KUR’AN MEVSİMİ, MANEVİYAT İKLİMİ…
Kur’ an- ı Kerim sadece sevap almak, ya da mezarlıklarda okunmak için indirilmiş bir kitap değildir. O’ nun bize vermek istediği evrensel mesajları öğrenmeye çalışmak, onun hükümlerini evvela kendi hayatımıza tatbik etmek, ardından iyiliği emretmek ve kötülüklerden sakındırmak için gayret göstermek Müslümanların önde gelen vazifelerinden biri olmalıdır. Bu yüzden O’ nu öğrenmek için uğraşmalıyız.
Okulların kapanması ile beraber özellikle çocuklarımız için Kur’an’a koşmanın vakti gelmiştir. İnsanoğlunun yegane rehberi olan, hayat nizamımızı, kurtuluş reçetemizi öğrenmeli ve öğretmeliyiz.
Rasulüllah Efendimiz’ in (sas) ”Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğreten ve öğrenendir” düsturuna uymanın ve “En hayırlı” olmak için çabalamanın tam vaktidir. Yaz tatilini fırsata dönüştürmeliyiz. Nereye gidersek gidelim, köyümüz olabilir, herhangi bir tatil beldesi olabilir, evladımızın elinden tutup Kur’an’ ı ve dini bilgileri öğrenebileceği bir mekanı mutlaka bulalım ve onu oraya dahil edel im. Çünkü bu aynı zamanda mü’min anne ve baba için, bu dünyada vazifedir, ahirette ise “Sadaka-i cariye” (Bitmeyen, tükenmeyen amel) dir.
Dedeler, nineler, analar, babalar, ve herkes!…
“Müminim” diyerek İslam inancını taşıyanlaradır bu lafım. Ya da elinde bir şekilde iletişim aracı olan mütedeyyin yazar, çizer, gazetecileredir bu seslenişim! Lütfen elinizde hangi imkan varsa Kur’an eğitimi ve öğretimi için, kullanınız, kullanalım…
Sorunlarımızın, problemlerimizin, buhranlarımız sebebi, mutsuzluklarımızın kaynağı, şüphe yok ki Yüce Kitabımız’ dan habersiz oluşumuzdur. Birilerinin dediği gibi psikolojik, patolojik vs. değildir. Zira bahsedilen o etkenler dış sebeplerdir, asıl neden Efendimiz(sav)’in de ahlakının kaynağını oluşturan ve “en büyük mucize” olan Kur’an’dan habersiz oluşumuzdur.
Bizler artık çocuklarımızı, TV ya da internet nesli olmaktan, dininden, diyanetinden habersiz yetişmekten korumalıyız. Okulların kapanmasıyla Kur’an mevsimini başlatmalıyız.
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı; Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı” diyen M.Akif ERSOY Yüce Kitabımız’ la olan, olması gereken irtibatımızı ne kadar da mükemmel özetlemiştir.
Mesela acizane ben kendi adıma şöyle bir seferberlik başlattım. Nereye gidersem gideyim bulunduğum ortamda rastladığım okul çağındaki çocuklara veya onların ebeveynlerine Kur’an hakkındaki fikirlerini sorup, Kur’ anı öğrenmeleri/öğretmeleri konusunda dilimin döndüğü ve nazımın geçtiği ölçüde uyarı yapmaktayım. Kur’an eğitimine başlamış ve devam edenleri de taltif ederek, onları teşvik etmeye gayret göstermekteyim.
Bu arada Kur’an öğretenlere de bir uyarı yapmak istiyorum…
Sevgili Hocalarımız! Kutsal bir mesleği, peygamberi bir vazifeyi icra etmektesiniz. Lütfen size teslim edilen yavruların kıymetini biliniz ve onlara bir şeyler kazandırmaya çalışınız. Malumunuz, artık eski yöntemler bitti. Yeni anlayışla yeni taktikler üreterek öğrencilerimize Kur’an’ı öğretmenin yanında, yeterince ilmihal bilgisi ve güzel ahlak kazandırma gayreti içerisine de girelim. Bize gelen çocukların ahlakında bir düzelme mutlaka olmalıdır. Zaten Diyanet İşleri Başkanlığı’ nın da bu konuda bir çalışması bulunmaktadır. Bildiğim kadarıyla bir müfredat ile kurslarda yapılması gereken işler ortaya konmuştur.
Elimizde pek çok imkanlar mevcuttur. Fırsat varken onları seferber edelim ki Cenab-ı Hak (cc) bu çalışmamızı belki şükür sayar da bize yeni nimetler bahşeder inşallah.
Evet bu yazı dahi Kur’an çalışmasının bir gereğidir. Bağlama, gitar, halkoyunları vs. nasıl kültürel bir öge halinde gündemde kalıyorsa, bizim de yaşama sebebimiz olan Kur’an’ı en az onlar kadar öğretme, anlatma sadedinde çabalamamız gerekmektedir. Bu konuya duyarsız kalmak en büyük hata olacaktır.
O halde Kur’an mevsimini, maneviyat iklimine dönüştürmeye ve böylece aynı zamanda şu üç ayları en güzel şekilde değerlendirmeye var mısınız?
Selam ve dua ile…
Abdulbaki MURAT