samsun escort izmit escort bayan bodrum bayan escort
hava 27° Çoğunlukla Bulutlu
DOLAR 32,5426 %% -0.04
EURO 35,0392 %% 0.44
GRAM ALTIN 2.436,60 %% 0,55
ÇEYREK A. 3.983,84 %% 0,55
BITCOIN 63.504,71 %-4.431
SON DAKİKA

ATATÜRK ve DİN

Son Güncelleme :

16 Şubat 2014 - 16:53

ATATÜRK ve DİN

Atatürk                   

            ATATÜRK ve DİN   (Aklımızı Başımıza Almak)

            Allah, Ay’a, Güneş’e, yıldızlara, Yere, Göğe, doğa güçlerine, ateşe, insana, hayvana, Şeytan’a, putlara (temsili sembollere), mala vs. tapınmayı yasaklamıştır. Bunları temsil eden, cisme, resme, şekle, büste, heykele tapınmayı yasaklamıştır. Medeni düşünce ve yaklaşımlardan binlerce yıl önce… Çünkü bunlar Tanrı değildirler. Bunlar cahilliğin veya sapıtmışlığın sonuçlarıdırlar. Akla ve mantığa sahip insanın böyle şeylere tapınması, akla ve ilme uygun değildir. Çünkü gerçeğe uygun değildir. Bugün insanlığın ulaştığı aşama, böyle şeylerin kesinlikle tanrı olamayacağını anlayabilecek, bilebilecek ve tereddüde düşülmeyecek bir bilgi düzeyidir. O halde artık insanın böyle şeylere tapınması mümkün değildir. Geri kalmış veya aklen sapıtmış olmadıkça.
            Bugün büstler, tapınmak amacıyla yapılıyor değillerdir. Amaç, anı, saygı, sanat, insani duygular ve güzelliktir. Böyle de kalmalıdır. Allah’ın doğal olarak men ettiği tapınmak amacı olmadığına göre, yasağın da anlamı kalmaz. O nedenle, bu gibi şeyere dinsel amaçla saldırmak, cehaletten doğan bir yanlıştır. Bunların önüne tapınmak amacıyla gidenler var ise, bu onların cehaletini ve akli sapıklığını gösterir. Bu, onların ruhsal ve kişisel sorunudur. O şeyin veya büstün günahı değil. Bu,tedavisi gereken bir durumdur.

            Bazı saldırılar, Atatürk’e duyulan bir tepkinin sonucu ise, yine cehaletin ve bilgisizliğin rolü vardır. Onlar,  Atatürk konusunda samimi bir bilgilendirmeye muhtaçtırlar… Atatürk, Allah’ına inanan, dini İslâm’a saygılı, din gerçeğini kavramış bir insandır. Bugün Anadolu’da camilerin ve minarelerin varlığını korumasının, binlerce yenisinin yapılmasının, ezan’ın göklere yükselişinin, (kefeninin üstüne peygamber hırkası tozu serptirmeyi düşünüp de, âlim ve cahil herkes için gönderilen Allah’ın kutsal kitabı Kuran’ı, halkının kendi ana dilinde de okuyup anlamasını sağlamayı düşünememiş bazı Selçuklu ve Osmanlı yöneticilerinin aksine), büyük din bilgini Elmalılı Hamdi Yazır’a Kuran’ın Türkçeye tercümesini yaptırmış olmanın onurlu sahibidir. Keza Kuran’ın, ona Türkçe tefsirini (yorumunu) yazdırmış, Peygamberimizin hadislerini de Türkçeye çevirtmiş, 10.000 adet Türkçe Tercümeli ve Açıklamalı Kuran’ı  halk’a ücretsiz dağıtmış, imanını pek çok kez açığa vurmuş ve İslâm dinini övüp yüceltmiştir. Cumhuriyet’in din kurumlarından Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurdurmuş, Tevhidi Tedrisat (birleştirilmiş eğitim öğretim) içinde İmam-Hatip Okulu ve İlâhiyat Fakültelerinin açılmasını sağlamıştır… Unutulmasın ki Atatürk, çağının Alman Hitler, İtalyan Mussolini ve İspanyol Franko faşizmini; Rus Marx, Lenin, Stalin veya  Çin Mao komünizmini de tercih ederek; camileri kapattırır, yıktırır, dini ve imanı da yasaklayabilirdi. O eğer dinsiz olsaydı.

