ÖZÜMÜZÜ UNUTTUK
Herkese merhaba sevgili okuyucular!
Son zamanlar da uzun uzun düşünür oldum. Bir SELAM göndermek midir zor olan, yoksa VEFA mıdır yok olan, DOST luk mudur eksik olan, ya da HAYAT mıdır, bu kadar acımasız olan bizi bu hale koyan? Hayat aynı hayat, oysa biz insanlarız acımasız olan, sonra da hayatı suçlayan.
“Nerede kaldı o eski günler…” diye başlayan cümleler artalı gülmeyi konuşmayı bile unuttu insanlar. Kendilerini insan yapan, özlerini kim olduklarını nerden geldiklerini, aslını neslini yörelerini, törelerini unuttular.
Neyin insanca olacağını, nasıl davranacağını, neyin doğru neyin yanlış haklıyı haksızı unuttu…Bunca unutulmuşluk arasında bir de sevmeyi özlemeyi sadakati unuttuk aslında, farkında bile değiliz. Sevdiğimiz zaman adam gibi sevemiyoruz artık… Hele birde öyle bir dalda uzman olmuşuz ki valla akıllara zarar.
Sevgilerin pazarlandığı bir dünyada, sevgi tüccarı olduk çıktık hepimiz. Ne bir şarkıda ağlayabiliyoruz, ne bir şiir de hüzünlenebiliyoruz, ne de sarılıp paylaşabiliyoruz sıkıntılarımızı. Çok garip bir toplum olduk.
Mangal gibi yüreklerimiz var ama kendi acılarımızı pişiremiyoruz .
Günümüzde manevi alışkanlıklar, değerler erozyona uğramaktadır. Aile içi iletişim bozulmakta, insanlar ise kalabalıklar içinde yalnızlaşmaktadır. Dış görünüşler yapmacık mutluluklar ve maddiyat, insanlığın ölçülebileceği gerçek değerler olmamasına rağmen, yazık ki öncelikli hale gelebilmektedir. Asıl değerler, manevi değerlerdir. Ama maneviyattan o kadar uzaklaştık ki bunu üzülerek te olsa söylemeliyim .Zengini fakirle, güçlüyü güçsüzle, genci yaşlıyla, sağlamı sakatla mukayese edilen bir yaşam tarzımız var .Her şeyin bir karşılığı var yani,
Maddiyatın öne çıktığı bir ortamlarda kalp güzel duygular kaybolur. Acıma hissi yok olur.
Benim demeyi düşündüğüm özetle şu ; artık her şey; tüm acılar, savaşlar, haksızlıklar, dolandırıcılıklar,
yoksulluklar, ahlaksızlıklar aklınıza “fena” ne gelirse gözümüzün önünde olup bitiyor. Bizler hiç tepki vermiyoruz.
Biri yanımızda düşüp fenalaşsa sadece bakıp yolumuza devam ediyoruz çok azımız yardım ediyor.
hiç umursamadan geçip gidiyoruz..
Bir de dünyayı ben mi kurtaracağım, deyip kurtulmaya çalıştıkça ya da en azından görmezden gelip, bana dokunmayan yılan bin yaşasın, mantığıyla hareket ettikçe, bir gün sıranın size de gelebileceğini unutmayın diyorum. Kendimizi hiç kandırmayalım. Bu şekilde biz kendimizi rahatlatıyor ve hayatımıza mutlu mesut devam ettiğimizi zannediyoruz. Oysa bunun böyle olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz değil mi ?
Örneğin RAMAZAN lar eskisi gibi heyecanla beklenmiyor artık. Herkes ulu orta yiyip içmekten hiç rahatsız değil , bu gün işe giderken gözlerim şöyle bir baktı ve sadece içim acıdı üzüldüm ,geldiğimiz noktayı görünce önceden hasta insanlar bile RAMAZAN da ulu orta değil de saklı yemek yerlerdi, oysa şimdi o kadar rahatlar ki onların rahatlığından rahatsız oldum adeta.
BAYRAMLA’ IN ‘da adı artık tatil olmuş BAYRAMLAR ‘da yakınlarımızı ziyaret etmek yerine tatil mekanlarına gitmeyi seçiyoruz. Çocuklarımız ‘da bu güzel anlamlı günlerimizin tadını önemini değerini öğrenmeden büyüyor.
Bizler bu güzel günlerimizi, milli, dini değerlerimizi çocuklarımıza aşılamazsak yarın onlar da aynı şeyi bizlere yaparlar. BAYRAM günlerinde ve başka özel günler de yolunu gözleriz.
İşte böyle hüzünleri üzüntüleri bu duyguları yaşamayı kimse istemez eminim, Öyleyse bunları kendimiz yaşamamak adına başkalarına da yaşatmayalım ne dersiniz?
ÖZÜMÜZÜ UNUTMAYALIM
Esen kalın
AYSEL BINAR GÜLEN
İNSAN İLİŞKİLERİNDEKİ KOPUKLUĞU NE KADAR GÜZEL ANLATMIŞSINIZ Kİ, EN AZ BEŞ KERE OKUDUM…YÜREĞİNİZE SAĞLIK. MUTLU KALIN….!