ÜZÜLMEDİM Kİ
Şimdi Dostlar! ben bu ülkenin çocuğuyum. Bu ülkede doğdum büyüdüm, bu ülkenin okullarında okudum. Bu ülkenin kültürüyle yoğruldum, düşünce dünyam gelişti ve zenginleşti. Eğer bu ülke sana ilkokuldan başlayıp, üniversiteyi bitirene kadar, hatta daha ilerisine kadar bir imkân vermişse, bu ülkenin milletinin birikimleriyle vermiştir.
Siz bu ülkeden bir şeyler alarak kendinizi bulmuşsunuzdur. Ve yeri gelince milletten aldıklarınızı bu millete vermek zorundasınız. Çünkü aslında birikimleriniz, öğrendiğiniz her şey, kültürünüz sizin yetişmenizi sağlayan bu milletin ortak malıdır. Hangi düşüncede olursanız olun, ister sağcı, isterse solcu, faşist ya da komünist hiç fark etmez bu milletten aldığınız birikimleri, imkânlarınıza göre, maddi yatırımlar yaparak, düşüncelerinizi yazıp toplumla paylaşarak ve herhangi bir yerde görev alarak bu millete vermek zorundasınız. Bu aydın olmanın, entelektüel olmanın zorunlu koşulu ve en büyük zorunluluğudur. Bu duygu ve düşünceler içerisinde üniversiteyi bitirdikten sonra doğduğum yer olan Dörtdivan’a bir yatırım yapmak, Dörtdivan’ın gelişmesine katkıda bulunmak istedim.
2004 yılı itibariyle başladığım bu mücadelede, Türkiye’de ilk defa uygulamaya konulan bir Dünya Bankası Projesi kapsamında hazırladığım Süt İşleme Fabrikası Projesi Türkiye genelinde 820 proje arasından kazanan 53 proje arasına girdi ve tamamı değil yüzde ellilik bir kısmı hibe desteği kazandı ve Dörtdivan’a ilk defa bir fabrika kurmaya muvaffak oldum.
Ancak bu fabrika macerası boyunca karşılaştığım ve yaşadığım olaylar, bu memleketin aslında neden geri kaldığını, otuz bin nüfusun neden üç bine indiğini gösterdiği gibi bir memleketin aslında en önemli zenginlik kaynağının, maddi anlamdaki doğal kaynaklar değil, aslında en önemli zenginlik kaynağının beşeri kaynaklar yani insan kaynağının olduğunu bir kere daha öğretmiş oldu.
Bir memleketin insan kalitesi düşükse, o memleketin insanında ve özellikle ileri gelenlerinde yalan ve kaypaklık varsa, o memleketin ileri gitmesini beklemeyin. Memleketin maddi zenginliği ne kadar bol olursa olsun, bu saydığım türden insanlar, haset ve çekememezlikten, kişisel menfaat çekişmelerinden dolayı bunları heba eder gider.
Ben bu memlekete yatırım yaparken gayet idealist düşüncelerle yatırım yaptım. Hiç kimseyle hiçbir sorunum olmadığı gibi elimden geldiği kadar insanlara yardımcı olmaya da çalıştım. Ancak daha kuruluş aşamasında büyük bir çoğunluğun bizi yolumuzdan çevirecek şekilde Dörtdivan’da bir şey olmaz, yapamazsınız şeklinde çok az bir kısmının iyi niyetli ama çoğunluğun kötü niyetli sözleriyle karşılaştık. Ve bizim bu sözler karşısındaki cevabımız hep şu oldu. Kaybedersek biz kaybederiz, ama kazanırsak Dörtdivan kazanır.