          Görülüyorki Atatürk, “İnançlara saygılı laiklik” ten  yanadır. Halkının çoğunluğunun ve kendisinin Müslüman olması nedeniyle de, İslâm dinine ayrıca  saygılıdır.  İşimize gelsin gelmesin, gerçek budur. Ona şükran borçluyuz. Hem ülkemiz ve bağımsızlığımız, hem de dini  inancımız için. Gerçek vicdan ve iman sahiplerinin başka türlü düşünmeleri mümkün değildir.

          İman vefa da  gerektirir.

          Geçmişte şöyle olmuştu, böyle olmuştu. Şöyle olacaktı, böyle olacaktı… Onlar artık geçmişte kalmıştır. Onlar işin teferruatıdır, öz budur.  Öz doğru olduğuna göre, teferruata göre karar vermek yanlıştır. Geçmişte gönlünde Hitler veya Stalin özlemini yaşatmış olanlar bulunabilir. Şekil değiştirmiş olarak bugün de mevcut olabilirler. Olanlar tarihe mal olmuştur. Bugün adam gibi oturup, süregelen yanlışları düzeltmek bize düşer. Birbirimize düşerek, onun son anda bize kazandırdığı bu toprağı, bu bayrağı ve bu dini elimizden kaptırmayalım. Yoksa yarın düşmanın da ilk yapacağı, bu değerlerimizi yıkmak; bizi vatansız, bayraksız ve imansız koymaktır. Aklımızı başımıza alalım!

          Unutulmasınki Atatürk’ün içinden geldiği kültürün bir ayağı, Mevlâna’nın da içinden geldiği insancıl ve hak kültürdür.

 

Halil İbrahim YAMAN

Sevgi Devleti. Sayfa 94-96

http://hayaman4.blogspot.com

 

 

http://www.ataturkeserleri.com/Ataturk-ve-islamiyet-Seti-urunid1908.html * tavsiye kaynaklar...

http://www.ataturkeserleri.com/Ataturk-ve-islamiyet-Seti-urunid1908.html * tavsiye kaynaklar…

YORUM ALANI

muharrem akman 02 Mart 2014 / 11:59 Yanıtla

Bu yazıyı okumakta yarar var saygilarimla.Can Dündarin yazisidir.

Ben pek dindar bir insan değilim… Ama dinine bağlı bir aileden geliyo rum. Anneannem başını örter. Rama zanlarda oruç tutulur. Kandillerde “mübarek olsun” denir.
Yıllar yılı ben okula giderken üç kulhuvalahu bir elhamla, anamın soluğu arkamdan geldi. Ba şımdan aşağı nice kurşunlar döküldü.
Ama yeri gelince evde içki de içildi, sigara da… Saza da gidildi, baleye de… Tipik bir Türk ailesi işte… Ama söylemek istediğim şey, bu tipikliğin nasıl da hoş bir toplumsal ahenk yarattığı değil.
Tersine, dikkat çekmek istediğim şey; bu tür, din sohbetlerinin hep böyle bir “canım biz de müslüman evladıyız” nakaratıyla başlaması…
Son dönem tartışmalarında bu kısa girizgahı genellikle bir “ama…”bağ lacı izliyor ve ardından la ikliğin erdemi üzerine uzun uzadıya vaazlar veri liyor.
Amaç belki, hem müs lüman, hem laik olunabi leceğini kanıtlamak, ama ben artık bu söylemi terketmek gerektiğine inanı yorum.

