ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUK, ÇABUK OKUR….!
Ailelerince, çocuklarının ne kadar zeki olduğu merak konusudur. Çocukların bebeklik dönemindeki davranışları ,zekaları konusunda ipucu verir. Emekleme dönemleri yedi- sekiz ay aralığına rastlar. Daha önce emekleyen bebeklerin ,zeka düzeyleri akranlarına göre fazla olduğunun işaretidir.
Bebeklerin, çevrelerini tanıma isteği “merak” ile başlar. Buluşların tabanında “merak” ın olduğu gibi. Sürekli arayış içindedir. Çevresine bön bön bakmaz. Ona yanaşmak ve dokunmak ister, Hareket yeteneğinin sınırlı olduğunun farkına varmadan, bilmediklerine erişmek ister . Bebeğin böyle davranmasının altında yatan, zihinsel gelişimidir. Akranlarına göre zeka düzeyi daha gelişkindir.
Erken emekleyen bebek zekidir. Zeki bebeğin merak yetisi daha olgundur. Beşiğinden uzaklaşmak , içgüdüsel bir istektir. Odanın her yerini ve nesnelerini tanımak ister. Zamanla bu da yetmeyecektir. Zeka düzeyi geliştikçe ve genişledikçe , daha fazla öğrenmek isteyecektir. Zaman dilimlerine yayarak ,öğrenmeyi üretebilmek için daha uzaklara gidecektir. Emekleme yetmeyecektir. Yürümeyi alışkanlık haline getirmek zorunda kalacaktır.
Yaşına girmiş , akranlarına göre yürür olmuştur . Zeka gelişimi üst düzeydedir. Önceden ulaşamadığına ulaşır olmuştur. Konuşmaya da başlamıştır. Zaman su gibi akıp geçmektedir. Zeka gelişimi ve genişlemesi konuşmasına hız kazandırmış , okuma- yazmayı öğrenmiştir.
Üç-beş yaşında okuyan çocukların okuma-yazma öğrenmeleri, zekalarının gelişken olmalarına bağlanır. Artık sorarak, konuşarak öğrenemediği bilgileri okuyarak edinecektir. Okuma etkinliği için de ,internet, tv, gazete ve dergi kullanacaktır. Okuma – yazma becerisini geliştirerek, amacı doğrultusunda kullana bilmeyi öğrenecektir. Anne baba , çocuktaki bu beceri ve kazanımlarının farkına varırlar. Çocuklarının , akranlarından farklı yapıda olduklarını görmüşlerdir. Aslında bu beceri ve yetenekler ,çocuğun ihtiyacına bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Çocuklar, ihtiyaç duydukları için emeklemiş, yürümüş, konuşmuş ve okuyup-yazmışlardır. İhtiyaçlarını giderme eylemleri, erken yada geç olması, zihinsel gelişimi ve genişlemesiyle ilgilidir.
İlkokula başlamadan okuma-yazmaya başlayan çocuklara , okuma –yazma önerilmez. Önerildiğinde ,üstün zeka ile donanan çocuklara yapılacak en büyük kötülüktür. Ancak, ihtiyaçlarını karşılamak amaçlı okuma – yazmaya başlayan çocuğun , bu isteğini yok saymak, engel olmak, görmezden gelmek, o’nun bu üstün özelliklerini kabul etmemek, köreltmek demektir. Bazı öğretmenlerin bu duygulara çanak tutması çok daha üzücüdür. “Okur yazar çocuk, birinci sınıfa gelecek canı sıkılacak, okuldan soğuyacak.” İşte bu görüşler, üstün ve özel yetenekli çocukların gün ışığından karanlığa itilerek heba olmaktadır. Normalleşmeye terk edilmektedir.
Bu çocukların okuma – yazma ve diğer yeteneklerin ,ihtiyaca bağlı ortaya çıkıyor ise ,” hemen şimdi ,doğru bir yaklaşımla talepleri giderilmelidir”. Beş yaşında okuma-yazma öğrenen çocuğa , öğretmen ya da okuma-yazma öğretimini kurallı gerçekleştiren, öğreticiye teslim etmek gerekir. Veya bu becerilere sahip bilim, sanat merkezlerine yöneltilmelidir. Bu merkezlerde okuma – yazma öğretimine alınmaları gerekir.
Bu konuları her ebeveyn nin bilmesi gerekir. Biz de hatırlatmak amaçlı yazdık.
Hoşça Kalın… Çocukça Kalın….!
İsmail ALTOK
Hocam çok güzel çok önemli bir konuya değinmişsiniz ailelerin çoçuklarını yakından izlemesi ve ona göre bir egitim kurumuna çoçuklarını teslim etmesi çok önemlidir. Tebrikler başarılar efendim