Herkese merhaba diyerek yazıma başlamak istiyorum.
“Ey can! Hiç kimseye hak ettiğinden fazla değer verme. Ya onu kaybedersin ya da kendini mahvedersin” demiş Hz. Mevlana.
Hz. Mevlana’yı bu sözü söyleyecek kadar üzen, bu duruma getiren bu sözleri yazdıran nedir acaba hiç düşündünüz mü? Böyle dünya görüşü farklı bir insan niye yazmıştır? Bu sözü belli ki derin yara almış canı yanmış yüreği paramparça olmuş ki yazmış.
Gerçekten ben düşündüm ve çok üzüldüm, oysa ki Mevlana (NE OLURSAN OL YİNE GEL) dememiş midir? Değer ya çok sevdiklerinize veriler ya da hak edilir. Bizler her defasında bir insanı yeni tanıdığımızda bu seferki farklı, o yanlış yapmaz, o çok farklı biri, ondan asla beklemem diyerek hep kendimizden veriyoruz; sonra bakıyoruz ki sonu hüsran.
Bunu hayatımızda ki herkese ailemize eşimize evladımıza, dostumuza, komşularımıza ve hatta tam tanımadıklarımıza bile yapıyoruz yani çok değer veriyoruz. Yeni tanıdığımız birini yada biraz farklı olduğunu hissettiğimiz birini bile hemen kabullenir öyle sever, öyle değer veririz ki sanki karşımızdaki kanatsız bir melektir.
Ona nasıl davranacağımızı bilemeyiz, bütün iyi niyetimizi sergileriz çünkü sevginin bir dozu yoktur. Ne tarifi ne formülü vardır, sadece seversiniz işte. Bunu ancak bunca şeyin sonunda güzel bir kazık yediğimiz zaman görürüz, işte o zaman ‘keşke’ demenin faydası olmadığını anlamış oluruz.
Genellikle, bu duygu buram buram hayal kırıklığı kokar ve hayal kırıklıkları sonrasında farkedilir… Neticede kimse severken, sayarken, sevilirken niye hemen değişir, havalara girer inanın hala anlamış değilim gerçekten.
Çok değer verdiğimiz kişi yada kişiler sanırım ya yerlerini beğenmiyor yada yerini mi yadırgıyor ne? Anlamadım gitti bende. Sanırım bizlerdeki en büyük hata karşımızdaki kişiye fazla değer vermek değil, kendimize hakkettiğimizden az değer vermek, bunu zaman zaman düşünüyorum ne yalan söyleyeyim.
Verilen değerler neyle ölçülür?
Bilmiyorum zaten böyle bir alet de yok ki… Öyleyse hak etmeyenlere fazla değer vermeyelim ki bize gerçekten değer veren, seven, sayan kişilere de haksızlık etmiş olmayalım ne dersiniz? Yoldaki bir tepecik bizi bunaltmış üzmüş olabilir, oysa önümüzde yüzlerce dağ var unutmayalım arkadaşlar.
Bunu söylemek kolay, uygulamak tabi ki biraz zor ama bunu zor da olsa sadece kendimiz için, daha fazla üzülmememiz için yapmalıyız. Biz özeliz ve kimsenin bizi üzmesine izin vermemeliyiz.
Unutmayalım ki herkes biz istediğimiz kadar girebilir hayatımıza ve sadece biz izin verdiğimiz kadar tanıyabilir, bizi bunu yapmalıyız. Zor da olsa onlara bunu hatırlatmalıyız; üzmeden, kırmadan, tatlı bir şekilde demeliyiz.
Öyleyse herkesi mürekkebine göre barındırmalıyız hayatımızda ve onlara şöyle demeliyiz:
SEN BENİM SANA DEĞER VERDİĞİM KADARSIN.
Aysel Bınar Gülen
Aysel Hanım yazınızı beğenerek okudum.Verilen değerler neyle ölçülür?Zaten bunu ölçecek bir alette yokki diyorsunuz ya var,var olmazmı efendim.Yaşamımızda hiç önemsemediğimiz toplumun değer yargıları var İşte size kıstas ve ölçü.İnsanlara layık oldukları kadar değer vermek gerektiği inancını taşıyorum.Toplumumuzun bu konuda akıl tutulması yaşadığını müşahade etmekteyiz,Neyse,Gelecektede kendi ürününüz olan güzel yazılarınızı bekliyoruz.Kaleminize sağlık Sevgi ve Saygılarımla efendim.