* * *

Neden mi?
Bu yaklaşım, tartışmayı “tartışmanın yasak oldu ğu” bir alana çekiyor da ondan…
Askerde “talim saatleri nin namaz saatlerine göre ayarlanmasını” isteyen bir gruba bizim komutan “evladım, ben de müslümanım. Talim yüzünden namazı kaçırırsam, kaza kılıyorum” demiş ve onları kazandığını sanmıştı. Oysa “bazı namazların kazasının olmayacağı” ya nıtıyla karşılaştı.
Bu durumda “neden olamazmış” diyemezsiniz. Lafa “müslümanım” diye girdiyseniz geri de dö nemezsiniz. Biraz zorlanırsınız.
Nitekim öyle de oluyor.
Ayet tartışmasına girenler sonunda “İslama gö re kadınların başını örtmek zorunda olduğunu” kabul ediyorlar. “Din ayrı siyaset ayrı” diyenler, İslamın hiç de öyle bir din olmadığını çok geçme den anlıyorlar.
İş, laikler için tam bir kördüğüme dönüşüyor.

* * *

Her tartışmada “aile albümü”müzü açarak ken di yaşam tarzımızı da gereksiz bir tartışmaya açmış oluyoruz: “Peki anneannemiz örtünüyorsa, biz neden örtünmüyoruz?”, “hem namaz kılıp, hem yılbaşında içki içmek, gerçekten İslama uy gun mu?” derken sohbet otomatikman, sizi bir “din tartişmasının” içine çekiyor. Oysa hepimiz biliyoruz ki, İslam pek tartışmayı sevmez. Bazı mukaddes kavramları tartışmaya açanların başına gelenler ortada…
Buradan itibaren ikinci yanılgı başlıyor:
Yine lafı laikliğe getirmeye çalışan birileri he men İslamm nasıl bir “hoşgörü dini” olduğunu anlatmaya girişiyor. Tabii tartışmaya açılmayan birşeyin neyi, nasıl hoşgördüğü sorulamıyor.
Kimse kusura bakmasın (yakmasın mı deseydim) ama ne zaman bu hoşgörü meselesi açılsa benim burnuma Sivas dolaylarından yanık koku su geliyor. “Dinimiz hoşgörü dini” diyenleri de, bozuk para ve kırık sandalye yağmuru altında, Si vas sanıklarına “iyi haliniz görüldü, cezanız indi rildi” diyen mahkeme heyetine benzetiyorum.

* * *

Ayılalım artık.
Nasıl iyi müslümanlar olduğumuzu anlatmaya çalışarak laiklik savunusu yapamayız.
O devir geçti. Yıl boyu içki içip, Ramazan’da oruç tutanlar eski bir nesildi ve şimdi maalesef tarih oluyorlar.
“Yeni İslam”, herkesi tercihe zorluyor:
“Ya klübün kurallarıyla oyna, ya vazgeç…”
“Müslümanım diyorsan örtünmelisin”. “Tanrı ya inanıyorsan, içmemelisin”. “İslama inanıyor san, şeriat için savaşmalısın”.
Çünkü kitap öyle yazıyor.
Kitaba inananların bunları savunmalarında bir tutarsızlık yok. Bana tutarsız gelen, lafa “biz de müslümanız ama” diye başlayan bazı laiklerin ayet tartışmalarıyla aksini ispatlama çabası…
Ben bu anlamda ateistleri çok daha tutarlı ve samimi buluyorum. Çünkü İslama bağlanıp, şeri atı reddetmek bana “ya İslamı bilmemek, ya da samimi olmamak” gibi geliyor.
Şimdi bir de “nüfusunun yüzde 99’u müslüman olan Türkiye..” girizgahı moda oldu. Düşünün ki o yüzde 99’un içinde Aziz Nesin de var, Ataist dergi çıkaranlar da… Peki içki içen müslüman sayılmıyorsa, bu oran yüzde 80 oranında azalmaz mı? Bu oran tartışması hangimizi nereye götüre bilir?

