kalın.
Ömer AKMANŞEN
ömer bey çok teşekkür ederim. tarafsız doyurucu bir yazı yazmışsınız. kocaelinde yaşayan hemşehriniz olarak gurur duydum. yazılarınızın devamını bekliyoruz.