ENDERUN USULÜ TERAVİH VE BOLU UYGULAMASI!
Ramazan ayının tüm manevi iklimini hissediyoruz. Her Müslüman istek ve arzusuna göre bu manevi havadan hissesine düşeni almaktadır. Umarım bayram geldiğinde dağarcığımızı boş bir halde bulmayız.
Her toplumun kendine ait olan farklılıkları vardır. Aynı inanç yapısı içerisinde bile bu farklılıklar kendisini gösterir. Türkler olarak bizim de diğer milletlerden farklı olarak İslam’ ı algılama ve uygulama tarzımız vardır. Vahiy ve tevhit çizgisinde olduğu sürece bu farklılıklar tefrikayı değil İslamiyet’in evrenselliğini gösterir. Ramazan ayına mahsus uygulamalarımız da böyledir. Toplumumuzun son birkaç yıldır haberdar olduğu “Enderun Usulü Teravih Namazı” da bize özgü değerlerimizden biridir. Fıkhî açıdan farklı değerlendirmeler yapılsa da İbadetin, fıtrî bir gerçeklik olan sanatla birlikteliğinin bir sunumu. Peki nedir Enderun Usulü Teravih Namazı?
Enderun usulü teravih namazı, Osmanlı iç teşkilatında, sarayda, Hırka-i Saadet’te, saray camileri, büyük cami ve dergahlarda kılınırmış. Zamanla Anadolu’daki camilere de yayılmış. Uzmanlar, kaynağını Buhurizade Mustafa Itri Efendi’ye (1712) dayandırıyor.
Enderun usulü, iki şekilde uygulanıyor. Birincisi imam müezzin topluluğunu makam geçkileri ile yönlendirir, ikincisinde ise makamlar arasındaki geçkileri müezzinler sağlar. Bizde daha ziyade uygulanan şekil ikincisidir. İlk gecede müezzinler geçkileri sağlar. Fatiha’dan sonra okunan zamm-ı sureler rastgele seçilmiyor. Manalarına bakılarak tertip ediliyor. Örneğin rahmet ayetleri, tesbih ayetleri ya da Hz. Muhammed (sav)’den bahseden ayetler tercih ediliyor. İlk on günde Ramazan ayına ulaşmaktan duyulan sevincin dile getirildiği ilahiler, ikinci on günde Allah’tan rahmet ve merhamet niyaz eden ilahiler söyleniyor. Son on günde ise Ramazan’ın uğurlanmasından duyulan hüzünlü ilahiler meşk ediliyor. Eskiden gezici teravih grupları şehirleri gezer, teravihleri kıldırırmış. Tilavetler arasında şerbet dağıtılır, namaza geç gelen, biraz müzik bilgisi varsa imamın makamından kaçıncı rekatta olduğunu anlarmış. Bu usul ve tertipler sözlü olarak aktarıldığı için bugünlere ulaşan yazılı kaynaklar pek yok. Ancak, Sultan Abdülaziz’in torunu Mahmut Şevket Efendi’nin günlüğü yıllar sonra Emin Saraç’a Hocaya intikal etmiş. İçinde dönemin teravihleri var. Türkiye’de musiki eğitimi almış müezzin sayısı azalınca 1950’li yıllarında bu gelenek tamamen ortadan kalkmış. 1996 yılında Mehmet Kemiksiz, Üsküdar’da musiki yeteneği olan müezzinlere eğitim verip çevre camilerde Enderun usulü teravihi kıldırmaya başlamış. 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın desteğiyle de kadroyu genişletmiş. Hatta çalışmaları kayda alınmış, bütün müftülüklere gönderilmiş. Kitabı basılmış. Hüdai Tasavvuf Topluluğu’nu çalıştıran ve baş müezzinlik görevini üstlenen Kemiksiz, bu geleneğin yıllarca devam etmesini istiyor.
Kısaca bilgi verdiğimiz bu usulün İstanbul’daki selatin camilerinde uygulanması gayet doğaldır. Ancak bu uygulamanın bir Anadolu kentinde Bolu’ muzda uygulanması takdire şayandır. Devletin farklı projelerinde zorunlu olarak pilot il olan Bolu’ muzun din gibi yaşamsal bir konuda öncü olması, hele hele bunu Bolu’ da görev yapan kendi öz evlatları olan din görevlileriyle yerine getirmesi hepimizi sevindirmesi gerekir. Yıllarca Mehmet Kemiksiz hocadan ders alan bu din görevlilerimiz üç yıldır Bolu’ da Enderun Usulü Teravih namazı kıldırıyorlar. Her gün farklı bir camide bu geleneği sürdürerek halkımızı geçmişten gelen bu güzellikle buluşturuyorlar. Ramazan ayını Bolu’ da geçiren hemşehrilerimiz henüz bu zevki tatmamışlarsa, çok şey kaybettiklerini bilmeleri gerekir.
Bolu’ muzda bu ecdat geleneğini yaşatan İsmail Hakkı AKMANŞEN, Eşref DALKIRAN, Ali EROL, İbrahim YURTÇU, İbrahim SARIDOĞAN, İsmail ASLAN, Yasin DÜĞEN, Ali CEYLAN, Muharrem YILMAZ, Mustafa AKYAMAN, İsmail ÇELİK ve Mustafa ARACI hoca efendileri tebrik ediyoruz. Onlara bu imkanı hazırlayan İl Müftüsü Mehmet ŞAHİN’ i de kutluyoruz. Ramazan ayının ilk günlerini geçirdiğim memleketimizdeki bu güzelliği sizlerle paylaşmak istedim. Ramazan ayının hepimize huzur, barış ve esenlikler getirmesini diliyorum. Sağlıcakla kalın…
Ömer AKMANŞEN
Keyfini çıkarın. Köylerde “siratel musdakıyma, sıratel” diyebilen imamlar, ezan makamlarını bırakın…