* * *

Gelelim “Laik yanılgı”ların sonuncusuna:
Son zamanlarda “Atatürk’ün de iyi bir müslüman olduğunu” anlatan nutuklar türedi.
Yapmayın Dostlar;
Bu yolla Atatürk’ü Refah’a sevdiremeyeceğiniz gibi, halka da yanlış tanıtmış olursunuz.
Benim önerim şu:
Herkes anneannesinin nasıl giyindiği bilgisini kendine saklasın. Kenan Evren, Kur’an’dan ayet ler okumayı seviyorsa kürsüde değil, evinde okusun. Tansu Çiller, ezan sesi seviyorsa yalısının bahçesine camii yaptırsın. Ama kimse laiklik adına bize dini masallar anlatmasın.
 
Göze alabiliyorsanız, O’nun Kazım Karabekir’e  dediğini ortaokul din kitaplarına koyalım. 

Bir ingiliz yazara söylediği  sözlerini Diyanet İşleri Başkanlığı’nın girişine asalım.

“Anneannem müslümandı”, “Atatürk dindar dı”, “İslam toleranslıydı” söylemlerini değiştirmenin zamanı gelmedi mi? 

Can Dündar

muharrem akman 02 Mart 2014 / 12:07 Yanıtla

Göze alabiliyorsanız, O’nun Kazım Karabekir’e ‘herşeyden önce din anlayışını kaldırmalıyız’ dediğini ortaokul din kitaplarına koyalım.

Bir ingiliz yazara söylediği ‘benim dinim yok. Bazen bütün dinler denizin dibine batsın istiyorum’ sözlerini Diyanet İşleri Başkanlığı’nın girişine asalım.

‘Anneannem müslümandı’, ‘Atatürk dindar dı’, ‘İslam toleranslıydı’ söylemlerini değiştirmenin zamanı gelmedi mi?

Can Dündar

Recep Akman 03 Mart 2014 / 16:03 Yanıtla

Göze alabiliyorsanız, O'nun Kazım Karabekir'e 'herşeyden önce din anlayışını kaldırmalıyız' dediğini ortaokul din kitaplarına koyalım.

Bir ingiliz yazara söylediği 'benim dinim yok. Bazen bütün dinler denizin dibine batsın istiyorum' sözlerini Diyanet İşleri Başkanlığı'nın girişine asalım.

'Anneannem müslümandı', 'Atatürk dindar dı', 'İslam toleranslıydı' söylemlerini değiştirmenin zamanı gelmedi mi?

Can Dündar

Recep Akman 03 Mart 2014 / 16:06 Yanıtla

Bu yazıyı okumakta yarar var saygilarimla.Can Dündarin yazisidir.

Ben pek dindar bir insan değilim… Ama dinine bağlı bir aileden geliyo rum. Anneannem başını örter. Rama zanlarda oruç tutulur. Kandillerde “mübarek olsun” denir.
Yıllar yılı ben okula giderken üç kulhuvalahu bir elhamla, anamın soluğu arkamdan geldi. Ba şımdan aşağı nice kurşunlar döküldü.
Ama yeri gelince evde içki de içildi, sigara da… Saza da gidildi, baleye de… Tipik bir Türk ailesi işte… Ama söylemek istediğim şey, bu tipikliğin nasıl da hoş bir toplumsal ahenk yarattığı değil.
Tersine, dikkat çekmek istediğim şey; bu tür, din sohbetlerinin hep böyle bir “canım biz de müslüman evladıyız” nakaratıyla başlaması…
Son dönem tartışmalarında bu kısa girizgahı genellikle bir “ama…”bağ lacı izliyor ve ardından la ikliğin erdemi üzerine uzun uzadıya vaazlar veri liyor.
Amaç belki, hem müs lüman, hem laik olunabi leceğini kanıtlamak, ama ben artık bu söylemi terketmek gerektiğine inanı yorum.

