samsun escort izmit escort bayan bodrum bayan escort
hava 17° Çoğunlukla Bulutlu
DOLAR 32,5900 %% 0.34
EURO 34,8687 %% 0.36
GRAM ALTIN 2.507,65 %% 0,93
ÇEYREK A. 4.100,00 %% 0,93
BITCOIN 2.125.544 %1.805
SON DAKİKA
Google News

Osmanlı padişahları neden hacca gitmemişlerdir?

Son Güncelleme :

09 Aralık 2012 - 17:29

Osmanlı padişahları neden hacca gitmemişlerdir?

Osmanlı padişahları neden hacca gitmemişlerdir?

Değerli okuyucular;

Kendisini tv dizilerinden tanıdığım Usta oyuncu Salih Kalyon, padişahların neden hiç hacca gitmediklerini sordu.

“Moskova’nın Şifresi-Temel” filminin oyunculardan Salih Kalyoncu, ” ‘Kanuni’nin ömrü at sırtında geçiyormuş, sarayda o kadar kadın bulunmuyormuş’ eleştirilerine anlam veremiyorum. Osmanlı tarihinde birçok padişah geldi. Bunların hiç biri hacca gitmemiş, bunlar niye tartışılmıyor” diye gala gecesine katılan basın karşısında  olay yaratacak bir soru soruyor.

 

Ben bu haberi okuyunca ; nekadar yazık vatandaşın televizyonlarda izlemiş olduğu karakterlerin bir konu hakkında araştırma yapmadan geçmişimizle alay etmesi,hele bir de Muhteşem Yüzyıl denen dizi yüzünden bu açıklamayı yapması çok yersiz olmuş.

Önce şu hususu hatırlayalım:

Osmanlı padişahları da bizler gibi birer insandılar. Birçok üstün hizmetlerinin yanında, bir kısım şahıslarını, bir kısmı da umumu ilgilendiren birtakım hata ve kusurları olmuştur. Fakat hizmetleri bütün bir İslâm âlemini, Müslümanları ilgilendirdiğinden o kadar büyüktür ki, hata olarak görülen bazı haleri bunun yanında çok mühim bir yer işgal etmez.

 

Bu umumi bir bakış açısından sonra meseleye gelelim: Hac ibadetini, namaz oruç gibi diğer bazı ibadetlerden ayıran birtakım şartları vardır. Mâlî imkân, yol emniyeti, hürriyet, sıhhî durum gibi hususlar bunlardan önemli olanlarıdır. Bunlarla birlikte, diğer bir şart da, üzerine hac farz olan kimse, bu vazifeyi rahatlıkla yapabilecek yeterli bir vakte sahip olmalıdır. Ömer Nasuhi merhum bu şartı şöyle ifade eder:

 

“Hac vazifesini meşakkatsiz bir sûrette gidip îfa edebilmeye kâfi bir vakit bulunmalıdır. Binâenaleyh, bir kimse hac farîzası için sâir şartları tamamen hâiz olduğu tarihten itibaren bu vazifeyi îfaya müsait bir vakit bulamadan vefat etse, bu farîza ile mükellef olmuş olmaz.”1

 

Çoğu hayatları fetih hareketlerinde ve cihad meydanlarında geçen Osmanlı sultanlarının bu dinî vazifelerini yapacak yeterli zamanı ve vakti bulmaları pek mümkün değildi. Bir kere İkinci Selim’e kadar gelen on bir padişahın hemen hemen hepsinin hayatı cihad meydanında geçmişti.

 

O devirlerin nakil vasıtaları ve ulaşım imkânları da hesaba katılırsa mesele biraz daha aydınlanmış olacaktır. Çünkü o zamanlar İstanbul’dan kalkıp Hicaz’a ulaşmak için en azından üç dört aylık bir zamana ihtiyaç vardı. Bununla beraber bir padişahın tek başına veya birkaç kişiyle yolculuğa çıkması da mümkün değildi. Sefere çıkılacağı veya bir tarafa “azimet” edileceği zaman üç beş ay öncesinden hazırlıklar yapılırdı.

 

Bir padişahın o zaman zarfında aylar sürecek bir sefere çıkarken ordusunun mutlak sûrette beraberinde bulunması gerekirdi. Ordunun sadece savaş maksadıyla yola çıkabileceği de unutulmamalıdır.

 

Diğer taraftan, sadece padişahın şahsî bir hac farîzasını eda etmesi maksadıyla koca bir Osmanlı ordusunu beraberinde götürmesi, maddi-mânevî birçok mahzurları doğururdu.

 

Hac mevsiminin kış aylarına geldiği ve senelerce devam ettiği de düşünülürse, bunun ne kadar imkânsız olduğu kendiliğinden anlaşılır.

 

Meselenin diğer bir ciheti de, mânevî hayattan yapılan şahsî bir fedakârlık olarak düşünülebilir. Şöyle ki:

 

Hac ibadetinin her ne kadar umumi ve geniş pekçok hikmet ve faydaları varsa da, Müslümanın bizzat ferd olarak kendisine farzdır. Bunun için ferd birtakım makul maslahatları düşünerek manevî mes’uliyetin getireceği yükleri kabul ederse, hac gibi bir ibadette yaptığı bir eksiklik sadece şahsına ait bir kusur olarak kalır.

