GÜNEŞLE DENİZİN BİRBİRİNE OLAN TUTKUSU
Sakin bir hayat yaşarken DENİZ, günlerden bir gün yine her zaman ki gibi sabahın ilk ışıklarını yeryüzüne gönderen sonsuz bir aydınlığa boğan GÜNEŞİ görmüş. Uzun uzun bakmış ona ve ilk kez bir şeyler hissetmiş ona karşı. Işıl ışılmış güneş, tatlı tatlı gülücükler atıp denize göz kırpan, deli deli dalgalarını kıyıya vurarak melodiler söyleyen bir peri gibiymiş Deniz. Güneş denizin ilgisini anlamış onun için her gün bir başka doğuyormuş en güzel ışıklarını yansıtıyormuş denizine. Günlerden bir gün artık bir birlerine duygularını açmaya karar vermişler ve başlamışlar söze.
GÜNEŞ DİYOR Kİ
Ey deniz, Seni tanımak Seni anlatmak, nasıl tarif edilir bilmem ki! Seni tarife, senin duruşundan sözlerinden bakışından daha iyi söz olmaz. Seni tanımak uçsuz bucaksız bir denize bakar gibi tıpkı, binlerce şeyi içinde saklayan, kızınca öfkesinden kıyıları döven, hırçın kayalara meydan okuyan.
SENİN YÜZÜNE BAKINCA YÜREĞİNİ GÖRÜR İNSAN
Herkes gibi değil belki ama ben seni tanımaya duruşun la sohbetinle başladım. Kocaman bir yürek vardı karşıdan bana bakan. Biliyordum kimsenin göremediği bir yürek. Yüzünü görmek, sesini duymak birlikte vakit geçirmek değildi seni tanımak. Ne biliyormusun? Senin sohbetlerinle seyahat ederken, mavi ufukların, yeşile doymuş ormanların, aşılmaz dağların ve sönmemiş sevdaların tatlarını bulmak içindeki sonsuz ırmakların sesini dinlemekti. Gökyüzünde kanat çırparcasına süzülmekti uçsuz bucaksız seni tanımak demek.
DENİZ DİYOR Kİ
Seni tanımak yosun gözlerine bakarken GÜNEŞE dokunmak gibi bir şey, seni tanımak umudu her daim yaşatmak demekmiş. Seni tanımak önce kendimi bulup sonra sana esir olmakmış. Seni tanımak ama seninle olamamak kor ateşler misali yanmakmış. Seni tanımak bir tomurcuğu bir goncayı tutmak tüm güzelliklerin toplamını görmek demekmiş. Seni tanımak renklerin en güzelini saçlarında bulmakmış. Yosun gözlerinin içinde kaybolmakmış.
GÜNEŞ DİYOR Kİ
Seni tanımak demek. Çok küçük bir bebeği sever gibi masum. Aynı anda çok eski bir dosta sarılır gibi güven verici sanki. SEN Zamanın çok örselediği bir gönül adamısın. SEN kırılıp sonra kendi parçalarını tamir etmiş yüreğinin derinliklerinde çok şey yaşayan ama hep susan, uzun zaman beklenen bir yolcu gibisin. Bu arada, zaman derken aslında insan demek istediğimi bilirsin. İnsanlar seni üzmüş örselemiş demek istedim Daima hassas olanlar, adil olanlar, yüreğiyle görüp sevenler acı çekerler bu hayatta.
Zalim kader deriz, bazen çilemiz bitmemiş deriz. Bazen sadece sessizliği yazarız kalemlerimizle. Sessizliğin içinde haykıran bir DENİZ tanıdım ben seni tanımak çok güzel iyi ki varsın diyorum.
DENİZ DİYOR Kİ
Seni tanımak senin gözlerinle görmek, beni seninle harmanlayıp bir bütün olmakmış. Seni tanımak hayata meydan okumak gülümseyerek yaşamakmış. Seni tanımak kıskanmak, özlemek, şiirlerde, şarkılarda, seni bulmak, kendimle halleşmekmiş, seni tanımak kendimi sende bulmak, hayatin içinde var olmakmış.
Eeeee gel zaman git zaman olmuş. Duygularını açmışlar açmasına da beraber olamayacaklarını anlamışlar çok üzülmüşler, hiç kavuşamayacaklarını biliyorlarmış çünkü , ne güneş denizin olabilir. Nede deniz güneşin, ikisi de başka yerlere aitmiş.
GÜNEŞ GÖKYÜZÜNE DENİZ İSE YERYÜZÜNE aitmiş.
Biri ışıklarıyla hayat verirken yeryüzüne, diğeri koynunda binlerce can’a hayat veriyormuş. O kadar yakınmışlar ki birbirine uzansalar tutacak kadar fakat anlamışlar ki,
BİZ DOKUNACAK KADAR YAKIN ULAŞILAMAYACAK KADAR UZAĞIZ BİRBİRİMİZE demişler ve çaresiz sevdalı yürekleri susmuş. O günden sonra deniz daha bir hırçın, daha dalgalı öfkeli kıyıları, yalçın kayaları döver olmuş.
Güneş ise tüm her şeyi yakıp kavurmak istercesine hırçın daha yakıcı ve daha kavurucu doğuyormuş her gün yeniden.
Sn hamza demirel bu yazı öykü tadında desem değil çok hoş bi şey sanki gerçek bir sevgiyi yansıtan çok güzel bir yazı olmuş gerçek sevgiyi hislerini ortaya döken iki sevgili gibi güneş le deniz beni çok etkiledi çok güzel olmuş kalbi ruhu olan bir yazı olmuş teşekkür ederim başarılar efendim