SEVMENİN, SEVİLMENİN ANAHTARI!
Başarıyı yakalamak için, çok emek harcadım. Önce çevremin , başarılı olması gerektiğine inandım. İletişim içinde olduğum kişilere değer vermenin, sanatını öğrendim. Yaşadığım ortamın, kusursuz olmasını istedim. Kavgadan uzaklaşmak istedim, sürekli. Sanırım bu isteklerimin bir bölümünü, kazanmak üzereyim.
Karşımda ki, kişinin hatalarla dolu davranışlarının, rolünü değiştirip. O’nu kırıp dökmeden “empati yaparak” hatalarını anlatmaya çalıştım. “ben dili”. O’nun hatalarını yüzüne vurarak, incitmek .”sen dili”. . Sen dili kullanmaktan vaz- geçtim, zor da olsa.
Sen dili, kullandığımda ki davranışlarım şöyleydi:
İletişim halinde olduğum arkadaşlarımı; İtham edici konuşup onları kırdım.
Konuşmalarımı , davranışlarından çok kişiliklerine yönelttim. O’nu anlayamadığımı hissettirdim.
Benimle yeniden iletişim kurmaya çalışan arkadaşlarımın, iletişimlerini engelledim.
Niye ve niçin kızdıklarını anlatmalarına, engel oldum.
Yerli yersiz sert sözlerle, onları kırdım ve incittim.
Sürekli onların kendilerini savunmalarına ve direnmelerine , sebep oldum .
Hep kendimi düşündüm. Başkalarına düşünme fırsatı vermedim.
Beni anlamadılar diye şikayet edip durdum.
Beraber olduğum kişilerin, mutsuz olmalarına neden oldum.
Sağlıklı bir yaşantım olmadığı gibi, hep hayatla kavgalıydım.
Yapayalnız kalmıştım. ,hırpalanmış, itilmiştim. Karanlıklarda kalmıştım. Burnumun ucunu dahi göremiyordum. Güz mevsimini andıran, hayatın içine gömülmüştüm. Ölüyorum sandım bir an. Yine arkadaşlarım koştu yardıma! Davranışlarımı değiştirmek için el birliği yaptılar. Oysa ben onların yüzüne bile bakmaz iken…! “Ben dilini” kullanmayı öğrettiler bana, zor da olsa.
Onları suçlayıcı sözlerden uzaklaştım. Oldukları gibi kabullendim.
Tavır ve davranışlarından dolayı , onları suçlu görmüyordum.
Duygu ve düşüncelerini , saygıyla karşılıyordum.
İletişim kurarak, onların da sağlıklı düşünebilmelerine, imkan sağladım.
Her geçen gün onlarla zaman geçirmenin tadına vararak, birlikte olmaya başladım.
Aramızdaki “kör döğüşü “ anlaşmazlıklarımıza son verdim.
Konuşmalarımızın tadına vararak, onlarla doyumsuz sohbetler etmeye başladım.
Yaşadığımı yeni yeni anlar oldum. Sabah kalktığımda her canlıya selam verdim. Mutluydum artık. Hayat tablomu canlı renklerle boyadım. Çocuklarım kuş sesiyle şarkılar söylüyorlardı. Ben onları , onlar beni anlıyorduk birbirimizi. Gök mavi, ağaç yaprakları yeşil, çiçekler güzel kokuyordu , benim için……!
Ben dili , kullanabilsek keşke. Anlaşmazlıkların doğurup beslediği kavgalar olmazdı. İnsanlar mutlu yaşamanın tadına varırlardı. Kim bilir? her yanını hırs bürümüşler de , bu güzelliklerin farkına varırlardı!
“Sevgi gelince, tüm eksiklikler biter!” Yunus EMRE.
“Dost; acı söyleyebilen değil, acıyı tatlı söyleyebilendir” Mevlana.
İsmail ALTOK
Merhaba değerli hocam guzel ve anlamli bir yazi elinize sağlik tebrik ederim…HER İNSAN EKSİĞİYLE BİR BUTUNDUR,,,,,,,ŞURİ