ÇOCUĞUM OKULDAN KORKUYOR ………!
Okulların açılma zamanı geldiğinde, çocuktan önce anne babada başlayan okul kaygısı, çocuğu etkilemektedir. Nedense anne baba bunu kabul etmez. Aile bireylerinde bir kıpırdanma başlamıştır artık. Ev ortamı yaşantısına alışkın, kuralsız, özgür davranışlarının sonunun geldiğine inanır olmuştur çocuk, huzursuzdur. Belki de hayatında ilk defa karşılaşacağı çocukları hayal eder durur günlerce. Yapmak zorunda olduğu ödevler şimdiden korkutmuştur gözünü. Ne güzeldi evde yaşamak, anne babaya istediğini yaptırmak. Renk renk kalemler, kitaplar, okul çantası, silgi, çeşitli giysiler ne zordu bunlarla yaşamak. Hem okulda ne yapıldığını da bilmiyordu. Korkuyordu işte. Daha diğer korkularla baş ederken, yaralarının izleri silinmemişken. Üstelik “annemde babamda ,benden ayrılmak istemiyorken, annemin yokluğunu her zaman ,her yerde hissederim” v.b yakınmalar başlamıştır.
“Okul korkusu; Okul çağındaki çocuğun okula gitmeme yönünde direnmesi, arkadaşlarını kabul etmemesi ve ağlama gibi tepkiler göstermesi”. Pedagog Güzide Soyak böyle tanımlamıştı, okul korkusunu. Bana göre; Asıl nedenlerden birisi de anneye bağlılıkta; annenin çocuğuna bireyselleşme özgürlüğü tanımadığı yönündedir. Annenin de çocuğa olan bağlılığın gerçek yüzünün ortaya çıkmasındandır. Sonra da ekilen kaygı ve korku tohumlarının göz göre göre yeşermesini beklememizdir.
Okula başlamadan önce, okulun bulunduğu alanın gezdirilmesi, oyun sahalarında ebeveynleriyle oyun oynaması sağlanmalıdır. İmkân var ise, sınıfları gezdirip sıralara oturtulması, gibi etkinlikler uygun olacaktır. Bu ve buna benzer etkinlikler, çocuğun okula beslediği negatif duyguları gidermesinde yardımcı olacaktır. Okul korkusu hızlı ele alınıp, çabuklaştırılarak önlenebilir.
En dikkat çekilmesi gereken bir konu da; Bağımlı, ilişki kuramayan, arkadaşları ile oyun oynamayan, anne ile ilişkisi sağlıklı organize edilmiş çocuklarda ,okul korkusu görülmesidir. Bu çocuklarda ilgi ve enerji kaybı, sinirlilik, içe kapanıklık, nedensiz ağlama durumu, baş ve karın ağrıları görülebilir. Okul ile ilgili problemler dikkatle dinlenilmeli, kaygılarının olabileceği kabul edilmelidir.
Aile bireyleri, çocuğun okula gitmesi konusunda kesinlikle hem fikir olmalıdır. Anne- babanın çocuğun kaygılarını anladıklarını, zamanla geçeceğini, okulda öğrendiklerinin kendisi için önemli olduğunu sık sık vurgulamaları, yerinde olacaktır. Ayrıca çocuğun anne babaya olan bağımlılığını azaltıcı oyunlar oynamaları ve yap-boz oyuncaklarla oyalanmaları sağlanmalıdır. Okul ihtiyaçlarını çocukla birlikte yapmaları daha uygun olacaktır. Bu dönemde anne baba dikkatli olmalı, doğan tüm problemlere anında, çocuğu içine alacak çözümler üretmelidir.
Okul korkusunu, çocuktan kaynaklanan nedenlerin üstesinden gelmeye çalışırken, okul ve öğretmenden kaynaklanan nedenlerinde gözden geçirilmesi gerekir. Öğretmen çok dikkatli olmalıdır. Çocuğun öğretileni yapamıyor olması, çocukta kaygı oluşturacaktır. Öğretmenin sıcak davranışı çocuktaki öğrenememe sonucu oluşan öğrenme kaygısını, ortadan kaldıracak veya hafifletecektir. Öğretmen, bu konu da yardımcı olabileceği kanıtlayıcı davranışları sergilemelidir. Katı, kuralcı yaklaşımlardan uzak durmalıdır. Çocuğa, okula gelmesi gerektiğinin ne kadar önemli olduğuna inandırmalıdır.
Okulun da öğrenciye göre donanımlı, istek ve ihtiyaçlarını giderici bir yapıda olması gerekir.
Okul korkusu, öğrenim döneminin her safhasında ortaya çıkabilen önemli bir sorundur. Bu dönemlerde çocuğun bireysel gelişimine önem verilir, anne-çocuk ilişkisi doğru organize edilirse tekrar ortaya çıkmayabilir.
Ancak çocuğun eve bağımlılığı desteklenir, okula gitmeme gibi eğilimleri görmezden gelinirse, tekrar bu sorunu yaşamamız kaçınılmaz olacaktır.
Çocuğa ilgisiz olmak ya da aşırı ilgi göstermekle, çocuğun duygusal, bilişsel gelişimini engellemiş oluruz.
Öğrenme ve uyum sorunlarını devasa haline getirmemiz, farkında olmadan yapılan en büyük kötülüktür. Çocuklarımızın bireysel gelişimlerini kazanmasında yardımcı olmak, maliyeti olmayan bir davranıştır. Sonunda onların kendilerine güvenleri sağlanacaktır. Başarılı çocukların arkasında daima başarıyı destekleyen, ailelerin olduğunu unutmayalım.
Yazımda her anne babanın, okulun, öğretmenin ve çocuğun kendinde bulacağı aksaklıkları dile getirmeye çalıştım. Sorunların giderilmesi için düzgün, planlı ve programlı işbirliği gerekiyor. Haydi! Çocuklarımız için, işbaşı yapalım mı?
Hoşça Kalın, Çocukça Kalın…!
İsmail ALTOK
süper yazı abi tebrik ederim