ERDOĞAN FIRTINASI ÇATIYI UÇURDU
Tarih kolay kolay lider yetiştirmez. Liderler içinde bulundukları toplumun çalkantılı ekonomik, siyasal ve toplumsal ortamında sıra dışı ama halktan yana tavırlarıyla mevcut sisteme bir başkaldırı olarak ortaya çıkarlar.
İster, Mussolini ve Hitler gibi kitleleri peşine takıp felakete sürükleyen liderler olsun isterse Churchil gibi ülkesini savaş batağından zaferle çıkaran liderler olsun, ortak özellikleri içinde bulundukları toplumların müşkül zamanlarında kurtarıcı olarak ortaya çıkmalarıdır. Ve toplumlar öyle bir fabrika gibi sürekli lider üretmezler. Yüzyıl içerisinde bir toplumda ortaya çıkan lider sayısı ikiyi ya da üçü geçmez. Tıpkı inancımıza göre her yüzyılda bir gelip dinimizi yozlaşmaktan kurtaran evliyalar gibi liderlerde gelirler toplumun aksayan yönlerini düzeltip, işleri rayına sokarlar ve giderler.
Türkiye’de Atatürk’ün nasıl bir ortamda bir lider olarak ortaya çıktığını ve tarihe geçtiğini biliyoruz. Atatürk’ün rayına soktuğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti zaman içerisinde dönemin tarihsel koşullarının da etkisiyle ekonomik, siyasal ve toplumsal bunalımlara girmiş ve bunu kendisine fırsat bilen bürokratik oligarşinin 2002 yılına kadar süren hegemonyası altında varlığını sürdürmüştür. Bu süreçte Menderes gibi, Erbakan ve Özal gibi liderler ortaya çıkıp topluma ışık olmuşlarsa da etkinlikleri fazla uzun sürmemiştir.
Özal’ın ani vefatının ardından Türkiye’nin Erbakan gibi bir liderden de yararlanma fırsatını kaçırdığı ve artık depremde toplanan yardım paralarından maaşları ödemek için medet umacak kadar uçuruma sürüklendiği, toplumun bir kesiminin hatta çoğunlukta olan inançlı kesiminin sırf inançlarından dolayı ötekileştirildiği bir dönemde bir lider gecenin karanlığının üzerine ay ışığı gibi doğuyordu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak İstanbul gibi kangren olmuş bir şehirde gerçekleştirdiği yönetim mucizesi, kitlelerin aradıkları kurtarıcı liderin izlerine ilk rastladıkları olay oluyordu. Yağmur yağmayan barajları kurumuş ve susuzluktan kırılan İstanbul’da dua ile yağmur mu yağdıracaksın diye alay eden inançsızlara inat Cenab-ı Allah’ın ilahi yardımıyla yağan yağmurların barajları doldurduğu ama ahmakları ısladığı dönemde, mevcut statükocu anlayış da halktan yana bir lider tehlikesinin yaklaştığını fark etmişti.
Bu tehlike nedeniyledir ki, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için düzmece bir yargı kararıyla hapse yollarlarken, gazetelerine ‘’muhtar bile olamaz’’ diye başlıklar atmışlardı. O’nu muhtar bile yapmamaya uğraşırlarken kendileri Anayasa kitapçıklarıyla devrilecek kadar çelimsiz çıkmışlar, kaçarcasına aldıkları bir erken seçim kararının ardından 2002 Halk Devrimiyle yönetimi muhtar bile olamaz dedikleri adama yani Recep Tayyip Erdoğan’a teslim etmek zorunda kalmışlardı.
İşte Recep Tayyip Erdoğan bir lider olarak Türkiye’nin içinde bulunduğu bataklıkta, Türk Toplumunun bünyesinden Statükoya karşı ve halkın yanında halkın diliyle ortaya çıktı.2002’de Türk Halkı AK PARTİ’yi tek başına iktidar yaparak bir halk devrimi gerçekleştirirken, bayrağı devralan Recep Tayyip Erdoğan ise 2014’e kadar olan süreçte adeta bir Sessiz Devrim gerçekleştirdi.
Batmak üzere olan bir ülkeyi Dünya’nın sayılı ekonomileri arasına sokan, duble yollar, demir ağlar, üçüncü köprü ve üçüncü havayolu projeleri , denizin altından geçen tüp geçitlerle kıtaları birbirine bağlayıp yüzyıllık hayalleri gerçekleştiren Recep Tayyip Erdoğan, kendi kabuğuna çekilmiş vaziyete göre tavır alan geleneksel Türk Dış Politikasını, One-Minute diyerek kabuğundan çıkarmış, Türkiye’yi Dünya Ülkeleri arasındaki saygın pozisyonuna kavuştururken kendisini de bir Dünya Lideri olarak kabul ettirmiştir.
On iki yıllık bu süreçte tarih boyunca milletin kanını emen statükocu ve darbeci zihniyeti tasfiye edip Devletin karşısında Milleti egemen kılan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olarak milletin başına taç olmasını hazmedemeyen, eski Türkiye’nin oyunbozanları, kendi temellerinin çürüklüğüne bakmadan Çatı kurmaya kalktılar. Çürük tahtalardan oluşturmaya çabaladıkları bu derme çatma çatı, 10 Ağustos’ta esen Erdoğan Fırtınasıyla yerle bir oldu.
Türk Milleti, kendisine dayatılan dış kaynaklı projelerin ürünü olan Ekmeleddin’e bir Osmanlı Tokadı attı. Türk Milleti, epey bir zamandan beri başarısızca sergilenen EKMELEDDİN SHOW’u tutmadı ve yayından kaldırdı.
Türk Milleti, kendisini uçurumun kenarından alan liderine vefasını gösterdi ve kendi başına reis yaptı. İlklerin Lideri Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet tarihinde ilk defa Cumhurbaşkanını halkın seçmesini sağlayarak Cumhuriyeti gerçek anlamına kavuşturdu. 10 Ağustos Türkiye Cumhuriyeti Tarihi’nin önemli bir miladı olacaktır. Bugünden itibaren Türkiye artık yeni bir istikamet kazanmıştır. Bu yeni istikamette artık iki ileri bir geri değil DAİMA İLERİ anlayışıyla daha çağdaş ve demokratik lider bir Türkiye vardır. Yeni Türkiye yolunda alınan bu sonuç, Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı vatanımıza ve milletimize hayırlı olsun.
MUTLU BİLGE
11.08.2014/BOLU