* * *

Neden mi?
Bu yaklaşım, tartışmayı “tartışmanın yasak oldu ğu” bir alana çekiyor da ondan…
Askerde “talim saatleri nin namaz saatlerine göre ayarlanmasını” isteyen bir gruba bizim komutan “evladım, ben de müslümanım. Talim yüzünden namazı kaçırırsam, kaza kılıyorum” demiş ve onları kazandığını sanmıştı. Oysa “bazı namazların kazasının olmayacağı” ya nıtıyla karşılaştı.
Bu durumda “neden olamazmış” diyemezsiniz. Lafa “müslümanım” diye girdiyseniz geri de dö nemezsiniz. Biraz zorlanırsınız.
Nitekim öyle de oluyor.
Ayet tartışmasına girenler sonunda “İslama gö re kadınların başını örtmek zorunda olduğunu” kabul ediyorlar. “Din ayrı siyaset ayrı” diyenler, İslamın hiç de öyle bir din olmadığını çok geçme den anlıyorlar.
İş, laikler için tam bir kördüğüme dönüşüyor.

* * *

Her tartışmada “aile albümü”müzü açarak ken di yaşam tarzımızı da gereksiz bir tartışmaya açmış oluyoruz: “Peki anneannemiz örtünüyorsa, biz neden örtünmüyoruz?”, “hem namaz kılıp, hem yılbaşında içki içmek, gerçekten İslama uy gun mu?” derken sohbet otomatikman, sizi bir “din tartişmasının” içine çekiyor. Oysa hepimiz biliyoruz ki, İslam pek tartışmayı sevmez. Bazı mukaddes kavramları tartışmaya açanların başına gelenler ortada…
Buradan itibaren ikinci yanılgı başlıyor:
Yine lafı laikliğe getirmeye çalışan birileri he men İslamm nasıl bir “hoşgörü dini” olduğunu anlatmaya girişiyor. Tabii tartışmaya açılmayan birşeyin neyi, nasıl hoşgördüğü sorulamıyor.
Kimse kusura bakmasın (yakmasın mı deseydim) ama ne zaman bu hoşgörü meselesi açılsa benim burnuma Sivas dolaylarından yanık koku su geliyor. “Dinimiz hoşgörü dini” diyenleri de, bozuk para ve kırık sandalye yağmuru altında, Si vas sanıklarına “iyi haliniz görüldü, cezanız indi rildi” diyen mahkeme heyetine benzetiyorum.

* * *

Ayılalım artık.
Nasıl iyi müslümanlar olduğumuzu anlatmaya çalışarak laiklik savunusu yapamayız.
O devir geçti. Yıl boyu içki içip, Ramazan’da oruç tutanlar eski bir nesildi ve şimdi maalesef tarih oluyorlar.
“Yeni İslam”, herkesi tercihe zorluyor:
“Ya klübün kurallarıyla oyna, ya vazgeç…”
“Müslümanım diyorsan örtünmelisin”. “Tanrı ya inanıyorsan, içmemelisin”. “İslama inanıyor san, şeriat için savaşmalısın”.
Çünkü kitap öyle yazıyor.
Kitaba inananların bunları savunmalarında bir tutarsızlık yok. Bana tutarsız gelen, lafa “biz de müslümanız ama” diye başlayan bazı laiklerin ayet tartışmalarıyla aksini ispatlama çabası…
Ben bu anlamda ateistleri çok daha tutarlı ve samimi buluyorum. Çünkü İslama bağlanıp, şeri atı reddetmek bana “ya İslamı bilmemek, ya da samimi olmamak” gibi geliyor.
Şimdi bir de “nüfusunun yüzde 99′u müslüman olan Türkiye..” girizgahı moda oldu. Düşünün ki o yüzde 99′un içinde Aziz Nesin de var, Ataist dergi çıkaranlar da… Peki içki içen müslüman sayılmıyorsa, bu oran yüzde 80 oranında azalmaz mı? Bu oran tartışması hangimizi nereye götüre bilir?

