Beypiliç’in geleneksel hale getirdiği At yaylası Beypiliç şenlikleri, bu yıl yine Bolulular ve Beypiliçlileri bir araya getirdi. Yenildi, içildi, 20.000’den fazla Bolulu bir yayla etkinliği rekoruna imza attı. Bu arada en çok eğlenenlerin başında Beypiliç Genel Müdür Yardımcısı Hamdi Tanrıkulu geliyordu. Tanrıkulu, KÖÇEĞE bir yandan eşlik etti, öte yandan ‘’ oyun böyle oynanır ‘’ dercesine etrafa havasını attı.
Bu yazı Temmuz ayı dergisi olan Bolunun spor gazetesinin çıkarmış olduğu aylık dergide yayınlanmış. Bunda ne var diye düşünüyor olabilirsiniz. Ama olay öyle değil dostlar, bu KÖÇEK sözünü Beypiliçin düzenlemiş olduğu etkinliğe katılan BOLU KAŞIK EKİBİNE söylemiş.
Bu yazıyı ben okumamıştım, bir müşterimin yanına iş ziyareti için gittiğimde öğrendim ve yüzüm kızardı utancımdan yerin dibine girmiştim o anda, adam demez mi beni görünce ‘’vay köçek hoş geldin’’ dedi ne demek istediğini anlamamıştım ilk başta, abi ne diyorsun anlamadım? Tekrar söylediği böyle köçeklik yaptığını bilseydim bizim düğüne de çağırırdım dedi. Sonra abi şu konuyu bir açıkla bakalım ne dediğini inan anlamadım. Sonra müşterim bana dergideki fotoğrafı gösterdi ve yazıyı oku dedi.
Artık anladım ne demek isteğini; Durumu kendisine anlattım şöyleyken böyle böylenken şöyle diye. Ve müşterimde kızdı ne biçim bir haber yazmışlar diye serzenişte bulundu. Acilen ofise gittim müşterimden dergiyi de alarak ve telefon numaralarını buldum ve aradım.Dedim At yaylı şenliklerini haber yapan arkadaşla görüşebilirmiyim diye sordum ve telefonu o kişiye verdiler başladık görüşmeye.
‘’Dostum sana bir soru sormak istiyorum, KÖÇEK’i bana tarif edermisin’’: Kişi o at yaylasında oynayana köçek denir demez mi, kardeşim sen bu haberi yaparken oradamıydın hayır dedi peki nasıl yaptın bu haberi ben fotoğraflara baktım o şekilde yaptım dedi. Aferin sana bak arkadaşım ben sana hem KÖÇEK’İ tarif edeyim ve de oradaki haberi ben sana anlatayım. KÖÇEK düğünlerde milleti eğlendirmek için pantolon değil etek giyer, atleti görünecek şekilde gömleğini kıvırır, birde elinde kaşık yerine zil takar başlar göbek atmaya buna köçek denir, O şenlikteki görüntüde bunları görüyormusun, hayır abi dedi, hatasını anlamaya başladı. Dur dedim bizi oraya Beypiliç firması çağırdı biz BOLU KAŞIK FOKLOR ekibiyiz, biz Kıbrıscık’ın oyunlarını sergiliyoruz eskiden ihtiyarlarımızın oynadığı oyunları oynuyoruz bilmem anlatabildim mi dedim. Çocuk dinlerken telefonu müdürü aldı bir kez de durumu onunla konuştuk, Tamam dedi bir daha ki dergimizde özür yazısı yazarız. kusura bakmayın yanlışlık olmuş diyerek gönlümü almaya çalıştı.
Bu nasıl bir gazetecilik ki oturduğun yerden haber yapıp bazı kişileri poh pohlayıp, bazı kişileri rezil edeceksin. Senin hiç bir şeyden haberin yok mu, benim bildiğim veya tahmin ettiğim gazetecilik bir haber yaparsın ama bunu araştırırsın yazarsın sonra bu haberi onun sorumluluğundaki kişiler inceler sonra haber yapılır diye düşünüyorum. Öyle haber olsunda nasıl olursa olsun diye gazetecilik yapılmaz.
Evet Ağustos dergisi elime geldi ancak maalesef sözlerinde durmamışlar. Ne bir özür mesajı var nede böyle bir beyanat geçmişler, acaba dedim gözümden kaçmıştır diye defalarca baktım lakin yok. Demek ki kendilerince karşısındaki kişiyi avutup zaman geçer ve de unutulur diye düşünmezler.
Ama ben unutmadım ve de unutmayacağım insanın ağrına gidiyor, benim bir çevrem var, iş gereği bin bir türlü insanlarla muhatap oluyorum,
BENİM İÇİN GAZETECİLİK EŞİTTİR GERÇEKCİLİKTİR.
Serdar Selek
Serdar;bazı gazeteciler kafalarını gömmüşler kuyuya debelenip dururlar.kör olup gözleri görmez.Ben senin yerine olsam onları kumdan çıkarır bir güzel silkelerim;azıcık başları dönsünde kafayı biryerlere vursunlar diye.