
KAZANAN DOSTLUK , HOŞ GÖRÜ, BAĞLILIK KARDEŞÇESİNE…!
Sonbaharın yorgunluğu bütün canlılarda hissedilirken, benim yüreğim kıpır kıpırdı. Sığmıyordu göğüs kafesime. Kapı tokmağı gibi ses çıkarmasa da, belirtileri hareketlerime yansıyordu.
Küçük ilçemin caddeleri ve sokakları mis gibiydi. Temizlenmişti bir hafta ertesi. Yaşlısı, genci eleleydi yüreğim gibi, kıpır kıpır. Evlerde ki; temizliğin sonu gelmiş, hünerli eller bayram için yemeklerini hazırlamıştı.
Birkaç gün öncesinden sıfır elbiseler çıkartılmıştı sandıklardan, o gün için. Sevdalılar çoktan oturmuşlardı pencere önlerine. Ayna tutmak için birbirlerine. Cıvıl cıvıldık, kuşlar gibi.
Pırıl pırıldı çocuklar, ebvenyler, öğretmenler. Okul tören alanında misafirleri bekliyorlardı. Hava çok soğuk bir o kadar heyecanlıydılar, hafif çiğseyen yağmur altında.
Protokol geldi, oturdular yerlerine, sevgi gülücüklerine cevap vererek. Kaymakam, belediye başkanı ve garnizon komutanı yürüyerek bayramını kutladılar ahalinin, öğrenci ve öğretmenlerin. Proğram dahilinde yapılan konuşmalar, okunan şiirler, yarışmalar, yarışmalar sonucunda dereceye girenlere verilen ödüller. ”Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sona erdi.” Sırtlaryla taşıdıkları taşlarla inşa edilen okulda.
Çocukların ellerinde Türk Bayrakları, balonlar kırmızı-beyaz. Annelerinin yorgun, nasırlı ellerinde elleri. Güneş, çiseleyen yağmuru silmişti gökyüzünden.
Köylerden gelen misafirler, kendiliğinden paylaşıldı hanelere. Gülümseme, pişmanlık, sevinç kaplamış yüzleri, karmakarışık yani. Yarış halinde ki; misafirperverlik gösterileri. Yenilen yemeklerin verdiği keyiflere karışı bozulamayan çay saatleri. Koyu sohbet sonucu atılan kahkahalar.
Caminin doğusundaki Cıdırdak’ın harmanına oluk oluk yürüyenler, koşanlar. Harbe giden çocuk yaşta Türk askerlerini anımsatıyorlardı, omuzlarında taşıdıkları gururları vardı.
Kıspeti giymiş, giyinen pehlivanlar görünüyordu, çıplaktılar. Yağlanmalarına yardımcı olan pehlivan adayları, göze çarpanlardı. Er meydanıydı gördüğüm yeşillik.
Cazgır bağırıyordu “Yensen de yenilsende üzülme, kazanan hoş görü, dostluk ve bağlılık kardeşçesine” … Hiç duymamıştım bu sözleri. Cazgıra sus demeyeceğime göre dinledim. Öyle de oldu, kazanan; dostluk, hoş görü ve kardeşçesine bağlılıktı.
Baş pehlivanlar kazanımlarını “Okula, ihtiyaç giderme “ bağışında bulundular. “Babam her sene bu böyle olur.” Diyordu .Yüzüme ateş bastı ! “Anladım” dedim. Küçük ilçemde yaşayanların ufku geniş , hoşgörü ve dostluğun yaşamlarına katkılarını ,eğitimin hayatlarında ki yerini ve önemini…!
Doğup ,büyüdüğüm küçük ilçemde bayramlar “Cumhuriyet Bayramları “ böyle kutlanırdı.
Çoğunun azını anlatabildim “Cumhuriyet Bayramı” kutlamalarını. Kolay kazanılmayan zaferlerin kutlamaları büyük olur..! Kutlamaları geçmiş, önemi her gün çığ gibi büyüyen Cumhuriyet’in, “Cumhuriyet Bayramı’”nızı kutlarım.
Hoşça Kalın…! Bayramsız Kalmayın…!
İsmail ALTOK