* * *

Gelelim “Laik yanılgı”ların sonuncusuna:
Son zamanlarda ”Atatürk’ün de iyi bir müslüman olduğunu” anlatan nutuklar türedi.
Yapmayın Dostlar;
Bu yolla Atatürk’ü Refah’a sevdiremeyeceğiniz gibi, halka da yanlış tanıtmış olursunuz.
Benim önerim şu:
Herkes anneannesinin nasıl giyindiği bilgisini kendine saklasın. Kenan Evren, Kur’an’dan ayet ler okumayı seviyorsa kürsüde değil, evinde okusun. Tansu Çiller, ezan sesi seviyorsa yalısının bahçesine camii yaptırsın. Ama kimse laiklik adına bize dini masallar anlatmasın.

Göze alabiliyorsanız, O’nun Kazım Karabekir’e dediğini ortaokul din kitaplarına koyalım.

Bir ingiliz yazara söylediği sözlerini Diyanet İşleri Başkanlığı’nın girişine asalım.

“Anneannem müslümandı”, “Atatürk dindar dı”, “İslam toleranslıydı” söylemlerini değiştirmenin zamanı gelmedi mi?

Can Dündar

Halil İbrahim Yaman 04 Mart 2014 / 00:43 Yanıtla

CAN DÜNDAR İçin : http://blog.milliyet.com.tr/can-dundar-in-basini-kim-yedi-/Blog/?BlogNo=426054 da,
——-
… Türk olmamayı insanlık gereği sayan,”devrim” adına her yalanı söylemeyi meşru sayan, solcu olmayan herkesi katil olarak yaftalayabilen güler yüzlü sosyal demokrat Can Dündar da, uydurduğu hayali kötücül tanrı makinesinin kurbanı oldu. Kullanıldı ve çöpe atıldı.” deniyor kendileri için de…

Halil İbrahim Yaman 03 Mart 2014 / 22:52 Yanıtla

CAN DÜNDAR İçin : http://blog.milliyet.com.tr/can-dundar-in-basini-kim-yedi-/Blog/?BlogNo=426054 da,
——-
… Türk olmamayı insanlık gereği sayan,”devrim” adına her yalanı söylemeyi meşru sayan, solcu olmayan herkesi katil olarak yaftalayabilen güler yüzlü sosyal demokrat Can Dündar da, uydurduğu hayali kötücül tanrı makinesinin kurbanı oldu. Kullanıldı ve çöpe atıldı.” deniyor kendileri için de…

Halil İbrahim Yaman 05 Mart 2014 / 23:16 Yanıtla

– CAN DÜNDAR İçin : http://blog.milliyet.com.tr/can-dundar-in-basini-kim-yedi-/Blog/?BlogNo=426054 da,
"… Türk olmamayı insanlık gereği sayan,”devrim” adına her yalanı söylemeyi meşru sayan, solcu olmayan herkesi katil olarak yaftalayabilen güler yüzlü sosyal demokrat Can Dündar da, uydurduğu hayali kötücül tanrı makinesinin kurbanı oldu. Kullanıldı ve çöpe atıldı.” deniyor kendileri için de…

Halil İbrahim Yaman 05 Mart 2014 / 23:18 Yanıtla

– CAN DÜNDAR İçin : http://blog.milliyet.com.tr/can-dundar-in-basini-kim-yedi-/Blog/?BlogNo=426054 da,
"… Türk olmamayı insanlık gereği sayan,”devrim” adına her yalanı söylemeyi meşru sayan, solcu olmayan herkesi katil olarak yaftalayabilen güler yüzlü sosyal demokrat Can Dündar da, uydurduğu hayali kötücül tanrı makinesinin kurbanı oldu. Kullanıldı ve çöpe atıldı.” deniyor kendileri için de…

Halil İbrahim Yaman 05 Mart 2014 / 23:36 Yanıtla

– 18 Ağustos '13 –
Can Dündar’ın başını kim yedi?
blog.milliyet.com.tr – İleri Geri – Kategori: Güncel. Okunma Sayısı: 1020

Can Dündar’ın başını kim yedi?
Can Dündar’ın başını yiyen Ergenekon’dur.
Neden böyle?
Çünkü “Ergenekon” hayali örgütünün mucidi Can Dündardır.