Biliyorum ki eğer bu fabrikayı Dörtdivan’lı biri değil de yabancı biri kurmuş olsaydı, başta yerel yöneticilerimiz olmak üzere, bana baştan beri yıldıracak tarzda sözler söyleyenler dört elle sahip çıkarlardı. Ancak Dörtdivan’lı olduğumuz için bu sahiplenilme çok az bir düzeyde kaldı. Buna rağmen elimizdeki bütün imkanlarla bu fabrikanın çalışması ve Dörtdivan’a faydalı olması için mücadele ettik. Bu mücadele esnasında ticaretin doğasından kaynaklanan borçlarımız oldu. Bu borçlandığımız kişilerden biri de Kadir Altundağ’dı. Kadir Altundağ ile borç ilişkimizin ayrıntılarını burada anlatmaya gerek yok. Ancak Kadir Altundağ’ın bu borç ilişkisinde dürüst olmadığını belirtmek isterim. Kendisine borcun ödenmesi için ortaklık da dahil yaptığımız tüm teklifleri geri çevirdi. Bu olabilir elbette ortak olmak zorunda değil. Parasının ödenmesini isteyebilir. Ancak burada borç ilişkisinde şerefli davranmak gerekir. Borç ilişkisini siyasi bir malzeme olarak kullanması hiçbir ahlak ilkesine sığmaz.
Olayı anlatalım ve insanların ne olduğunu siyasi mücadelenin nasıl yapıldığını ve Dörtdivan’ın neden geri kaldığını insanlar görsün.30 Mart Yerel Seçimlerinde Dörtdivan Belediye Başkan Adayı olan Sayın Hasan Uzunoğlu’nun teklifi üzerine ekibinde danışman olarak görev aldım. Bu görevde Sayın Hasan Uzunoğlu ile hiçbir pazarlığı olmadı. Seçim sürecinde Şu an Ak Parti’den Belediye Meclis Üyesi seçilen ve başkan vekili yapılan Kadir Altundağ, Sayın Hasan Uzunoğlu’nun başkanlığına şiddetle karşıydı. Sayın Hasan Uzunoğlu hakkında ahlaka ve edebe sığmayacak set sözlerle eleştirilerde bulunuyordu. Sayın Hasan Uzunoğlu’nu itibarsızlaştırıp etrafını yalnızlaştırmak maksadıyla elinden geleni yapıyordu.
Bu davranışının altında yatan sebeplerden biri, Kadir Altundağ’ın şu an ki Petrol istasyonunun yeri, Belediye’nin mülkiyetindeydi sözleşmesi dolmak üzereydi. Eğer Hasan Uzunoğlu seçilirse sözleşmeyi yenilemeyeceğinden korkuyordu. Diğer bir sebep de Tarım Kredi Kooperatifinden mazot satılması Kadir Altundağ’ın işlerini aksatıyordu. Eğer Kadir Altundağ, Hasan Uzunoğlu yerine başkasını seçtirebilirse kendine bela olan bu meselelerden kurtulmuş olacaktı. Bu sebeplerden dolayı şiddetli bir Hasan Uzunoğlu muhalifiydi. Bu muhalifliği sebebiyle Hasan Uzunoğlu’nun yanında olanlardan biri olarak bana karşı da düşmanca hisler beslemeye başladı.
Bu düşmanlığının ilk adımını Bolu Atatürk Kapalı Spor salonunda Sayın Süleyman Soylu’nun da katıldığı AK PARTİ aday tanıtım toplantısı sırasında gösterdi. Biz Sayın Hasan Uzunoğlu ile birlikte aday tanıtım toplantısındayken bana gözdağı vermek için zamanlama olarak aday tanıtım toplantısını seçti ve fabrikadaki malları haczettirip kaldırttı.
Tuhaf olan Ak Parti Teşkilatı’nın buna hiçbir tepki göstermemesiydi. Daha sonra yaşananlar ise bu kadarına da pes dedirten cinstendi. Ak Parti Dörtdivan Teşkilatı, Ak Parti misyonuyla, Ak Parti değerleriyle asla uyuşmayan, hiçbir zaman Ak Partili olamayacak ve en ufak bir fırsatta Ak Parti’ye hasım olacak Kadir Altundağ ile anlaşıp Kadir Altundağ’ı belediye meclis üyesi adayı yaptı. Seçimden sonra da Kadir Altundağ’ı Belediye Başkan vekili olarak ödüllendirdi.
