Son günlerde Türkiye’ nin gündemini meşgul eden ve bir kuş etrafında kopartılan fırtına insanlarımızın birbirini anlamada ve algılamada ne kadar zayıf olduğunun bariz bir göstergesi olmuştur. Bu kuş bildiğiniz anlamda masum bir kuş değil elbette. Her ne kadar birileri ona masum dese de kazın ayağı öyle değil aslında…
O masum(!) kuş ki, bir sürü zararlı içeriği bünyesinde barındırıyor, gençliğin ahlakına sorumsuzca darbe vurabiliyor.
O masum(!) kuş ki gagaladığı kişileri yaralıyor, kanatıyor, parçalıyor; ama en ufak bir sorumluluk üstlenmeyerek koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ ni tanımazdan gelebiliyor.
O masum(!) kuş Fransa, İngiltere gibi ülkelerin uyarılarını harfiyyen yerine getiriyor, mesele Türkiye olunca tınlamıyor ve koskoca ülkeyi yok sayabiliyor.
Sekiz milyon takipçisi ile kullanımda dünyada ön sıralarda olan Türkiye gibi bir ülkeye ne reklamdan ne de tanıtımdan bir pay ayırıyor üstelik aymazca bir tavır takınarak vurdumduymaz bir mantığa bürünebiliyor.
Ayrıca:
Küfür, hakaret, dedikodu, yalan, zırva ve benzeri bütün gayr-i ahlaki içerikler bu kuş marifetiyle normalleştiriliyor ve halkın ahlakı dejenere ediliyor. Bunu yapanların herhangi bir sorumluluğu da olmuyor.
Neymiş efendim özgürlükler sınırlandırılıyormuş. Dünyanın hangi ülkesinde bir başbakana, bakana veya vatandaşa küfür etmek bu kadar serbest. Mübarek(!) kuşu otomatiğe bağlamışlar muhataplara, 7*24 küfür ediyor, onları aşağılıyor…
Perdenin gerisinden yumruk atar gibi galiz küfürler savuran bu kuş’ un bu kadar özgür ve sorumsuz olmasını savunanlara şaşmamak elde değil doğrusu.
Onlara şunu sormak istiyorum; size veya ailenize komplo kurularak elde edilen içerikler bu masum(!) kuş marifeti ile dünyaya servis edilse gene de bu özgürlüğü savunacak mısınız?
Hesap soracağınız bir merci yok, kim yapıyor deseniz bilen yok, lakin iş kendinizi (an itibariyle) ilgilendirmediği için özgürlük savaşçısı kesiliyorsunuz. Üstelik bu savaşta Türkiye’ nin ahlakını bozan, yalanı zırvayı, ahlaksızlığı normalleştirme vazifesi yapanlarla da aynı kulvarda mücadele ediyorsunuz. Ahlaksız içeriklerin TT yapıldığı başka bir ülke var mıdır acaba?
“Suçlular kimse tespit edilsin, cezalandırılsın” deniyor; hangi birini, kimi nasıl? Zaten o masum(!) kuşun kanadının ardına gizlenenler o kadar cesareti olsa kendi namıyla yazarlar. O zaman da “herkesi suçlu yaptınız” olur.
Devletin bu konuda çözüm üretmesi kadar normal bir şey olamaz. Kurallara uygun sosyal medyaya evet, fütursuzca özgürlüğe hayır…
Şu hikaye ile bitirelim: Aslanın birisi ormanda uyurken üzerinden bir fare geçer, aslan hemen farenin kulağından tutarak “bu ne densizlik nasıl benim üzerimden geçersin?” diye kükrer. Zavallı fare korkar ve “sayın kralım koskoca aslan minik bir fareye bu denli kükrer mi?” der. Aslan şöyle bir gerilir, hafifler ve “tamam” der; “tamam da, bir kez geçmene bir şey demem lakin yol yaparsın, ondan korkarım”.
Evet ülkemiz birilerinin yol yaparcasına gezdiği, sorumsuzca cirit attığı kabile devleti değildir. Kanunu, nizamı, kuralı kaidesi, vatandaşlarına karşı sorumluluğu olan köklü bir memlekettir.
Hepimize lazımdır; örselemeyelim…
İlahi… Benzer yazıyı başka kaynaklarda da gördüm aynı çizgide 🙂