12 Eylül öncesi olayların bütün sorumluluğunu ABD güdümlü hayali bir ülkücü askeri gücün üstüne yıkarak solun SSCB ve Çin güdümlü ihanetini örtbas edebileceğini sanmıştır.

Can Dündar gibiler sol örgütlerin nerelerde eğitildiği, nasıl paralandırıldığı, silahlandırıldığını görmezden gelebileceklerini sandılar.
Ergenekon artık dizilere de yerleşen masum solun ezilmesi haline gelmiş yakın tarih saçmalığının başlangıcıydı, tuttu.

Can Dündar, ondan önce Susurluk kazasıyla elde edilen fırsattan yararlanıp “Amerikan ajanı ülkücüler” hurafesinin dallandırıp budaklandırabileceğini düşünmüştü.

Ergenekon zırvalığının bütün “örgüt şeması” vs Can Dündar’ın hayal dünyasının eseridir.
Ergenekon’un böyle olmadığını itiraf ettiğinde, aslında Can Dündar “ Bu saçmalığı böyle hayal etmemiştim…” demek istemişti.

Çünkü onun için bütün kötülüklerin failleri ülkücülerdi.

Ülkücülere kara çalmak için uydurulmuş bir örgüt daha sonra Dündar’ın Bolşevik devrimi hayali kuran bir kısım yoldaşları da torbanın içine atılınca ciddi bir demokrasi tehdidi halini aldı ama artık çok geç kalınmıştı. Tam Türk siyaseti ve tarihi, “demokrasi süpürgesiyle” milliyetçilerden temizlenecekti ki iş Türk adının anayasadan çıkartılmasına kadar vardı. Tabii Can Dündar bunu zerrece umursamıyordu ama solcu yoldaşlarının der dest edilmesi kabul edilemezdi.

Ergenekon 28 Şubat’ta başlıca tehdit kabul edilen irticanın ve etnik ırkçılığın Türk düşmanlığının ortak zihniyeti haline geldi.
Aynı “zihniyet” ve mekanizma siyasal İslâmcılığın “kansız” şeriat devrimi için güçlü bir manivela oldu.

Ve Ergenekon davaları olması gerektiği gibi maddi delillerle ve suçla değil de “zihniyetle” uğraşan bir hesaplaşma süreci haline geliverdi.

Ergnekon’u Türk milliyetçiliğini ortadan kaldırmak için fırsat gören dinciler ve etnik ırkçılar amaçları için her şeyi kullanabileceklerini, hiçbir sınır tanımayacaklarını da gösterdiler.

Türk olmamayı insanlık gereği sayan, “devrim” adına her yalanı söylemeyi meşru sayan, solcu olmayan herkesi katil olarak yaftalayabilen güler yüzlü sosyal demokrat Can Dündar da uydurduğu hayalî kötücül tanrı makinesinin kurbanı oldu. Kullanıldı ve çöpe atıldı.

Türk Ulusuna karşı semirtip güçlendirdiği demokrasi canavarı Ergenekon, güler yüzlü Bolşevik’e kölelerine nasıl davrandığını gösterdi. Olan biten, budur.

Recep Akman 06 Mart 2014 / 11:27 Yanıtla

Mesele can Dündar in ne oldugu ne olmadigi meselesi degil mesele atatürk'ün agzindan dinziz oldugu iddiasıdır,şayet atatürk'ün söylediğini iddia ettigi herşeyden önce din anlayışını kaldirmaliyiz ve benim bir dinim yok bazen bütün dinler denizin dibine batsin istiyorum sözleri doğru mu değilmi bunu tartışmak lazim eğer yalansa bir hukukçu olarak sizin bu insana koruma kanununa muhalifiyetten dava acmaniz gerekmezmi.siz atatürk'ün dindar oldugu tezini öne sürüyorsunuz fakat bu yazi atatürk'ün kendi ağzından sizi yalanliyor bu ikilemin halledilmesi lazim çünkü ülkemizde çoğu insan bu ikilemde kalıyor.

