Kavrulan bir sima ile odaya girdiğinde sonbahara uğrarcasına dalları kurumuş bir ağaç misali, gazellerini dökmüş, çaresizliğini tezahür ettiriyordu.
Anne yüreğinin kaldıramayacağı kadar ağır, dayanılmayacak hazin bir manzara?
Yüzü güneşin aydınlığına rağmen kapkara, gözleri yaza inat ümitsiz?
Yardım bekliyor, eman diliyor insanlardan?
Kim anlar, kim dinler, ne söyler ve nasıl bir çare bulunur?
Bir kat yukarı çıkmanın verdiği yorgunluk esasen ona vız gelir de lakin uyuşturucuya müptela olan yavrusuna bir derman bulabilse?
Zor nefes alıyor, ancak kilitlendiği hedef gözlerine tüm dünyayı kapatmış neredeyse. Sadece yardım diliyor/dileniyor.
-Kurbanınız olayım, taptaze bir çiçek daha o? Ciğeri, yüreği, beyni, her şeyi taptaze. Yanlış arkadaşları mahvetti onu. Ah! Akılsız kafam nasıl da yalnız bıraktım yavrumu? Bilmeliydim içimin bir türlü ısınmadığı arkadaşlarım dediği o canavarlardan zarardan başka bir şey gelmeyeceğini?
-Ah o uyuşturucu ne kadar da ayağa düşmüş? Birkaç liraya alınıp satılıyormuş, adam zehirlemek ne kadar da kolaymış meğer.
-Yüzü soldu, gözleri kıpkırmızı oldu, eriyor her geçen an, uzaklaşıyor benden. Evden, babadan, abladan uzaklaşıyor? Bir mum gibi çelimsizleştikçe eğriliyor?
Şu annenin feryadına yürek dayanır mı? Hazine dolusu altını olsa gene manasız. Ciğerparesi kolayca, ucuzca elinden alınmış ve neredeyse ölüme yolcu edilmiş.
Uyuşturucu şimdiye kadar bir tehlikeydi, üzerinde konuşuluyor, çalışmalar yapılıyordu. Bonzai belası gündeme geleliden beri, ölüm tehlikesi boyutuna ulaşarak felaket bir hal aldı. Her akşam haberlerde memleketin bir köşesinden uyuşturucu kaynaklı ölüm haberleri gelmeye başladı.
Hangi güç, mihrak ya da mevki bu işin arkasında varsa, nasıl bir kurgu yapıldıysa, devletin yetkililerin bu soruna acil eylem planı yaparak çare üretmesi elzemdir.
Bir liradan başlayıp, her türlü para karşılığında alınabilen bu ölümcül tehlike istatistik olarak muazzam bir genişleme göstermiş ve toplumu/geleceği tehdit eder bir şekle bürünmüştür. Bu illeti kullananlar dahi bundan şikayetçi olmaktalar ve torbalarıyla beraber eylem yaparak adeta imdat çığlıkları atmaktadırlar.
Dağılmış ya da dağılma sürecindeki aile çocukları, anne baba çalışan ve yalnız kalan çocuklar, özellikle büyükşehirlerde ebeveynleri tarafından sokaklara terk edilen çocuklar uyuşturucu tuzağının önde gelen kurbanları arasındadır. Buna okulu sevmeyenler, başarısı düşük olanlar, ergenlik çağının sıkıntılı anlarında yalnız kalan çocuklar da ilave edilebilir.
Bonzainin hedefleri bir daire şeklinde genişlerken bunun için alınması gereken tedbirleri düşünmek, konuşmak ve uygulamak gereklidir. Kanaatime göre bu tedbirleri dört ana başlığa ayırabiliriz.
1-Yasal tedbirler
2-Emniyet tedbirleri
3-Eğitim tedbirleri
4-Aile tedbirleri.
1-Yasal tedbirler:
Yasa koyucu uyuşturucu kullanım ve satımı ile ilgili cezai müeyyideleri artırmalıdır. ‘Ben sadece kullanıcıyım’ diyerek polisten kurtulan genç, bizim tedbiren gevşekliğimizin bir göstergesidir. Yasa koyucu bunun çerçevesini çizerken özellikle büyükşehir varoşlarından enforme edilmiş edinimlerle hareket etmeli ve ona göre cezai madde yazmalıdır. Polisle alay eden, dalga geçen uyuşturucu sahasının figüranları bu cesareti nereden almaktadırlar? Sayın vekillerimizin bu olaya el atmak için bir dakika beklemeleri bile zarardır.
2-Emniyet tedbirleri:
Öğrenci velilerinden aldığımız bilgilere göre bonzai almak isteyen çocuk buna o kadar rahat ulaşıyor ki ara sokaklarda bu işler aleni olarak yapılıyor. Emniyet mensuplarının bu konudaki tedbirleri çok cılız ve yetersiz. Alo 155 arandığında ise telefon genelde geç açılıyor ve açılsa bile polislerin intikali zaman alıyor.
Şahsi kanaatim şöyle ki; polisin bilmediği, haberinin olmadığı bir köşenin, izbe mahallin olması asla mümkün değildir. Varsa bile bu büyük bir acziyettir. Vatandaş biliyor ise emniyet çok daha iyi bilmelidir.
Emniyet güçlerinin çok yoğun işlerinin olduğunu kabul ediyoruz ancak mesele uyuşturucu olunca iş bütün gündemlerin önüne geçmelidir. Şu öneri yapılabilir, emniyet uyuşturucu ile ilgili ihbarlara farklı bir hat tahsis ederek çalışmalarını yürütebilir. Bu sayede uyuşturucu ile ilgili ihbarlara anında müdahale yapılır, bu şekilde zehir tacirlerinin de cesareti kırılır.