 

İşte padişahlar kendi şahsî rahat ve huzurlarından çok, koca bir İslâm âleminin, bütün Müslümanların emniyet ve selâmetini ön plâna alıyorlardı. Kendi maddi-mânevî hayatlarını Müslümanların rahatı uğruna feda ediyorlardı. Burada şüphesiz, şahsî mükellefiyetleri bakımından birtakım eksiklikleri olacaktı. Bunun mes’uliyetini de zaten peşinen kabullenmiş oluyorlardı.

 

Buna bağlı olarak meselenin siyasi ve idarî cihetine baktığımız zaman farklı bir manzara ortaya çıkmaktadır. Osmanlı idaresi merkezî bir yapıya sahipti. Millet padişahı hep başında görmek isterdi. Çünkü padişahın başında bulunduğu bulunmadığı seferlerin ekserisi hezimetle neticelenmişti.

 

Osmanlı idaresinde her ne kadar vezir, vüzera, divan ve daha bir kısım idarî makamlar bulunsa da, her şey padişaha bağlı, son söz padişaha aitti. Yavuz Sultan Selim’den sonra halifelik de derühte edilince, padişah sadece Osmanlı tebeasının değil, yeryüzünde bulunan bütün Müslümanların manevî reisi durumundaydı.

 

Halkta padişaha bağlılık o kadar mühim bir yer işgal ediyordu ki, henüz çocuk nedecek yaşta bulunsa dahi, tahtta bir padişahın bulunmasına alışmıştı. I. Ahmed, II. Osman ve IV. Murad çocuk yaşta tahta oturmuş padişahlardı. Buna rağmen halk onları padişah olarak tanımış, bağlılık göstermişlerdir. Padişahın uzun bir müddet —savaşların dışında— başta bulunmayışı dahilî karışıklık ve huzursuzluklara sebep olurdu. Hatta Genç Osman iyi bir niyet taşıyarak hacca gitmek giçin İstanbul’dan yola çıktığı halde, daha İstanbul-Maltepe’ye varmadan çeşitli dedi-kodular çıkarılarak huzursuzluklar başgöstermiş, sonunda padişah bu teşebbüsünden vaz geçmiştir.

 

Bu ve bunlara benzer haklı gerekçe ve engelleyici sebepler olmasaydı, Resulullahın (a.s.m.) müjdesine mazhar olan bir Fatih Sultan Mehmed’in, oğlu Veli Bayezıd’ın ve İslâm birliği için hayatını cihad meydanlarında geçiren Yavuz Sultan Selim’in hac farîzasını ihmal etmesine bir mânâ veremeyecektik.

 

Ayrıca Yavuz devrinde Osmanlı sınırları içine giren Mekke ve Medine, Cumhuriyet devrine kadar devamlı gözbebeği gibi korunmuş, imar faaliyetleri sürdürülmüştür. Sadece Sultan Abdülhamid bu mukaddes topraklara verdiği ehemmiyetten dolayıdır ki, Bağdat’tan Medine’ye kadar demiryolunu ağını kurmuştur.

 

Bu kadar Kâbe ve Resulullah âşıkı olan ve kuvvetli bir dinî tahsil ve terbiye görmüş bulunan Osmanlı padişahları, fırsat ve imkân bulsalardı, hacca gitmezler miydi?

Selam ve dua ile… Serdar SELEK

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Sancaktepe escort Zeytinburnu escort Antalya escort Ankara escort Avrupa yakası escort Denizli escort Kocaeli escort Merter escort Nişantaşo escort Levent escort Çapa escort Etiler escort Mecidiyeköy escort Taksim escort Beşiktaş escort Bakırköy escort Bahçeşehir escort Esenyurt escort Avcılar escort Avrupa yakası escort bayan Beykoz escort Üsküdar escort Göztepe escort Erenköy escort Suadiye escort Kurtköy escort Tuzla escort Bostancı escort Ümraniye escort Pendik escort Kadıköy escort Kartal escort Ataşehir escort Anadolu yakası escort Bodrum escort Konya escort Muğla escort Malatya escort Gaziantep escort Eskişehir escort Ankara escort İstanbul escort Kayseri escort Adana escort Şirinevler escort Halkalı escort Marmaris escort Fethiye escort Sarıyer escort Maltepe escort Fatih escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Başakşehir escort Ataköy escort Alanya escort Samsun escort Muğla escort İzmir escort Diyarbakır escort Bursa escort Antalya escort İstanbul escort Göztepe escort Gaziantep escort Adana escort Adana escort Anadolu yakası escort Ankara escort İstanbul escort Ataşehir escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bağcılar escort Bahçeşehir escort Bahçeşehir escort Beşiktaş escort Beykoz escort Bodrum escort Bostancı escort Bursa escort Eskişehir escort Gaziosmanpaşa escort Kadıköy escort Kartal escort Kocaeli escort Konya escort Konya escort Konya escort bayan Malatya escort Pendik escort Şirinevler escort Taksim escort Ümraniye escort Adana escort Antalya escort Bursa escort İzmir escort Bodrum escort Eskişehir escort Konya escort İzmir escort Beylikdüzü escort Kayseri escort İzmir escort Pendik escort Eskişehir escort İstanbul escort escort Fatih escort Antalya escort escort bayan Samsun escort İstanbul escort Bursa escort Antalya escort bayan Antalya bayan escort Antalya escortlar Adana escort Bursa escort İzmir escort Diyarbakır escort Maltepe escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Şirinevler escort Ataköy escort Halkalı escort İstanbul escort Şişli escort Kayseri escort Antalya escort Mersin escort Mersin escort Mersin escort Şişli escort Mersin escort Kayseri escort