Kazanan Sayın Hasan Uzunoğlu oldu daha büyük kazanan Kadir Altundağ oldu. Diyeceksiniz ki kaybeden sen oldun. Hayır! kaybeden ben olmadım. Ben inandığım değerler uğruna, demokrasi mücadelesi uğruna, 17 Aralık ihanetlerinin yıkıcı etkilerine karşılık AK PARTİ’ye daha fazla oy aldırabilmek uğruna seçim mücadelesinde AK PARTİ saflarında yer aldım. Herhangi bir menfaat peşinde olmadan kayıtsız ve şartsız bu mücadelede yer aldım. Kayıtsız şartsız yer aldığım bir mücadelede, sırf bu mücadelede yer aldığım için bana karşı yapılan bir saldırı karşısında tepkisiz kalan başta Sayın Hasan Uzunoğlu ve AK PARTİ teşkilatının, menfaatleri uğruna zoraki kendilerine katılan Kadir Altundağ’ı, oy uğruna aralarına kabul etmesi ve başkan vekili yapılarak ödüllendirilmesi anlaşılır bir şey olmadığı gibi AK PARTİ misyonu, AK PARTİ vizyonu ve değerleriyle asla uyuşmamaktadır.
Zaten seçim sonuçları iyi okunursa Kadir Altundağ’ın hiç bir katkısı olmadığı da görünür. Dörtdivan’da yaşanan bu değer uyuşmazlıkları eğer AK PARTİ’nin diğer teşkilatlarında da yaşanıyorsa ve sistem bu şekilde işliyorsa, şahsen böyle olduğuna inanmıyorum çünkü böyle bir yapıyla dünya lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkması mümkün değil, o zaman vay halimize demek gerekir.
Max Weber’in Meslek Olarak Siyaset isimli eserinde söylediği gibi insanlar siyaseti iki yoldan meslek edinebilir; Ya siyaset için yaşar ya da siyaset sayesinde yaşar. Siyaset için yaşayıp halka hizmet yolunu seçmeyenler, siyaset sayesinde yaşayarak küplerini doldururlar. Siyaset sayesinde yaşayanlarda siyaset etiği diye bir kavram bulunmaz. Onlar için o anki çıkarlar, siyaset etiğinden önce gelir. Kadir Altundağ gibi siyaset sayesinde yaşayanlar, dün ağza alınmayacak sözlerle eleştirdikleri insanlarla bugün aynı mecliste yer alma yüzsüzlüğünde bulunabilirler.
AK PARTİ teşkilatına ve Sayın Hasan Uzunoğlu’na da buradan sesleniyorum. Sizin beni yalnız bırakmanız, sizin sayenizde hasım durumuna düştüğüm bir insana sahip çıkmanız, beni kendi inandığım değerlerden vermiş olduğum demokrasi mücadelesinden alıkoyamaz.
Ben dün demokrasinin yanındaydım bugün de demokrasinin yanındayım. Dün AK PARTİ’nin savunduğu ilkelerin yanındaydım bugünde AK PARTİ’nin savunduğu ilkelerin yanındayım. Bugün sırf siyaset yüzünden elindeki kozu kullanarak fabrikamdaki makineleri kaldıran şahsiyete ve bu duruma tepkisiz kalanlar bilmiş olsunlar ki, ben bu fabrikayı AK PARTİ’nin sağladığı olumlu ekonomik ortam sayesinde kurdum. Bugün sırf AK PARTİ mücadelesinde yer aldığım için elimden gitmişse o zaman AK PARTİ için helal olsun.
Kaybeden ben olmadım, Allah bizim ekmeğimizi her şekilde verir inşallah, ancak kaybeden Dörtdivan oldu kaybeden Dörtdivan’ın geleceğe dair umutları oldu. Bizi fabrikayla vurmaya çalışanlar bilmiş olun
ÜZÜLMEDİM Kİ!
MUTLU BİLGE
12.07.2014 / BOLU
http://radikal.com.tr/Blog/mutlu-bilge
https://bolupostasi.com/