3-Eğitim tedbirleri:
Eğitim kurumlarının rehber öğretmen normları doldurulmalıdır. Bu gün uyuşturucu gündeminin yoğun olduğu okulların rehber öğretmen açığı hat safhadadır. Bin öğrenciye bir rehber öğretmen dahi düşmemektedir. Olan öğretmenler de seminerlerden, özel görüşmelerden kafalarını kaldırıp önleyici tedbirlere bir türlü zaman ayıramamaktadırlar.
Sınıf mevcutları ideal olan rakama indirilmelidir böylece öğretmenler öğrencileri ve velileri ile daha sık diyalog kuracak ve birebir görüşmelerle tedbir ve çözümler üretilebilecektir.
Sıkıntının yoğun olduğu bölgelerde öğretmenlere pozitif imkanlara tanınarak sık öğretmen değişikliklerinin önüne geçilmelidir. Mesela ücretlerde yapılabilecek belli artırmalar bu konuda büyük ilerleme sağlayacaktır. Kanaatimce mahalleyi tanıyan öğretmen çözümün en başta gelen tedbirlerinden birisidir.
Okul çevresi başıboş gezen gençlerin bekleme mekanı olmaktan çıkarılması gerekir. Kimse kral çıplak diyemiyor ne yazık ki. Diyenler iş bilmezlikle suçlanmakta ve vaziyet idare edilmeye çalışılmaktadır. Bu gün neredeyse her okulun önünü mesken tutan ve okullara zarar veren, okul yöneticilerine sıkıntı çıkaran, öğrencileri ve velilerini rahatsız eden başıboş tipler bulunmaktadır.
Okullar en hassas mekanlar olmasına rağmen en korunmasız ve güvenlik bakımından en zayıf yerlerdir. Yasa koyucuların okul civarında başıboş gezen ve okul idarecileri tarafından bildirilen kişilere cezai müeyyide kararı alması ve bunu kanunlaştırması bir zorunluluktur. Okulun karşısında bekleyen, müdüre, öğretmene diklenen kişilere karşı ağır yaptırımlar gelmelidir. Ayrı bir tartışma konusu olmakla beraber bu kişiler öğretmenlere posta koyarak aynı zamanda diğer öğrencilere idol olmaktalar ve öğrencilerin zihinlerini bozmaktadırlar.
4-Aile tedbirleri:
Anne babalar uyuşturucuya karşı evlatlarını korumak için tedbirler almalıdır. Evvela çocukları meşru yöntemlerle meşgul etmek gerekir. Çocukları spor, müzik, el becerileri gibi çeşitli hobilerle tanıştırarak onların zamanlarını daha iyi değerlendirmeleri için çalışmalar yapılmalıdır. Çocuk elde edeceği bir beceri ile kendine gelir, toplumda takdir görür ve böylece tatmin olmak için farklı yolları aramaz.
Ebeveyn çocuklarının arkadaşlarını da gözden geçirmeli, çocuğu yanlış yöne sevk etme ihtimali olan kişilerle arkadaşlık yapmasına müsaade etmemelidir. Bu anlamda anne baba bir hafiye gibi çalışarak, evladını uzaktan takip etmeli gerekiyorsa müdahale ederek ince ayar yapmalıdır. İnce ayar dememin sebebi ise ergenlik sürecindeki çocuklar işlerine fazla karışılmasından da hoşlanmayacağı için yeni bir tartışma konusunu ortaya çıkarmaya sebep olmamaktır. Anne baba bunun ayarını iyi belirlemelidir.
Evladının olumsuz bir arkadaşının varlığından şüpheleniliyorsa ve buna mani olunamıyorsa gerekirse farklı bir yere taşınarak kötü arkadaşlardan çocuk kurtarılmalıdır. Bu en son çare olmakla beraber iş bu raddeye gelmeden tedbir alınmalıdır.
Ülkemizde bazı vakıflar, dernekler, kulüpler bulunmaktadır. Bunlar çocuklarla ilgilenmekteler ve onları üniversiteye kadar yetiştirerek takip etmektedirler. Ebeveyn mümkünse evladını böyle bir teşekkülle tanıştırarak zararlı etkenlerden koruyabilir.
Çocukları uyuşturucuya karşı korumada en büyük vazife kuşkusuz anne babaya düşmektedir. Anne baba tüm kurguları gençlerin ahlakını ve maneviyatını bozmak üzerine bina edilen medyatik ve çevresel etkenlerden çocuğunu korumak için uyanık olmalıdır.
İş güç, para, şöhret, eğlence, tatil vs? Hiç birisi bir çocuğun yetiştirilmesinden ve geleceğinden daha önemli değildir. Çok zengin olmuşsunuz, çocuğunuz maazallah ahlaklı değilse, sağlıklı değilse, menfiyyata müptela ise ne işe yarar?
Ateş düştüğü yeri yakar. Ağlayan annelerin, çaresiz babaların, bağımlı olmuş yavruların derdine derman olması gereken ilgilileri sorumlu olmaya çağırıyorum. Maazallah bu ateş bir gün hiç umulmadık kişileri de yakabilir. Yani kendimizi değil toplumu düşünelim.
Son günlerde bonzai en çok duyulan ve insanları en fazla rahatsız eden kelimelerden birisi. Milletçe herkes, elinden gelen çalışmayı yaparak toplumsal bir illet haline gelen bu sıkıntıya çözüm üretmelidir.
(Not:Bu yazım 19/08/2014 tarihinde Yeni Şafak Gazetesinde yayımlanmıştır)