Halil İbrahim Yaman 06 Mart 2014 / 14:37 Yanıtla

– Recep bey. Biz fikrimizce, "Atatürk, Allah’ına inanan, Müslüman, İslâm’a saygılı, 'İnançlara saygılı laiklik' ten yana" dedik, DİNDAR demedik. Öyle bir kelime kullanmadık, o kelime sizin. Kullanmadığımız ifadeyi, bize ithaf etmeyin. Çünkü o, biraz daha farklı bir şey… Mâlum, Kelime-i Şahadeti getiren herkes, inanan Müslümandır; dindar dahi olmasa… Can Dündar gibiler, Atatürk'ü dinsiz görmek istiyorsa, ne diyelim? Herkesin arzusu ve fikri kendine. Mâlum fikir özgürlüğü. Bugünlerde bazıları, suç ve günah özgürlüğünün varlığından bile bahsediyorlar. Ne yapılabiliyor? Hoşca kalın.

Yasar Güler 03 Ocak 2015 / 16:16 Yanıtla

imanli bir insan olan rahmetli kazim karabekir pasa rahmetli atatürk ün sözde söyledigi bir söze tepki vereceginden hic süphem olmadi lakin ölenlerimize bizlerden ancak rahmet okumak gerekir faso fisolar bu memleketi bu halae getirmistir dedikodulari bir kenara birakip bu memleket icin yapabileceklerinizi buraya yazin rahmetli atatürk koskoca bir cumhuriyet bizlere birakmistir bizler neler yapabildik onlari bir düsünün ahkam kesmeyin

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Sancaktepe escort Zeytinburnu escort Antalya escort Ankara escort Avrupa yakası escort Denizli escort Kocaeli escort Merter escort Nişantaşo escort Levent escort Çapa escort Etiler escort Mecidiyeköy escort Taksim escort Beşiktaş escort Bakırköy escort Bahçeşehir escort Esenyurt escort Avcılar escort Avrupa yakası escort bayan Beykoz escort Üsküdar escort Göztepe escort Erenköy escort Suadiye escort Kurtköy escort Tuzla escort Bostancı escort Ümraniye escort Pendik escort Kadıköy escort Kartal escort Ataşehir escort Anadolu yakası escort Bodrum escort Konya escort Muğla escort Malatya escort Gaziantep escort Eskişehir escort Ankara escort İstanbul escort Kayseri escort Adana escort Şirinevler escort Halkalı escort Marmaris escort Fethiye escort Sarıyer escort Maltepe escort Fatih escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Başakşehir escort Ataköy escort Alanya escort Samsun escort Muğla escort İzmir escort Diyarbakır escort Bursa escort Antalya escort İstanbul escort Göztepe escort Gaziantep escort Adana escort Adana escort Anadolu yakası escort Ankara escort İstanbul escort Ataşehir escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bağcılar escort Bahçeşehir escort Bahçeşehir escort Beşiktaş escort Beykoz escort Bodrum escort Bostancı escort Bursa escort Eskişehir escort Gaziosmanpaşa escort Kadıköy escort Kartal escort Kocaeli escort Konya escort Konya escort Konya escort bayan Malatya escort Pendik escort Şirinevler escort Taksim escort Ümraniye escort Adana escort Antalya escort Bursa escort İzmir escort Bodrum escort Eskişehir escort Konya escort İzmir escort Beylikdüzü escort Kayseri escort İzmir escort Pendik escort Eskişehir escort İstanbul escort escort Fatih escort Antalya escort escort bayan Samsun escort İstanbul escort Bursa escort Antalya escort bayan Antalya bayan escort Antalya escortlar Adana escort Bursa escort İzmir escort Diyarbakır escort Maltepe escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Şirinevler escort Ataköy escort Halkalı escort İstanbul escort Şişli escort Kayseri escort Antalya escort Mersin escort Mersin escort Mersin escort Şişli escort Mersin escort Kayseri escort